Ceren Damar’ın babası: İade edilen silahla yeni katliamın zemini hazırlanıyor

  • 09:02 30 Ocak 2022
  • Güncel
 
Öznur Değer
 
ANKARA - Ceren Damar’ın katledilmesinde kullanılan silahın fail Hasan İsmail Hikmet’in polis babası Ömer Hikmet’e iade edilmesine tepki gösteren Ceren’in babası Mustafa Damar, “ ‘Yarım kalan işinizi tamamlayın’ diye mi verildi? Katliamlara devam edilsin diye mi verildi? Mevzuat, kanun ve yargı eliyle suça ve katliamlara teşvik etmiş olunuyor” dedi.
 
Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olan Ceren Damar 2 Ocak 2019 tarihinde öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından katledildi. Ankara 33’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlanan fail, 'Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 'ruhsatsız silah taşımak' ve 'silahla tehdit' suçlarından 3 yıl hapis cezası aldı.
 
Katliamda kullanılan silah sahibine iade edildi
 
Faile verilen cezanın Yargıtay tarafından onanmasının ardından Ankara 31'inci Ağır Ceza Mahkemesi, Ceren’in katledilmesinde kullanılan ve failin babası emekli polis Ömer Hikmet’e ait olan silah, şarjör ve 6 merminin iadesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı gönderdi. Yazıda tabanca, şarjör ve mermilerin iadesi istenirken, katliamda kullanılan bıçağın ise müsaderesi (zoralım) için gerekli işlemlerin yapılması talep edildi. Talep üzerine katliamda kullanılan silah failin babasına iade edildi.
 
Failin rolünü anne ve babası üstlendi
 
Failin babası Ömer ile annesi Hatice Hikmet, Ceren’in annesi Feyzan ile babası Mustafa Damar’a yönelik dijital medya hesaplarından tehdit içerikli paylaşımlar ile Ceren’in manevi mirasına yönelik hakaretlerde bulundu. Bunun üzerine Ceren’in anne ve babası failin anne ve babası hakkında suç duyurusunda bulundu. Başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede failin annesi Hatice hakkında, ‘ölen kişinin hatırasına hakaretten’ 4 aydan 4 yıla, ‘tehditten’ 7 buçuk aydan 3 buçuk yıla ve ‘hakaretten’ 4 aydan 4 yıla kadar hapisle, failin babası Ömer hakkında ise ‘ölen kişinin hatırasına hakaretten’ 4 aydan 4 yıla, ‘hakaret’ suçundan ise 4 aydan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
 
Failin ailesine silah verilirken Ceren’in ailesi korunmuyor
 
Failin babasına ait olan ve katliamda kullanılan silah, failin babasına iade edilirken, failin ailesi tarafından tehdit altında yaşam süren Ceren’in ailesine ise herhangi bir koruma tedbiri uygulanmaması dikkat çekti.  
 
Ceren’in babası Mustafa Damar, katliamda kullanılan silahın failin babasına iade edilmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Katilin babasının sorumluluğu var’
 
Silahın iadesine tepki gösteren Mustafa, mevzuatta çeşitli kanunların olabileceğine işaret ederek her olayın kendi mevzuatında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Katilin kızını katletmede kullandığı silahın yarı otomatik bir tabanca olduğunu ifade eden Mustafa, “Katliamda kullanılan bir de bıçak var. Silah, katilin babası Ömer Hikmet’e ait ve ruhsatlı bir silah. Fakat ruhsatlı silah demek, belli sorumlulukları kişiye yükleyen bir durumdur. Sizin ruhsatlı silahınız varsa, bunu kimsenin ulaşamayacağı, kimsenin kullanamayacağı şekilde muhafaza etme sorumluluğunuz var. Katilin babası bunu öyle yapmamış. Çünkü katil, eliyle koymuş gibi silah ve mermilerine ulaşıyor ve kızımı katlediyor. Burada katilin babasının önlem almadığı için bir sorumluluğu var” sözlerine yer verdi.
 
‘Yarım kalan işinizi tamamlayın’ diye mi verildi?’
 
