Kadınlardan İstanbul Sözleşmesi için çağrı

  • 15:54 26 Mart 2021
  • Güncel
 
İZMİR - İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini protesto eden kadınlar, AYM’ye ve Avrupa Konseyi’ne itiraz amaçlı başvuru için bireysel ve kurumsal yolların açık olduğunu söyledi. 
 
İzmir’de Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi, İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesini protesto etmek amacıyla Üçyol’da bulunan Uğur Mumcu Parkı’ndaki Atatürk heykeli önünde basın açıklaması yaptı. Açıklama öncesinde katledilen kadınlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Kadınlar adına açıklama metnini ise Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nuran Yayla okudu. Ardından Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, Karabağlar Kent Konseyi Kadın Meclisi Şiddetle Mücadele Grubu Başkanı Funda Özdemir söz aldı. 
 
‘Anayasa’ya aykırı’
 
Kadın katliamları ve şüpheli ölümler yaşanırken, uluslararası bağlayıcılığı olan bir sözleşmeden çıkmanın “Kadın cinayetleri politiktir” sözünün doğruluğunu ortaya koyduğunu belirten Nuran, sözleşmenin feshedilmesinin, Anayasa’nın 13, 90 ve 104’üncü maddelerine de aykırı olduğunu hatırlattı. Meclis’ten oy çokluğu ile geçen sözleşmenin hukuksuz bir şekilde parlamento kararı hiçe sayılarak, kişisel bir kararla geri feshedildiğini kaydeden Nuran, “Uluslararası sözleşmelerden bu şekilde çıkılamaz. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyor ve yok hükmündeki kararı tanımıyoruz. Yılda en az 450-500 kadın cinayetinin cezasız kalmaması için, 6284 sayılı yasa gerçekten uygulansın diye çaba harcadık, her şartta taleplerimizi dile getirdik, mahkeme salonlarını terk etmedik. Her zaman sahip çıkmaya da devam edeceğiz” sözlerini kullandı. 
 
‘Kız çocuklarımıza borcumuz var’
 
İstanbul Sözleşmesi’ni feshetme girişimini kabul etmediklerini beyan eden Funda ise, yükümlülükler yerine getirilene kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. Funda, “Kadınların, çocukların, engellilerin, gençlerin, yaşlıların şiddete uğramaması için mücadele ediyoruz. Bu yüzdendir ki kadınlar toplumun şiddetsiz geleceği için sokaklardadır. Çünkü bizim öldürülen, şiddete uğrayan, tecavüze uğrayan tüm kadınlara borcumuz var, hatta ve hatta doğmamış bütün kız çocuklarına borcumuz var” diye belirtti.
 
‘Hukuk devletinde yaşamak istiyoruz’
 
Ardından söz alan Nazik Işık da, iktidarı hukuka davet ederek başladığı konuşmasında sadece kadınların değil gençlerin ve LGBTİ+’lar da dahil herkesin artan şiddete karşı sözleşmeye ve sözleşmeye dayalı içi hukuka ihtiyacı olduğunu vurguladı. Hukuk devletinde yaşamayı istediklerini dile getiren Nazik şu sözleri kullandı: “İlk kez Türkiye bir insan hakları sözleşmesinden çıkış yapmak istiyor. Bunu da tek adamın imzasıyla gerçekleştirmeye çalışıyor. Biz Türkiye’nin hukuk devleti olması için tek adam rejiminin doğru olmadığını yıllardır söylüyoruz. Bu rejime geçişin başımıza çoraplar öreceğinden haberdardık. Bunları birer birer yaşıyoruz. Mustafa Kemal’in hayalini kurduğu ülküsünü gerçekleştirmek isteyen Karabağlar’da yaşayan bizler istiyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti gerçek bir hukuk devleti olmaya parlamenter sisteme geri dönsün.”
 
‘Bireysel ve kurumsal başvuruların önü açık’
 
Herkesin Anayasa’ya bireysel başvuru hakkı olduğunu, bu hakların kullanılacağını ifade eden Nazik, Avrupa Konseyi’ne yapılan çıkış başvurusunun hukuka aykırı olmasına rağmen yapıldığını söyledi. Bu sürecin durdurulması için işlemin hukuksuz olduğuna dair Avrupa Konseyi’ne tek tek veya kurumlar olarak bildirim yapmasının mümkün olduğunu vurgulayan Nazik, “Avrupa Konseyi’nin düşünme zamanıdır. Türkiye’nin demokratik bir ülke olarak mı devam etmesini yoksa dışarda ve bizi de ittirdikleri bir karanlığın içinde mi görmek istiyorlar. Kara günde belli olur dostluk ve biz de bugün de bu dostluğu görmek istiyoruz. Hepimiz bu sözleşmeyi yaşatacak el birliğine yol arkadaşlığına açığız. Bizim bizden başka güvenecek dostumuz yoktur. Hep birlikte yol almaya devam edeceğiz” dedi.
 
‘Erkekler cezasızlıktan cesaret alıyor’
 
Türkiye genelinde 2020’de 300, İzmir’de ise 26 kadının katledildiğini anımsatan Funda ise Özdemir ise şiddetin yılın başlangıcından bu yana da devam ettiğini, son 12 saat içinde ise 5 kadının katledildiğini dile getirdi. Sözleşmenin siyasi çıkarlar için kullanılamayacağının altını çizen Funda, “Kararı asla kabul etmiyoruz. Öldürülen, tecavüze maruz bırakılan kadınların, istismara maruz bırakılan çocukların davalarını takip ederken öğrendik ki İstanbul Sözleşmesi ve 6284 etkin uygulanmıyor ve bizler bunun için daha fazla öldürülüyoruz ve erkekler bundan cesaret alıyor. Alanlarda meydanlarda olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadına yönelik şiddetin önü açıldı’
 
 Son olarak söz alan Serdar Dindar’ın katlettiği Ceyda Yüksel’in annesi Filiz Demiral, katledilen bütün kadınlar gibi kızının da yaşam hakkının elinden alındığını söyledi. Filiz, “Katil Serkan Dindar, Ceyda’nın intihar ettiğini ileri sürdü, ama Adli Tıp raporu ve olay yeri inceleme aksini gösteriyor. Yüreğime ateş düşüren Serkan Dindar en ağır cezayı alana kadar adalet ve hukuk mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim. Ben adaletin yerine gelmesi için kızıma söz verdim. Ben acımı içime gömdüm mücadele ederken. İstanbul Sözleşmesi bir gece yarısı feshedilince kanım dondu. O gece birçok kadın gibi uyuyamadım. Tek umudumuz olan bu sözleşme elimizden alındı. İstanbul Sözleşmesi zaten uygulanmayan bir yasaydı, buna rağmen yüzlerce kadın katledildi. Bu sözleşmenin kaldırılmasıyla kadına yönelik cinayetin ve şiddetin önü açıldı. Ölmek değil yaşamak istiyoruz. Kararı geri çek sözleşmeyi uygula” diye konuştu.
 
Açıklama, CHP ilçe başkanlarının konuşmasının ardından sloganlarla sona erdi.