‘İstanbul Barosu’nun yanındayız Nazım ve Cihan gazetecidir’
- 18:45 26 Aralık 2024
- Güncel
ANKARA - Hukukçu Dayanışması, İstanbul Barosu’na açılan “örgüt üyeliği” soruşturmasına tepki göstererek, “İstanbul Barosu’nun yanındayız. Nazım ve Cihan gazetecidir” dedi.
Hukukçu Dayanışması, gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın Türkiye’nin SİHA’larıyla katledilmesine ilişkin açıklama yapan İstanbul Barosu’na açılan “örgüt propagandası” soruşturmasına ilişkin yazılı açıklama yayınladı.
“Yaşam hakkına, hukukun üstünlüğüne, masumiyet karinesine, ifade özgürlüğüne ve İstanbul Barosu’na sahip çıkıyoruz” başlığıyla yapılan açıklamada, “İstanbul Barosu’na yönelik başlatılan soruşturma, yalnızca bir meslek örgütünün bağımsızlığına değil; aynı zamanda yaşam hakkına, yargı bağımsızlığına, masumiyet karinesine ve ifade özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır” denilerek, savcılığın açıklama ile operasyondan önce algı operasyonu yaptığına vurgu yapıldı.
‘Adli hükme göre Nazım Daşdan gazetecidir’
Açıklamada devamla şu ifadeler kaydedildi, “Muhabir olarak çalışırken, SİHA ile öldürülen gazetecilerden Nazım Daşdan hakkında tüm terör isnadlı suçlamalardan ‘Kesinleşmiş beraat kararı’ mevcuttur. Gaziantep 2’nci Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen gerekçeli kararda iki husus önemlidir: ‘Her ne kadar sanık hakkında terör örgütü propagandası suçundan dolayı dava açılmış ise de; sanığın Facebook adlı paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımlar tek tek incelendiğinde sanığın terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek herhangi bir paylaşımda bulunmadığı’ ifade edilmiştir. Keza iddia edilen sözleri için ‘gazetecilik refleksi ile paylaştığı yönündeki savunmasının aksini gösteren bir delil elde edilemediği’ ifade edilerek hüküm verilmiş ve kesinleşmiştir. Yani adli hükme göre Nazım Daşdan gazetecidir.
‘Düşman ceza hukuku’
Diğer gazeteci Cihan Bilgin hakkında ise 2022 yılında açılmış ve yalnızca soruşturma aşamasında olan bir savcılık dosyası vardır. Henüz iddianame dahi yoktur. Bu da Türkiye’de yüzlerce gazetecinin başına gelen bir husustur. Hakkında bir emniyet fezlekesiyle bir soruşturma başlamış olması, kimseyi terörist olarak yaftalamaya sebep olamaz. Aksi yorum hukuk devleti değil, polis devleti perspektifidir. Bu durumda İstanbul Savcılığı, önce kesinleşmiş mahkeme kararına direnmekte ve masumiyetini ispat etmiş bir gazeteciye terörist demekte; diğeri yönünden ise yalnızca soruşturma aşamasında, yani normatif olarak masumiyet karinesinin geçerli olduğu aşamadaki bir gazeteciye terörist demektedir. Dahası bu algıya ortak olmayan herkese sopa göstermekte, ceza adalet sisteminden değil, düşman ceza hukukundan doğru gözdağı vermektedir. Bu bir adli yeti ve yetki değildir. Savcılığın bu açıklaması, retoriği ve soruşturması adli değil, siyasidir. Dayanakları ve konsepti yurttaş hukuku değil, düşman ceza hukukudur.
‘İstanbul Barosu’nun yanındayız’
Gazetecilerin korunması, bilgiye erişim hakkının ve ifade özgürlüğünün güvencesidir. İstanbul Barosu’na yönelik bu soruşturmanın, ifade özgürlüğü ve hukuki bağımsızlık adına taşıdığı tehdit nedeniyle derhal sonlandırılması gerektiğini vurguluyoruz. İnsan hakları savunucuları, gazeteciler ve hukukçular, uluslararası hukukun koruması altındadır. Kuruluş manifestosu Tam Bağımsız Türkiye sloganına dayanan bir hukukçular topluluğunun üyeleri olarak, bağımsızlığın ancak yurttaş hukukuna dayanan bağımsız bir yargı düzeniyle mümkün olabileceği bilinciyle, bu süreçte İstanbul Barosu ile dayanışma göstermenin avukatlık görevi olduğunu, İstanbul Barosu’nun yanında olduğumuzu ve hukukun üstünlüğü mücadelesine tam destek verdiğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.”