Kadınlar tepkili: Zeynep için adalet istemeye devam edeceğiz

  • 09:03 24 Nisan 2021
  • Güncel
Melike Aydın
 
MUĞLA - Zeynep Şenpınar’ı katleden Ahmet Selim Kemaloğlu’na “kasten öldürme” suçundan ceza verilmesine tepki gösteren kadınlar, failin hak ettiği cezayı alması için hukuki sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı.
 
Muğla’nın Menteşe ilçesinde 24 Mayıs 2020 tarihinde Zeynep Şenpınar’ı katleden Selim Ahmet Kemaloğlu’nun Muğla 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasının 20 Nisan’daki duruşmasında karar açıklandı. Mahkeme heyeti, “canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmek suçundan” değil, “kasten öldürme” suçundan ceza verdi. Verilen müebbet hapis cezasına davayı takip eden aktivistler de tepki gösterdi.
 
‘Potansiyel katiller için teşvik edici bir karar’
 
Faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi gerektiğini ifade eden Muğla Kadın Dayanışma ve Danışma Derneği yöneticisi Leyla Kalın, bağlayıcı kararlar çıkmamasının “potansiyel katiller için teşvik edici” olduğunu belirtti. Leyla, “Müebbet hapis cezaları aflardan da yararlanabiliyor. Denetimli serbestlikleri ve şartlı tahliyeleri de kullandıkları zaman 15 yıl yatıp çıkabiliyorlar. Mevcut bir af uygulanırsa bu 10 yılın altına da düşebilir. Daha sonrasında bir potansiyel katil ‘10 yıl sonra çıkarım’ mantığı ile benzer bir şiddeti de gerçekleştirebilir” şeklinde konuştu.
 
‘Siyasal İslamcı bir sözleşme sürecini başlatmak istiyorlar’
 
İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin sonrasında verilen bu kararın şaşırtıcı olmadığını ve 6284 sayılı yasadan çıkılmasının da hedeflendiğini kaydeden Leyla, “Oysa ceza kanunlarının ve Anayasa’nın getirdiği kanunlar ve sözleşmeler ile davadan çıkacak sonuçları vermeyip toplumda ‘kanun işe yaramıyor’ algısını yaratıyorlar. Politik bir karardı. Sözleşme’yi Avrupa devletleriyle imzaladıkları için yerli ve milli vurgusu yaparak toplumu ikiye böldüler. Kadını değil aileyi merkeze alan, siyasal İslamcı bir sözleşme sürecini başlatmak istiyorlar. Ailenin kutsandığı, feodalitenin iyice ailenin içine yerleştirildiği, hukuk açısından güçlendirildiği bir sürece gidebilirler. Bu sonuçlar da onları besleyecek. İstinaf sürecini ve iç hukukun tüketilmesine kadar süreçleri takip edeceğiz” dedi.
 
‘İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı Zeynep yaşıyor olacaktı’
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi üyesi Emine Dayıoğlu kadınların haklarına ve kazanımlarına yönelik topyekun bir saldırının olduğuna dikkat çekerek, “Bu saldırı İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek olarak yansıtılsa da biz kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi her yerde sokaklarda haykırmaya devam edeceğiz. Zeynep için de bu sözleşme uygulanıyor olsaydı, karakola uzaklaştırma istemiyle başvurduğunda emniyet bunu kabul edip, talebinden geri çekilmesini kabul etmeyecekti. İstanbul Sözleşmesi o gün uygulansaydı Zeynep yaşıyor olacaktı. Pandemi koşulları hepimizi zorlasa da birtakım koşulları zorlayarak meydanları sokakları terk etmemeyi öneriyorum” ifadelerini kullandı.
 
‘Hep birlikte sözleşmeye sahip çıkalım’
 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Marmaris İlçe Kadın Kolları Başkanı Zehra Gezer de adaletin yerini bulmasını istediklerini belirterek, “İşte şimdi tam da burada adaletin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Umarım yaptıkları hatadan geri dönerler. Takipçisiyiz. Artık bu cinayetler dursun, kadınlarımız katledilmesin, artık dayanamıyoruz. Aslında İstanbul Sözleşmesi tam kalkmış değil uygulanıyor. Ama bazı güçler bu uygulamayı yerine getirmiyor maalesef. Hak ettiği cezalar verilmiyor. Üzgünüz. Hep birlikte hep beraber sahip çıkalım” sözlerine yer verdi.
 
‘Cinsiyet eşitliği topluma öğretilmedi’
 
CHP Kadın Kolları üyesi Şule Aycan ise şunları kaydetti: “Cinsiyet eşitliği eğitiminin okullarda verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Anaokulundan üniversiteye kadar. Gerek Zeynep gerekse Pınar (Gültekin) ikisi de üniversite öğrencisiydi. Bu bilinçle yetiştirilseydi bu sonuca ulaşmazdık.”