Mustafa, failin babasının sorumluluğu olmasına rağmen yargının failin babasını cezasız bırakmasına, “Bırakın cezalandırılmasını katilin babası ödüllendirildi” sözleriyle tepki gösterdi. Silah ve mermilerin iade edilmesinin vicdanları sızlatan, yaralayan bir durum olduğuna dikkat çeken Mustafa, “Benim ve vicdanlı insanların kabul etmeyeceği bir durum. Bunu anlayamıyorum. Ne amaçla bu verildi? ‘Yarım kalan işinizi tamamlayın’ diye mi verildi? Katliamlara devam edilsin diye mi verildi? Verilme gerekçesini anlamlandıramadım. Bakmakla yükümlü olduğun bir hayvan birine bir zarar verirse bunun kişi üzerinde hukuki ve cezai sorumluluğu var. Ama bir kadının, kamu görevlisinin katledilmesinde kullanılan silah, mermileriyle birlikte tekrar aynı kişiye teslim ediliyor. ‘Kullanıma aynı şekilde devam edin’ demek isteniyor. Benim bunu kabullenmem mümkün değil. Yasalar böyle hazırlandıysa da bu yasaları savunmanın bir tarafı yok” şeklinde konuştu.
 
‘Yargı eliyle suça ve katliamlara teşvik etmiş oluyoruz’
 
Fail ailesinin kendilerine yönelik tehditlerini hatırlatan Mustafa, “Tehditler hazırdı, yargı da silahları verdi biz şimdi eylem bekleyelim. Bunun kabul edilecek bir tarafı yok. Burada hukuki bir hata olduğunu düşünüyorum. Umarım yargı kısa sürede bu hatasından döner. Aksi takdirde bu ülkede biz ya da ilgili kurumlar, ‘Niçin suç oranları artıyor, niçin her gün kadınlar katlediliyor?’ diye soramaz. Sebepler burada. Mevzuat, kanun ve yargı eliyle suça ve katliamlara teşvik etmiş oluyoruz. Silahlarını da bu şekilde ellerine vermiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Görevinden dolayı suç işleyen birinin görevini yapmasına izin veriliyor’
 
Katilin avukatı Vahit Bıçak’ın Ceren hakkında dijital medyada yaptığı hakaret ve iftira içerikli paylaşımları da hatırlatan Mustafa, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet eşitsizliği lehine tüm ifadelerinin kamuoyuna mal olduğunu söyledi. Bunun üzerine avukat hakkında dava açtığını kaydeden Mustafa, “Şu an Ağır Ceza Mahkemesinde 10 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. Avukatlık kanununa muhalefet ettiği için yargılanıyor ama hala görevinin başında. Görevinden dolayı suç işleyen birinin hala görevini yapmasına izin veriliyor. Yargılama sonucuna kadar görevden el çektirilmesi gerekirdi. Böyle birinin avukatlık yapmasına ne kanunlar ne kurumlar ne de toplum izin vermez diye düşünüyorum” diye belirtti.
 
Ne koruma ne de uzaklaştırma kararı var
 
Katilin ailesi tarafından sistematik bir şekilde tehdit edildiklerini ifade eden Mustafa, bunun üzerine gerekli mercilere başvuruda bulunarak koruma talebinde bulunduklarını ancak taraflarına iletilen herhangi bir yanıtın olmadığının altını çizdi. Mustafa, “Ölüm tehditleri bir kez yapılmadı. Birbirini teyit eden birçok veri var. Katille babasının cezaevi görüşmeleri suç unsuru oluşturduğu yönünde medyaya yansıdı. Cezaevi yönetimi komuyla ilgili soruşturma başlatmıştı. Orada da babası ‘Ben öldüreceğim’ diyor. Oğlu ise ‘Yok bana bırak’ diyor. Bu kadar durumdan sonra ilgili kurumlar herhalde önlemini almıştır ama bana iletilen bir bilgi veya yanıt yok” dedi.
 
‘Kurumların görevini vatandaş mı yapmak durumunda?’
 
Mahkemenin kararı ne doğrultuda verdiğini bilmediğini belirten Mustafa, gerekli başvurularda bulunacağının altını çizerek, “Ama bizim yapmamıza ne gerek var? Kurumların görevini vatandaş mı yapmak durumunda? Kurumlar bunları düşünemiyor mu? Vatandaş mı işin peşinden koşturacak? Vatandaş mı bunun mücadelesini verecek?” sözleriyle kurumların ihmaline tepki gösterdi.