Ayşe Acar: Sözleşmeyle derdi olan AKP-MHP ittifakıdır

  • 15:34 25 Mart 2021
  • Güncel
 
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin Meclis’te yaptıkları basın toplantısında konuşan HDP Kadın Meclis Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, sözleşmeden sadece Cumhurbaşkanının geri çekildiğini söyleyerek, “Kadınlar geri çekilmedi, Meclis geri çekilmedi. İstanbul Sözleşmesi ile derdi olan varsa AKP Genel Başkanı ve MHP ittifakıdır” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran HDP milletvekilleri ile birlikte İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Toplantıda “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dövizleri taşındı.
 
‘Bir anda bu mesele ülkenin gündemine gelmedi’
 
AKP’nin kadın düşmanı politikalarına devam ettiğini, bunu da uzun bir süre üstü örtülü bir biçimde daha ince gerçekleştirdiğini söyleyen Ayşe, “Ama özellikle 2016’dan bu yana sistematik biçimde her gün kadın kazanımlarına, kadınların geleceğine, iradesine saldırarak ayakta durmaya çalışan,  kadın düşmanlığı ile varlığını sürdürmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Tabi ki bunun en son halkası İstanbul Sözleşmesi ama İstanbul Sözleşmesi’ne gelene kadar neler yaşadık? Belki biraz dönüp bakmak lazım. Bir anda gelişmedi İstanbul Sözleşmesi tartışmaları. Bir anda bu mesele ülkenin gündemine gelmedi. AKP iktidarı ince ince dokuyarak süreci bugünlere getirdi” dedi. 
 
‘OHAL’de en çok kadınlar etkilendi'
 
2016’da yapılan darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) sürecinde en çok etkilenen kesimin kadınlar olduğunu ifade eden Ayşe, “AKP bunu bir fırsata çevirdi, kadınların iradelerini gasp etme, kadın kazanımlarına saldırının bir gerekçesi haline getirdi. Onlarca kadın kurumu 2016’dan sonra çıkarılan usulsüz Kanun Hükmünde Kararnamelerle kapatıldı. Belediyelerimiz gasp edildi, eşbaşkanlık sistemimiz hedef gösterildi, belediyelere bağlı kadın kurumları ve sığınma evleri kapatıldı, kadın kurumlarının başına erkek müdürler atandı ve işlevsiz hale getirildi. Yine 2017’de Müftülük Yasası Meclis’ten geçirildi. Bir darbeyi de bu biçimde gerçekleştirdiler” hatırlatması yaptı. 
 
Türkiye’de ‘Çeteleri nasıl salarız’ tartışması
 
Son olarak tüm dünyanın pandemi ile mücadeleye başladığı dönemde Türkiye’nin farklı bir tartışmayı sürdürdüğünü ifade eden Ayşe, sözlerini şöyle sürdürdü: “En son geçen yıl bütün dünya pandemi ile uğraşırken, bütün dünya halkını, toplumu, kadınları, yoksulları pandemiden nasıl koruruz tartışması yürütürken, Türkiye’de ‘Çeteleri nasıl salarız, kadına ve çocuğa karşı suç işleyenleri cezaevlerinden nasıl dışarı taşırız’ tartışması yürütüldü. Paralelinde de İstanbul Sözleşmesi, 6284 tartışması yürütüldü. Pandemi tüm dünya açısından bir kriz süreci. Biliyoruz ki krizlerden en fazla etkilenenler kadınlar oluyor. Savaş ve kriz dönemlerinde kadınlara yönelik şiddet cinsiyetçilik militarizm ile paralel bir biçimde artıyor ve kadınlar bu şiddetle yüz yüze kalıyorlar. 
 
KEFEK kadınlar nasıl boşanmadan uzak tutulur çalışması yürüttü
 
Yine bu süreç içinde kadın bir defa evlendi mi zincirlerle o aileye bağlı fikri ile neredeyse boşanmasını engellemek için bir takım hamleler yapılmaya çalışıldı. Aslında kadın erkek eşitsizliğini gidermesi gereken KEFEK Alt Komisyonu’nda ‘Kadınlar nasıl boşanmadan uzak tutulur, o zincirler nasıl daha güçlendirilir’ çalışması yürütüldü. Meclis’e nafaka tartışması getirildi, küçük yaşta çocukların istismarının önünü açmak için düzenleme getirilmeye çalışıldı. Kayyum atanan, özellikle bölgedeki illerde evlilik okulları açılarak kadınlar evliliğin ya da ailenin içinde nasıl tutulabilir çalışması yürütüldü.
 
Kadın mücadelesi yürütenler bu sürecin en büyük hedefi oldu
 
Eğitimde birçok problem varken yine cinsiyetçi bir bakış açısıyla kadın üniversiteleri açılmak istendi. Bu süreç içinde kadın örgütlülüğü ve mücadelesi en büyük hedefti. Birkaç örneğini vereceğim. Geçen Mayıs ayında gene pandemi en yüksek seviyedeyken Rosa Kadın Derneği’ne baskın yapıldı ve kurucu üyelerinden Ayla Akat Ata şu an cezaevinde. TJA yıllardır kadın mücadelesi yürütenler bu sürecin en büyük hedefi oldular. Ayşe Gökkan kadın mücadelesi yürüttüğü için şu anda cezaevinde. 
 
