
Kendi topraklarında sürgün bir gazeteci: Evin Buldan
- 09:12 2 Nisan 2021
- Güncel
Sema Çağlak
DİYARBAKIR - “Büyük bedellerle bu günlere geldik. Hiçbir koşulda doğrulardan taviz vermedik” diyen Rojeva Medya editörü Evin Buldan dört yıl önce bugün hayata veda etti. Evin’in adı gibi ülkesine ve diline aşık olduğunu ifade eden çalışma arkadaşları, “Yarım kalan hayallerinin sürdürücüsü olacağız” diyor.
Özgür basın emekçilerinden Evin Buldan, 2 Nisan 2017’de akşam saatlerinde evinin önünde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiriyor. Henüz 27 yaşında olan Evin’in yaşamı sürgün, katliam ve baskılara inat dilinde ve kültüründe ısrarın adıdır. Mirasını devraldığı Gurbetelli Ersöz, Ayfer Serçe, Deniz Fırat, Nujiyan Erhan gibi hakikatin sadeliğiyle gazetecilik yapan Evin, 1990 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde dünyaya geliyor. Aynı zamanda katledilen Kürt işveren Savaş Buldan’ın yeğeni olan Evin’in ailesi, artan baskılar nedeniyle 1994 yılında Federe Kürdistan Bölgesi’ne göç ediyor. Henüz çocuk yaşta kamp kamp dolaşan Evin, ailesi ile birlikte son olarak Maxmur Kampı’na yerleşiyor. Burada eğitimin sürdüren Evin, kabına sığmayan ve sporu çok seven biri olarak akıllarda yer ediyor.
Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Selahattin Üniversitesi’nde Radyo Televizyon Bölümü’nü bitiren Evîn, daha sonra sürgün topraklarına geri dönerek gazetecilik yapmaya başlıyor. Evin 2011 yılında Diyarbakır’a gelerek Azadiya Welat Gazetesi’nde çalışmaya başlıyor. KHK ile Azadiya Welat’ın kapatılmasının ardından ise Rojeva Medya’da editörlük yapmaya başlayan Evin için anadili ile gazetecilik yapmak önemli ve esas olandı. Evin bu konu da düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Yaşanan olayları ben Kürtçe dile getiriyorum siz Türkçe. Fakat biz Kürtçeyi korumaya mecburuz. Eğer kendi dilimiz koruyamazsak katliam, asimilasyon, yıkım ve ülkemizdeki işgali kabul etmiş oluruz.”
Evin, sıcakkanlı, alçak gönüllü, sadeliği ve mütevaziliği ile arkadaşlarının gönlünde taht kuruyor. Her koşul altında coşku ve heyecanını kaybetmeyen Evin her daim etrafındakilere moral kaynağı oluyor.
Yaşamını yitirişinin 4’üncü yılında Evin’i, beraber çalıştığı arkadaşları anlatıyor.
‘Moral ve coşku kaynağı’
Evin ile arkadaşlıkları sürgünde başlayan Ayşe Kara şunları dile getiriyor: “Ailelerimiz aynı yerde yaşadıklarından birbirlerini tanıyorlardı. Bizde Evin’le arkadaştık. Türkiye’ye gelişimizle bizim için yeni bir sayfa açıldı. Azadiya Welat’ta 3 yıl beraber çalıştık. Evin güçlü ve inançlı bir kişiliğe sahipti. Hiçbir zaman onun yanında üzgün ve umutsuz olunmazdı, çünkü Evin arkadaşları açısından moral ve coşku kaynağıydı. Evin her aklıma geldiğinde veya andığımda gülüşü ve güler yüzü gözlerimin önünde geçer. Evin emeği ve çabasıyla Apê Musa geleneğinin sürdürücü oldu.”
'Evin duygulu bir yoldaştı'
Ayşe, sözlerine Evin’in kişilik özelliklerine dikkat çekerek devam ediyor: “Evin benim yanımda yaşamını yitirdi. Benim açımdan büyük bir kayıp ve üzüntü nedeni oldu. Kuşkusuz onunla arkadaş olmaktan, beraber çalışmaktan çok mutluyum. Onunla birçok anımız var. Evîn ile hem çok güzel, hem de çok acılı günlerimiz oldu. Evin’in en güzel özelliklerinden biri iyi bir yoldaş, sıcakkanlı ve duygulu bir arkadaştı. Nujihan Erhan, Deniz Fırat, Gurbetelli Ersöz ve yaşamını yitiren diğer kadın gazetecilerin ölüm yıldönümü geldiğinde onları anmak için özel bir çalışma yapmak isterdi. Kendi aramızda şakalaşırdık. Bir gün ona dedim ki, ‘Evin eğer bir gün sen de şehit düşersen biz de senin için böyle yapalım’ ne yazık ki bu da benim payıma düştü. Evin sadece gazeteci değildi. Kadın gazeteciydi kadın haberleri ve kadın mücadelesine hepimizden daha duyarlıydı.”
