19 Aralık’ta katledilenler anıldı: Sorumluların peşini bırakmayacağız!

  • 13:22 19 Aralık 2023
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Birçok kentte sivil toplum örgütleri, "Hayata dönüş" operasyonu adı altında onlarca tutsağın katledilmesinin yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Sorumluların peşini bırakmayacağız" mesajı verdi. 
 
19 Aralık 2000 tarihinde cezaevlerine yönelik “Hayata dönüş” operasyonu adı altında onlarca tutsağın katledilmesinin yıl dönümüne ilişkin birkoç kentte sivil toplum örgütleri öncülüğünde açıklamalar yapıldı. 
 
İzmir
 
 
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve Adalet için Hukukçular İzmir şubeleri, 19-22 Aralık 2000 tarihindeki cezaevi katliamlarına ilişkin Buca Kırıklar Cezaevi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada “19-22 Aralık katliamını unutmadık, unutturmayacağız” pankartı taşınırken sık sık, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Katil devlet hesap verecek sloganları atıldı. Basın metnini ÇHD’li avukat Arman Atılgan okudu. 
 
Devrimci tutsakların yakılarak, kurşunlanarak, kimyasal silahlarla zehirlenerek, dövülerek fiziken yok edildiklerini belirten Arman, yaşanan katliamın üzerinden 23 yıl geçtiğini ifade etti. Arman, “O gün yaşananlar yoldaşları, dostları, mağdurları, avukatları olarak  hafızamızda taze. Unuttuk sanılmasın! Bu ülkede hapishanelerin tarihi aynı zamanda hak gaspları, baskılar ve bunlara karşı yapılan açlık grevlerinin, ölüm oruçlarının, mücadelelerinin tarihi olmuştur. ‘Hayata Dönüş’ ile devlet amacına ulaşabildi mi? Kısa bir süreliğine belki. Ancak geldiğimiz noktada devlet her yıl yeni hapishaneler inşa etmekte. Hapishanelerde intiharlar adı altında adli-siyasi mahpuslar öldürülmekte, hasta tutsaklar ATK eliyle infaz edilmektedir” diye konuştu. 
 
İstanbul 
 
İHD İstanbul Şubesi, Ümraniye E Tipi Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “19 Aralık Katliamı’nı Unutmadık Unutturmayacağız” pankartının açıldığı açıklamada “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır”, “Hapishanelerde ölüm istemiyoruz”, “İnsan haklarıyla insandır”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük”, “Kadın hasta mahpuslar serbest bırakılsın”, “19 Aralık Katliamı’nı unutmadık unutturmayacağız”  dövizleri taşındı. Açıklamaya İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu ile birlikte çok sayıda insan hakları savunucusu ve sivil toplum örgütü üyesi katıldı. Açıklama metnini İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu. 
 
Gülseren, “İnsan hakları savunucuları olarak 19 Aralık Katliamı’nın sorumlularının peşini bırakmayacağımızı ve süregelen tüm hak ihlallerine karşı duracağımızı, mahpusların insan onuruna uygun bir yaşam sürmesi için mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz” vurgusuyla mücadelelerini sürdüreceklerinin altını çizdi.
 
Wan 
 
 
İHD Wan Şubesi 19 Aralık Gününü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü amacıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM-Partisi), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV), Van-Hakkari Tabip Odası (TTB), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEVDER)’in, KESK Şubeler Platformu yanı sıra birçok kişi katıldı. Açıklama da “19 Aralık katliamını unutmadık, unutturmayacağız” pankartı taşınırken, açıklamayı İHD Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Salih Coşkun okudu. 
 
23 yıl önce yaşanan katliam
 
Açıklamada, "İnsan Hakları Derneği, 16-17 Kasım 2002 yılındaki Genel Kurulu’nda 19 Aralık Gününü, ‘Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü’ olarak ilan etmiştir. İnsan Hakları Derneği olarak katliamın sorumlularının ve faillerin yargılanmasını talep etmeye devam edeceğiz” sözlerini kullanıldı. 23 yıl önce 19 Aralık’ta ağır tecrit koşullarını dayatan F Tipi Cezaevleri’ni protesto etmek amacıyla açlık grevinde olan tutsaklara yönelik 20 cezaevinde eş zamanlı bir operasyon başlatıldığı kaydedilen açıklamada, “Üç gün süren ve televizyonlarda canlı olarak gösterilen bu operasyonda, 30 mahpus ve iki kamu görevlisi olmak üzere 32 kişi yaşamını kaybetti, 300’e yakın mahpus yaralandı. Dışarıda ise bu katliamı protesto  gösterilerinde 2 bin 145 kişi gözaltına alındı ve bunların 58’i tutuklandı. Katliamdan kurtulan mahpuslar ağır işkence ve tecride maruz bırakıldı, haklarında davalar açıldı” ifadelerine yer verildi. 
 
‘23 yılda tecrit daha da ağırlaştırıldı!’
 
