
‘Düş yolcularının’ hayallerini kampüste yaşatıyorlar
- 09:04 19 Temmuz 2022
- Güncel
Rozerin Gültekin
İSTANBUL - Suruç’ta katledilenlerden biri olan Hatice Ezgi Sadet’in okuduğu sıralardan geçerek mücadelesini sürdüren MSGSÜ öğrencisi Yasemin Aladağ, her yıl kampüste fidanlar dikerek düşüncelerinin kök salmasını sağlamayı amaçladıklarını söylüyor.
DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısı sonrasında Kobanê halkı ile dayanışmak ve çocuklara oyuncak götürmek üzere 20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç ilçesine giden 33 devrimci gencin Amara Kültür Merkezi bahçesinde DAİŞ tarafından katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Katliamın asıl sorumlularının açığa çıkmadığı 7 yılda, yaşamını yitirenler ise unutulmadı. Amara Kültür Merkezi’nde katledilenlerden biri de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) öğrencisi Hatice Ezgi Sadet idi.
Düşünceleri üniversitede kök saldı
Hatice Ezgi’nin sıra arkadaşları 7 yıldır çeşitli faaliyetler gerçekleştirerek onu üniversitede yaşatmaya devam ediyor. Sıra arkadaşları Hatice Ezgi’nin fikirlerinin üniversitede kök salmasını temsilen her yıl fidan dikimi gerçekleştiriyor. Hatice Ezgi’yle birebir tanışmayan ama onunla aynı sıralardan geçerek mücadelesini devralan MSGSÜ öğrencisi Yasemin Aladağ, “Gençlik olarak 33’lerin ruhu ile direniyoruz” diyor.
‘Devlet tarafından bilerek katledildiler’
Birçok farklı kesimden “33 düş yolcusunun” yıkılmış ve kadınların mücadelesi sonucu kazanılan bir kenti yeniden inşa etmek, çocuklara oyuncak götürmek için yola çıktığını söyleyen Yasemin, 33 kişinin Kobanê’ye gitmeden önce Amara Kültür Merkezi’nde DAİŞ ve AKP iktidarının ortaklığıyla katledildiğini belirtiyor. Yasemin, “Bu kişiler devlet tarafından bilerek, istenerek katledildi. Kobanê hem çocukların hem kadınların hem gençlerin yani ezilen birçok kesimin tekrardan bir arada yaşaması gereken yerdi. Bir mücadele sonucunda Kobanê kazanıldı. Tohum dikerek, çocuklara oyuncak vererek yeniden bir yaşamı kurmak istiyorlardı. Kobanê sınıfsız, sömürüsüz bir yaşamı kurmanın adımlarından biriydi. Suruç Katliamı’nın yaşandığı 2015 döneminde 7 Haziran’dan sonra 1 Kasım’a kadar olan süre zarfında birçok katliam yaşandı. Suruç Katliamı devletin faşizmini yükselttiğinin en resmi örneğiydi” diyerek katliamın amacına işaret ediyor.
Hatice Ezgi’nin anısını kampüste yaşatıyorlar
Hatice Ezgi ile birebir tanışma fırsatı olmadığını ifade eden Yasemin, ilk tanışmasının ise katledildikten sonra doğum gününü kutlayan sıra arkadaşları sayesinde olduğunu dile getiriyor. Yasemin, Hatice’nin dilden dile mutlu ve heyecanlı bir kişiliğe sahip olduğunun anlatıldığını aktararak, şunları kaydediyor: “Hatice Rojava’daki kadın devrimine şahit olmak için gitti. Kadınlar dünyanın her yerinde Kobanê’de, İstanbul’da, Diyarbakır’da direniyor. Hatice de onlara ses vermek, mücadelelerinde yalnız olmadıklarını belirtmek için gitti. Hatice’nin Suruç'a giderken Kobanê’nin kadın devriminin taşıyıcısı olduğunu söylediği bir videosu var. Hatice bugün Mimar Sinan Üniversitesi’nin en büyük temsilcilerinden biri. Hatice’nin anısını kampüste, sokakta yaşatmaya çalışıyoruz. Hatice’nin doğum gününde ve Suruç Katliamı’nın yıl dönümünde Hatice’nin sesini yükseltiyoruz. İktidarlar direnenleri tarihten silmek istese de biz Hatice Ezgi’nin anısını, mücadelesini yaşatmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.”
