
‘Kaygılıyız, derhal İmralı'ya gidilmeli’
- 11:50 26 Mart 2021
- Güncel
DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kardeşiyle yaptığı telefon görüşmesinin yarıda kesilmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen kadınlar, "Kaygılıyız. Hükümet oyunlarla büyük bir sorunu geçiştirmeye çalışıyor. Derhal avukatlar İmralı'ya gidip görüşmelidir" dedi.
İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan dün kardeşi Mehmet Öcalan'la telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı'nda yapılan telefon görüşmesi 4.5 dakikadan sonra kesildi. Görüşmenin kesintiye uğraması kamuoyunda kaygılara yol açtı.
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Arzu Karaman, Abdullah Öcalan'ın 22 yıldır rehin tutulduğunu söyleyerek, "Sayın Abdullah Öcalan Kürt halkı başta olmak üzere bütün ezilmiş halkların ve milyonların önderimdir dediği fikri ideolojisi dünyada önem kazanmış ve benimsenmiştir. Demokratik Ulus’ta ısrar etmiş halkların ırkı dili inancı rengini ayırt etmeden eşit koşullarda birlikte demokratik bir yaşam çatısı altında yaşamayı esas almıştır. 1999 ‘dan günümüze kadar keyfi bir şekilde insanlık suçu olan tecrit Abdullah Öcalan şahsında gerek Kürt halkına ve bütün halklara uygulanıyor. Bu tecrit insanlık suçudur. Başta Türkiye olmak üzere bütün devletçi ulus anlayışını destekleyen ülkeler İmralı’da suç işliyor. Abdullah Öcalan’ın bu gün ki rehine olması sadece Türkiye değil bütün devletin payı vardır. Haliyle bu tecrite yaklaşma tarzımız bütün ülkeleri kapsar" dedi.
'Kadınlar olarak bu tecridi kabul etmiyoruz'
İmralı başta olmak üzere Türkiye'de rehin tutulan siyasi tutsaklara yaklaşımın kabul edilemeyeceğini vurgulayan Arzu, bu suça daha fazla ortak olmamak için derhal tecridin kaldırılıp siyasi tutsakların taleplerine cevap verilmesi gerektiğini belirtti. Uluslararası İşkenceyi Önleme Komitesi'ni (CPT) derhal görevini yapmaya çağıran Arzu şöyle devam etti: "Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri durdurulmalı ve açlık grevine cevap olmalıdır. Kürt halkı olarak hele ki biz kadınlar olarak bu tecridi kabul etmiyor gereken yetkililere sesleniyoruz. Öcalan’a yaklaşım bize yaklaşımdır. Kabul edilemez. 2021 Newroz’u halkın cevabıydı bir halkın duruşuydu halkın mesajı netti. Halkın mesajı iyi okunmalıdır. Kaygılıyız. Tek umut tek çözüm İmralı'dır. Ateşle oynamak istemeyen ve o ateşte yanmak istemeyen İmralı tecridine karşı duyarlı olup imkan sağlamalıdır."
'Tecrit politikası gereği telefon görüşmesi kesilmiştir'
İmralı'da uzun süredir görüşmelerin gerçekleştirilmesine izin verilmediğine dikkat çeken TJA aktivisti Diyar Özer, bu durumun hukuki olmadığını ifade etti. İlgili mercilerin bu durumu olağanlaştırmaya çalıştığının altını çizen Diyar, "Ne zaman ki bir kamuoyu baskısı oluşsa kısa bir görüşme sağlanma arayışına gidiliyor. Keyfi ve hukuki değildir. Sayın Abdullah Öcalan'ın telefon görüşmesinde İmralı Cezaevi’ndeki yaklaşımın hukuki olmadığı tespitinde bulunduğu sırada görüşmenin kesilmesi, uygulanan tecrit politikasının gereği olarak dışarı ile temasın tümden kesilmesi amacını taşımaktadır. Milliyetçi cephe iktidarı özellikle kendi dışında politik değerlendirme ve öngörülerin topluma yansımasını istememektedir. Sayın Abdullah Öcalan'ın barış arayışı ve çağrılarına milliyetçi-militarist politikalar ile ayakta kalmaya çalışan siyasal iktidar korkmaktadır. Bu sebeptendir ki Sayın Abdullah Öcalan üzerinde katı bir tecrit politikası uygulamaya konularak, dışarı ile teması kesilmek istenmektedir" şeklinde belirtti.
'Tecridin amacı barış ve diyalogun kapılarını kapatmaktır'
İşkence ve kötü muameleye karşı kurulan CPT'nin, devletlerin siyasi ilişkilerinden bağımsız davranmadığını dile getiren Diyar şunları söyledi: "Uzun yıllardır, başta İmralı Cezaevi olmak üzere; tecrit ve hak ihlallerine karşı CPT'nin ciddi bir girişimde bulunduğunu söyleyemeyiz. İmralı'nın mevcut durumu raporlarında yer almaktadır. Ama bu katı tecridin bir işkence olduğunu ve buna karşı bir çözüm geliştirilmesi için yeterli çaba sarf etmemektedir. Çünkü uygulanan özel politikaya karşı bir gelişme yoktur. Her gün tecrit ağırlaştırılıyor. Tecrit politikasının diğer bir hedefi ise, barış ve siyasi diyalog arayışlarına kapıyı kapatmaktır. Sosyal ve siyasal yönden şu an bir tıkanıklık yaşanmaktadır. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Başta Kürt halkının kolektif ve toplumsal talepleri milliyetçilik ve savaş çığırtkanlıkları ile geçiştirilmek isteniyor. Bunların hiç birini uygulanan tecrit politikasından bağımsız ele alamayız."
'Hükümet geçiştirmeye çalışıyor'
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Seval Gülmez, Abdullah Öcalan'a yönelik uygulamaların insanlık dışı olduğunu vurgulayarak, insan haklarının evrensel olduğunu hatırlattı. Yapılan son telefon görüşmesinin toplumdaki tepkiyi susturmaya yönelik olduğunu dile getiren Seval, yoğun endişelerin olduğunu belirtti.
"Belirsizlik toplumda ciddi bir tedirgin ve öfke oluşturmaktadır” diyen Seval, “Hükümette bunun farkında. Lakin hükümet tamamen her zaman ki gibi küçük oyunlar peşinde. Kendince küçük oyunlarla büyük bir sorunu geçiştirmeye çalışıyor. Telefon görüşmesinin kesilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Direk telefonu kesmek bir insanın hakkını gasp etmektir. Biz böyle görüyoruz. Sayın Öcalan şahsında Kürtlerin sesi kesilmiştir. AKP her zamanki zihniyetini ortaya koymuştur. Tekrardan Türkiye'nin demokratik olmadığını insan haklarına bakış açısının ne kadar karanlık, insanı yok sayan noktada olduğunu gördük. Bu küçük oyunları ne Türkiye hakları ne Kürtler hak ediyor. Biz bu yaşanan haksızlığı hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Sivil toplum kuruluşları, insan hakları savunucuları bunun karşısında durmalıdır" diye ifade etti.