Katliamın faillerinin yargılanmadığına dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi: “Kimyasal gazların kullanıldığı ve dehşetin yaşatıldığı bu katliamın ne sorumluları ne de failleri yargılanabildi. Açılan davalar engellendi. Kullanılan kimyasal gazın niteliğinin araştırılma talepleri sonuçsuz kaldı. İnsan yaşamını korumak zorunda olan devlet, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi bizzat sorumlusu olmuştur. Aradan geçen 23 yıllık süreçte tecrit sistemi daha da ağırlaştırıldı ve tüm hapishanelerde hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Toplum üzerinde zor kullanma aygıtı haline dönüşen hapsetme sisteminde yeni tip hapishaneler ile bugün tecrit sistemi insanın hem fiziksel hem de zihinsel bütünlüğü üzerinde büyük bir tahribat meydana getirmektedir. F Tipi Hapishanelerin yanı sıra özellikle yeni açılan Yüksek Güvenlikli, S Tipi ve Y Tipi Hapishaneler ile yeni bir sistem uygulanmaya başlanmış olup buralarda tutulan mahpuslar çok ağır izolasyon yöntemlerine maruz bırakılmaktadır.
 
İnfaz sistemi mutlaka kaldırılmalı!
 
Tecridin en ağır halinin uygulandığı 14 F Tipi, 7 Adet S Tipi, 22 Adet Yüksek Güvenlikli ve 14 Adet Y Tipi ile mahpuslar ağır bir izolasyona tabi tutulmaktadır. Özellikle Yüksek Güvenlikli Tip Hapishanelerde ister tutuklu ister hükümlü olsun tüm mahpuslar ağırlaştırılmış mahpus statüsündeki mahpuslara uygulanan infaz sisteminde tutuluyorlar. Çoğunluğu tek kişilik yerlerde tutulan mahpuslar, günde yalnızca 1 saat ile 1 buçuk saat arasında başka bir ünitede olan havalandırmaya çıkarılmakta, günün geri kalan 23 saatini tek başına hiç kimse ile konuşmadan, temas etmeden ve kimseyi görmeden geçirmektedir. Burada tutulan mahpuslara kitap, televizyon ve gazetelere erişim konusunda kısıtlamalar getirilmekte ve mahpuslar mutlak bir tecride tabi tutulmaktadırlar. Oysa bu infaz sistemi tüm mahpuslar açısından ağır insan hakkı ihlallerini içinde barındırmakta olup bu sistem uygulamadan mutlaka kaldırılmalıdır.”
 
İhlaller silsilesi…
 
Cezaevlerinin, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve tutsakların yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer “insan hakları ihlal merkezlerine” dönüştüğünün altı çizilen açıklamada, “Tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele, çıplak arama, sosyal hakların engellenmesi, zorunlu sevk ve sürgünler, hasta mahpusların tedavi haklarının engellenmesi, İdari Gözlem Kurulu kararları ile tahliyelerin engellenmesi, şüpheli ölümler gibi yaşam hakkını ortadan kaldıran birçok ihlal meydana gelmektedir. Hapishanede tutulan mahpusların haklarına saygı gösterilmesi ve haklarını kullanırken ayrımcı bir politika ile karşılaşmaması Devletin sorumluluğundadır. Devletler, hapishanede tutulan mahpusların politik görüşüne, etnik kimliğine, cinsiyetine ve diğer farklılıklarına bakılmaksızın insan onuruna yaraşır bir tutum belirlemekle yükümlüdür. Ağır hasta, ileri yaşta ve engelli mahpuslar, hapishanede kalamayacak durumda olmalarına rağmen tahliye edilmiyor. Özellikle Adli Tıp Kurumu tarafından verilen ‘Hapishanede kalabilir’ raporları ile mahpusların yaşam hakları ihlal edilmekte ve tahliyesi engellenen ağır hasta mahpuslar yaşamlarını kaybediyor” diye belirtildi. 
 
Tutsaklar İmralı tecridine karşı açlık grevinde
 
Tutsakların, hem tecride hem de cezaevlerinde maruz kaldıkları ihlallere karşı açlık grevlerini sürdürmeye devam ettiği paylaşılan açıklamada, “Son olarak 27 Kasım’dan itibaren en az 100 hapishanede, ‘İmralı Tecridinin Kaldırılması’ talebi ile mahpuslar tarafından süreli ve dönüşümlü açlık grevine başlanmış olup hala devam etmektedir” diye kaydedildi. 
 
Talepler
 
Açıklamada, 19 Aralık Katliamı’nın 23’üncü yıl dönümünde taleplerini şu sözlerle sıraladı:
 
“*Katliamın yaşanmasında sorumluluğu olan tüm faillerin yargılanması ve adaletin sağlanmasını,
 
*Ağır tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilerek F Tipi, Yüksek Güvenlikli, S Tipi ve Y Tipi Hapishanelerin kapatılmasını,
 
*Mahpusların tahliyelerini engelleyen İdare ve Gözlem Kurullarının kaldırılmasını,
 
*İşkence ve kötü muamelelere son verilmesini, sorumlu olanlar hakkında etkin soruşturmalar açılmasını,
 
*Mahpusların adil yargılanma, sağlık hizmetlerine erişim, yeterli beslenme, hijyen koşullarına, kültürel ve sosyal haklara, avukatları ve aileleriyle görüşebilme haklarına erişiminin ayrımsız bir şekilde sağlanmasını,
 
*Yaşam hakkının korunmasını, ölümlerin önlenmesini,
 
*Hapishanede yaşamını devam ettiremeyecek denli ağır hasta, engelli ve ileri yaşta olan mahpusların tahliyelerinin sağlanmasını talep ediyoruz.”