‘Gençlik olarak 33’lerin ruhu ile direniyoruz’
Suruç’ta katledilmesinin ardından birçok gencin Hatice’nin direnişinden etkilenerek mücadele etmeye başladığını ve Haticeleştiğini belirten Yasemin, gençlerin katledilenlerin mirasını sahiplendiğini ve büyüttüğünü sözlerine ekliyor. Yasemin, katledilen 33 kişinin her zaman savaşa karşı barışın savunulması gerektiğini söylediğini hatırlatarak, “Biz Hatice’nin mücadelesini sürdürmeye devam ediyoruz. Bütün katliamlar birbiri ile bağlantılı. Ondan dolayı biz de bunları göğüsleyip dönem ne gerektiriyorsa onu yapmalıyız. Baskıcı politikalara karşı sokakta, evde, kampüste direnmeliyiz. Direnmek kendini bulmakdır. Gençlik hareketi 7 yıldır 33’lerin mücadelesini sırtlamış durumda ve mücadelesini sürdürecek. Halkın mücadele şenliğini susturamayacaklarını bilmeleri gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
Fidanlar Hatice’nin düşüncesini temsil ediyor
Hatice’nin düşüncesini üniversite de yaşatmak ve yeni gelen öğrencilerin Hatice ile tanışmasını sağlamak için her yıl üniversitede fidan diktiklerini hatırlatan Yasemin, fidanın aslında Hatice’nin fikirlerinin büyümeye ve serpilmeye devam ettiğini simgelediğini söylüyor. Yasemin, “2015’ten bu yana çeşitli yerlerde fidan dikiyoruz. Üniversiteye yeni gelen birinin bile Hatice Ezgi’yi tanıması için bir fırsat yaratıyoruz. Bu fidanı gören herkes ‘Hatice Ezgi de buradaydı’ diyecek” şeklinde konuşuyor.
‘Sorumlular yakalansaydı bu kadar katliam olmayacaktı’
Suruç Davası’na da değinen Yasemin, büyük bir hukuksuzluk yaşandığını ifade ediyor. Yasemin, katliamın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen bir tek Yakup Şahin’in yargılandığını diğer faillerin serbest bırakıldığını anımsatarak, devletin uyguladığı cezasızlık politikasına vurgu yapıyor. Yasemin, “Adalet hala kayıp. Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı açıklamaların ardı arkası kesilmiyor iken bu açıklamalar soruşturulmuyor. Örneğin 10 Ekim barış için yapılan bir eylemdi ama orada da katliam oldu. Eğer Suruç Katliamı’nın faili yakalansaydı 10 Ekim Katliamı olmazdı. Suruç yaralılarına hapis cezası veriliyor, Suruç ailelerine dava açılıyor, üzerlerinde büyük bir baskı uygulanıyor ama failler serbest bir şekilde geziyor. Bu yaşananların hepsi devletin uyguladığı savaş politikasıdır. Bundan dolayı savaşa karşı barışı savunmak, barışı örgütlemek zorundayız” diyor.
20 Temmuz’da Süreyya Operası önünde olacaklar
Son olarak katliamın yıldönümü olan 20 Temmuz’da gerçekleştirilecek olan eylemlere çağrı yapan Yasemin, “Suruç için adalet herkes için adalet diyoruz ve mücadelemizi örmeye devam ediyoruz. Suruç için adalet istemek Hande Kader için Pınar Gültekin için 10 Ekim için adalet istemektir. Suruç direniş yataklarından biridir. Suruç Katliamı’nın 7’nci yıldönümünde gençlik örgütleri olarak Süreyya Operası önünde buluşacağız. Tüm gençliği buraya çağırıyorum” diye belirtiyor.