'Evin yağmur yağdığı gün vedalaştı’
2017 Newrozu’na Evin ile beraber gittiklerini söyleyen Ayşe, o gün ve sonrasında neler yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “2017 Newroz ’unda bir fotoğraf çektirmişti. Boynunda fotoğraf makinası ve kınalı parmaklarıyla son fotoğrafı ve son haberi olmuştu. Yaşamını yitirdiği gün Evin, ben, Elif ve diğer arkadaşlar kurumdaydık. O gün Amed’de ince ince bir yağmur yağıyordu. Evin ‘fotoğrafımı çekin’ dedi. İlk defa Evin bizden kendi fotoğrafını çekmemizi istedi. Birlikte birçok fotoğraf çektik ve o gün Evin benimle vedalaştı. Kurumda ayrıldık ve yolda yürürken o günün planlamasını yaptık. Yürürken tekrar yağmur yağmaya başladı, Evin annesinin sürekli ‘Nisan yağmuru saçları uzatır’ dediğini hatırlattı. Evin ve ben saçlarımızı açarak yağmurda yürüdük. Artık eve varmamıza az kalmıştı, arkamı dönerek Evin’e ‘çabuk ol’ dedim, çünkü Evin arkamda kalmıştı. İkinci defa tekrarladım. Evin, elini bana uzattı ve tutmamı istedi elini tutamadan yere düştü…”
‘Kürdistani duruşuyla dikkat çekerdi’
Kürt basınında, özelikle kadınlar arasında Evin’in farklı bir yeri olduğunu ifade eden Ayşe, “Sevgisi, moral ve motivasyonu ile benzersizdi. Yosun yeşili gözleri sarı ve bukleli saçları vardı. Bir yerlere gittiğimizde herkes onun yabancı olduğunu düşünür ve sorardı. Evin bundan çok rahatsız olduğundan kaynaklı her yerde Kürtçe konuşurdu. Yurtseverlik konularında çok hassastı. Kürdistani duruşuyla tüm dikkatleri üzerine çekerdi. Kürt kültürü ve dil konusunda her zaman bir arayış içerisindeydi” diye belirtiyor.
'Evin arkasında birçok şey bıraktı'
Evin’in emekçi yönünden söz eden Ayşe şu ifadeleri kullanıyor: “Onun arkadaşları olarak kalemini yerde bırakmayacağız. Elimizden geldiğince Evin, Nujiyan, Deniz ve Gurbetelli’nin hayallerini sürdüreceğiz. Evin için ne dersen eksik kalır. Manşet olan haberleri ve güçlü bir yoldaşlık öğretisi arkasında bıraktı. Evin, arkasında çalışmaya ve emeğe olan bağlılığını bıraktı. Evin bize direniş ve başarının kadın mücadelesinden geçtiğini öğretti. Evin’den bahsettiğimizde görüyoruz ki, arkasında birçok şey bıraktı.”
‘Evin Kürtçe’ye gönül vermişti'
Evin’in çalışma arkadaşlarından biri de Elif Can Alkan. 2014 yılında Azadiya Welat gazetesinde Evin ile beraber çalışan Elif şunları dile getiriyor: “Evin heyecanlı, dinamik ve genç bir arkadaştı. Güler yüzlü ve sıcakkanlılığıyla dikkatimi çekti. Çok değerli bir arkadaştı. Her hali ile genç ve Kürdistani özellikleri ön planda olan bir arkadaştı. Kürtçeyi her yerde kullanır ve Kürt diline çok önem verir ve severdi. Yaşamında Türkçe’ye yer yoktu. Yaklaşık 4 yıl Azadiya Welat’ta birlikte çalıştık. Her zaman çok güler yüzlü olduğu için herkes tarafından sevilirdi. Evin’in ismi geçtiğinde herkes neşelenirdi. Evin, ömrünün sonunda kadar mesleğine aşık olarak yaşadı. Evin ismi gibi ülkesine aşıktı.”
'Etrafına aydınlık saçardı'
Bir diğer arkadaşı Nevin Alkan ise, Evin’in geride büyük bir boşluk bıraktığını söylüyor. Nevin, “Evin ile basın çalışmalarında tanıştık. Sonra arkadaş olduk. Evin etrafına adeta aydınlık saçıyordu. İnsan onu yakından tanımak istiyordu. Bir kadın gazeteci olarak özel ve her yönü ile örnek bir insandı. Aramızda ayrıldığında çok derin bir boşluk bıraktı. Her zaman kadınların ve halkının özgürlüğünü istiyordu.