55 yıldır saklanan tesbih: Öcalan verdiği için çok değerli

  • 09:03 1 Nisan 2021
  • Güncel
Sema Çağlak
 
URFA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın gençlik yıllarında kendi eliyle yaptığı tesbihi verdiği Seher Sarıçiçek, tesbihi hala sakladığını ve Abdullah Öcalan'dan aldığı için kimseye vermediğini söylüyor. Seher, "Öcalan halkın özgürlüğü için yol arayışına girdi ve başaracağını bildikleri için onu tecrit ediyorlar"  diyor. 
 
Dünya genelinde milyonlarca insanın iradesi olarak kabul ettiği PKK Lideri Abdullah Öcalan, 4 Nisan'da 72 yaşına girecek. 21 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan Abdullah Öcalan’ın doğduğu yer olan Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli (Amara) köyü ağırlıkta Kürtlerin ve Türkmenlerin yaşadığı yer olarak bilinmekte. Ancak tarihe dönüp baktığımızda Ermeni katliamından önce Ermenilerin de yaşadığı şirin bir köy olarak hafızalarda yerini alır. Bundan kaynaklı Amara farklı etnik kimlik ve dini bağrında taşımayı başaran bir yer.
 
Amara’da, geçmişten günümüze Kürtler ve Türkmenler arasındaki dostluk yaşamın neredeyse her alanına yansımış durumda. Bunun en somut örneği Abdullah Öcalan’ın mücadele arkadaşı Hüseyin Sarıçiçek’tir. Hüseyin, Türkmen bir aileden gelmesine rağmen Kürt özgürlük mücadelesinde yer almış ve bu uğurda yaşamını yitiriyor. 
 
Öte yandan herkesin tanıdığı ve uzun yıllar Abdullah Öcalan ile yan yana duran Hasan Bindal ile Hüseyin Sarıçiçek, Abdullah Öcalan’ın yakın arkadaşlarıdır. Kendisiyle konuştuğumuz Hüseyin Sarıçiçek’in annesi Seher Sarıçiçek, üçünün çok güzel bir dostluğu olduğunu ve bunu koruyabildiklerini aktarıyor. Seher, Abdullah Öcalan’ın gençken sürekli evlerine geldiğini ve zeytin çekirdeği ile yaptığı bir tesbihi kendisine hediye ettiğini ifade ederek, tesbihi hiç yanından ayırmadığını, tesbihe çok büyük anlam ve değer verdiğini söylüyor. 
 
‘Abdullah Öcalan temiz bir çocuktu’
 
Abdullah Öcalan’ın okul okuduğu zamanlarda oğlu Hüseyin ve Hasan Bindal ile beraber evlerine geldiğini ifade eden Seher, Abdullah Öcalan’ın ara sıra evlerine geldiğinde yemek yediğini ve oğlu ile beraber köyde gezmeye çıktıklarını belirtiyor. Seher, Hasan Bindal ile Hüseyin Sarıçiçek ve Abdullah Öcalan'ın arkadaşlığını anlatarak, Abdullah Öcalan’ın mücadeleye başlamasından sonra devlet tarafından kendilerine baskıların arttığını da hatırlatıyor. Seher, “Askerler bana sürekli gelip onu soruyorlardı. Onu neden evime aldığımı neden oğlumla arkadaş olduklarını soruyorlardı. Ben onlara Abdullah’ın temiz bir çocuk olduğunu ve ne zaman gelirse de başımın üstünde yeri olduğunu söylerdim” diyor. 
 
‘Tesbihi Abdullah verdiğinden kaynaklı kimseye vermedim’
 
Birçok kişinin kendisinden tesbihi istediğini ancak kimseye veremeyeceğini vurgulayan Seher, “Tesbihi bana veren Abdullah da benim oğlum gibidir” ifadesini kullanıyor. Seher, Abdullah Öcalan'ın, oğlu Hüseyin’den bir farkının olmadığının altını çizerek, “Birçok devrimci buraya gelerek benden tesbihi istedi ancak onu vermedim. Ben bu tesbihi ömrümün sonuna kadar yanımda taşımaya çalışacağım. Çünkü bu tesbihi bana veren kişi, benim için çok önemlidir. Ailesinden biri İmralı’ya gittiği zaman bana sürekli selam gönderir. Ben de aynı şekilde onun durumunu sorarım” diye ekliyor. 
 
‘Hasan ve Abdullah’ın arası çok iyiydi’
 
Kızının Hasan Bindal ile evlendiğini söyleyen Seher, Hasan Bindal’ın PKK’ye katıldıktan sonra devletin kızına işkence yaptığını ve bundan dolayı da kızının Avrupa’ya gitmek zorunda kaldığını dile getiriyor. Seher, “Kızım çok çekti. Hasan ile Abdullah’ın arası çok iyiydi. Kardeş gibiydiler. Köye beraber gelirlerdi, çay içerlerdi, otururlardı. Onlardan sonra evimize üç günde bir baskın yapılıyordu. Bize neden Abdullah ve Hasan’ı evimize aldığımızı soruyorlardı. Ancak onlar benim oğlumun arkadaşıydılar, gelmeleri çok normaldi. Öte yandan arkadaşlık yapmak ayıp mı? Devlet bizim başımıza neler getirdi neler. Oğluma camlarla işkence yapıyorlardı. Ben yemekte et olmadığından kaynaklı oğlum Hüseyin’ e kızardım derdim, ‘Neden Abdullah’ı getiriyorsun. Yemek güzel değil’ diye. Hüseyin onun da bizim gibi olduğunu söylerdi” diye ifade ediyor. 
 
Seher konuşmasının sonunda şöyle diyor:  “Köye askerler geldiğinde bana, ‘İyi bir ana olsaydın, iyi çocuklar doğururdun’ diyorlardı. Ancak ben onlara, ‘benim çocuklarım aslan gibiler’ diyordum. Bizler bunları çektik. Devrimciler buraya geldiklerinde önce yanıma geliyorlardı, sonra oğlumun yanında gidiyorlardı. Öcalan halkın özgürlüğü için yol arayışına girdi ve başaracağını bildikleri için onu tecrit ediyorlar. Tecrit kalksın artık. Biz onlardan haber almak istiyoruz. Buna hakkımız var."