Feminist Ebru Dinçer: Toplum şiddete karşı duyarsızlaştırılıyor

  • 09:03 12 Aralık 2021
  • Güncel
 
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Devlet ve erkek şiddetini bütüncül değerlendirmek gerektiğini söyleyen feminist aktivist Ebru Dinçer, iktidarın şiddet söylemleri ve cezasızlık politikaları ile toplumu şiddete karşı duyarsız kılmak istediğini vurguladı.
 
Erkek şiddeti gün gün artarken, şiddete teşvik eden, yöntem gösteren ve erkeği aklayan bir medya ile de desteklenmekte. Erkek şiddetinin artışının nedeninin iktidarın kadın politikaları ile bağının olduğunu belirten feminist Ebru Dinçer, cezasızlık politikaları ve şiddete karşı mücadele edenlere dönük baskı, tutuklamaların toplumda şiddete karşı duyarsızlık oluşturmayı amaçladığını vurguladı.
 
‘ Alenen şiddet gösteren erkekler cesareti, devletten alıyor’
 
Kadınların erkek ve devlet şiddetinin her türlüsüne maruz kaldığını belirten Ebru, şiddet faillerinin arkalarında bir gücün olduğunu bilerek hareket ettiğini söyledi. İstanbul’da metroda bir kadına hakaret eden ve kesici aletle saldıran erkeğin pervasızlığına dikkat çeken Ebru, “Bu durum erkeklerin bu konuda bir yerlere güvendiklerinin göstergesi. Bu kadar korkusuzca sokakta, metroda bir kadını öldürmek, öldürmeye teşebbüs etmek, devletin siyasi iktidarın erkeklere bu cüreti ve teşviki vermesiyle alakalı. İstanbul Sözleşmesi’nin çekilme kararının ardından kadına yönelik şiddet arttı ve bu erkek söylemlerine de yansıdı. ‘Birkaç yıl yatar çıkarım’ diyorlar.” diye belirtti.
 
‘Musa Orhan’ın tutuklanmaması devlet politikası’
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından şiddetin arttığını ve bunun erkeklerin söylemlerine de yansıdığını dile getiren Ebru, Musa Orhan’ın tutuksuz yargılanmasına dikkat çekerek,  “Kadın katillerine, tecavüzcülere, kadına yönelik şiddet gösterenlere net bir mesajdır: ‘Ben sizin arkanızdayım.’ Sözleşmeden çekilmesi, cezasızlık politikaları siyasilerin konuşmaları verdikleri mesajlar bütün bunları düşününce siyasi iktidardan güç aldığını söyleyebiliriz” dedi.
 
‘Şiddete müdahale edene verilen ceza mesaj içeriyor’
 
Şiddete maruz bırakılan kadına ve cezaevine giren Kadir Şeker örneğini veren Ebru,“Aile içi ilişkilere karışmayın yoksa ömrünüzün büyük kısmını cezaevinde geçirirsiniz demek. Bu kadar yüksek ceza verilmesi, bizzat kadınları katleden erkeklere bir ton indirim verilirken, Kadir Şeker’e verilen ceza topluma çok kutsal dedikleri aile içi ilişkilere karışmayın, kocası sever de döver de gerekirse öldürür de, siz bu sınırlara girmeyin demek” diye belirtti.
 
‘Polis şiddete ses çıkaran kadınlara gözdağı veriyor’
 
Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir’in 25 Kasım için yaptığı eylemde katledilen kadınların sözleri üzerinden bir metin okunurken tam da ‘katilleri siyasi iktidar koruyor’ dendiği anda bir erkeğin ‘ben bu kadını öldürürüm’ şeklinde bağırarak saldırdığını hatırlatan Ebru, “Eylem sonrası arkadaşlar beni yalnız bırakmadı. Polislerin tavrı ‘git buradan’ tavrıydı. Adamın biri rahat şekilde onlarca polisin içinde tanımadığı bir kadını öldürmekle tehdit edebilir ve polis ona bir şey yapmaz. Bir kere ortada tehdit var. Yasalarda suçtur. Ağzımızı her açtığımızda erkek devlet şiddeti ile karşılaşırken düşünce özgürlüğümüzü engelleyen pratikleri sergileyen polis, bir adam bir kadını tehdit ederken bir şey yapmıyor. Erkekler devletin görevlilerinin, polisin, hakimin, savcının bu tavrından dolayı çok rahat şiddet uygulayabiliyor” şeklinde belirtti.
 
‘Alenen şiddet uygulayan erkekler serbest bırakıldı’
 
Şiddete maruz bırakılan kadınların vücutlarında şiddetin belirtisi somut izler yoksa faillerin gözaltına dahi alınmadığını dillendiren Ebru, “Kadına görünür bir yerinde iz yok denerek darp raporu almadan gönderiliyor. Kadın mücadelesi ile imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılsa da yürürlükte olan 6284 sayılı yasa var ve karakoldaki memurlar da bu yasaya uygun davranmıyorlar. Kocanın yanına git ya da bir şey olmaz, bir kez daha şikayet et diyerek şiddet ortamlarına gönderiyorlar” dedi.
 
Ebru son olarak, “Sözleşmeden çıkışla polis memurlarının görevini yapmaması, siyasi iktidarın kadınlara dönük söylemleri, toplumun bu konuda duyarsızlaştırılmasına kadar olan resmi görmek zorundayız” diye belirtti.