2020 yılında en az 300 kadın katledildi
 
Peki, iktidar kadınlarla uğraşırken, kadınlara saldırı geliştirirken kadınlar ne yaşadı? Resmi olmayan veriler var. Çünkü uzun süredir iktidar veriler üzerinde oynayarak kadınlar üzerinde şiddet azalmış gibi gösteriyor, ısrarlı bir biçimde açıklamıyor ama elde edilen resmi olmayan verilere göre 2020 yılında en az 300 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadınlar bu şiddetle yüz yüze kalırken iktidar İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açtı ve ısrarla uygulamadı. İstanbul Sözleşmesi’nin en son bir gece yarısı darbesiyle 20 Mart günü tek adam rejiminin sonuçlarından biri olarak İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekildiği ifade edildi. Bunun hukuksal olarak kabul edilir bir yanı yok. Yasa, Anayasa çok açık, usulüne göre imzalanan bir uluslararası sözleşmenin usulü de bellidir, kabulü ile paraleldir.
 
Bir yıldır toplumda bu Sözleşme ile manipülasyon yaratıyorlar
 
Bu sözleşme nasıl kabul edilmişti? 2011’de bütün partilerin ortak mutabakatı ile kadınların dışarıda verdiği büyük mücadele ile İstanbul Sözleşmesi Meclis’te imzalanarak kabul edilmişti. Türkiye ilk imzacısı olduğu için adını oradan almıştı. Ama bir gece yarısı darbesiyle artık hukukun askıya alındığı bir süreçte her gün bizi biraz daha nefessiz bıraktıkları bir süreçte Cumhurbaşkanı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini ifade etti. Aslında sadece Cumhurbaşkanı geri çekildi. Kadınlar bu Sözleşme’den geri çekilmedi, Meclis geri çekilmedi. İstanbul Sözleşmesi ile derdi olan varsa AKP Genel Başkanı ve MHP ittifakıdır.  Bir yıldır toplumda bu Sözleşme ile manipülasyon yaratıyorlar. ‘İstanbul Sözleşmesi var diye kadınlar katlediliyor’ propagandasını yürütüyorlar. Ama biz biliyoruz ki; olan İstanbul Sözleşmesi’ni uygulanmaması. Israrlı bir biçimde mahkemeler iktidarın söylemleri talimat kabul edip uygulamıyor. Kadınlar defalarca koruma için başvurmalarına rağmen koruma sağlanmıyor. Kadınlar başvurduklarında aslında bu Sözleşme gereği verilmesi gereken anadilde hizmeti alamadıkları için kadınlar evlerine dönüp katledildiler. Kadınlar bu süreç içinde sokaklarda, meydanlarda İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın dediler. Biz hala bu sesi yükseltiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın. İstanbul Sözleşmesi’nin üzerinde bu kadar tepinerek, bu kadar tartışmaya açarak kadınları şiddetle yüz yüzü bırakıyorsunuz.
 
AKP kadınları şiddetle yüz yüze bırakmak istiyor
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek cinsiyetler arası eşitsizliği gidermek için adım atmamak demektir. İktidar tam da bunu yapmak istiyor. Önleyici programlar geliştirmenin önünü tıkamaktır. Zaten her defasında yargı erkek yargı, iktidarın bu siyasi politikaları nedeniyle tam da bunu gerçekleştiriyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek çocukların evlilik yolu ile istismarını kabul etmek demektir.  Şiddete uğrayan çocukların, tecavüze uğrayan kadınların destek sistemi sunmamak demektir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek bugün bahane ettikleri LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemini teşvik etmek, hatta önünü açmak demektir. AKP Genel Başkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekle kadınları korumasız, ölümle, şiddetle yüz yüze bırakmak istiyor. Kadınlara ‘Şiddetle yüz yüze ama ailenin içinde kalın, gördüğünüz şiddete karşı ses yükseltmeyin’ mesajını veriyor. Bunları yaparken de uygulaması gereken tüm tedbirleri kadınlara uyguluyor. Bakın İstanbul Sözleşmesi’nin bir getirisi olarak elektronik kelepçe ile kadınlara şiddetin engellenmesi gerekirken, şu anda onlarca kadın arkadaşımız elektronik kelepçe ile ev hapsine çarptırılıyor. İktidarın ne yapmak istediğini bir kez daha burada görüyoruz.
 
İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmek kadın düşmanlığıdır
 
Tam da bu yüzden diyoruz ki; İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmek kadın düşmanlığıdır. Ancak biz kadınlar nezdinde bu sözleşme hala yürürlüktedir. Biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni bitirmeden bir erkek bu sözleşmeyi ortadan kaldıramaz. İstanbul Sözleşmesi için mücadelemiz Meclis’te, sokakta, mahallelerde her yerde sürecek. Siz sözleşmeye ilişkin karalama kampanyaları yaparsınız da biz kadınlar ev ev dolaşarak bu sözleşmeyi anlatmayacak mıyız? Sözleşmeyi algı operasyonları ile hedef yaparsınız ama biz kadınlar bu hedefinizi gerçekleştirmemeniz için mücadele etmeyecek miyiz? 
 
Kadın düşmanı politikalara ortak ses çıkaralım
 
İktidara bir kez daha sesleniyoruz: Bu yürüttüğünüz politikaların sonucu bütün topluma büyük bir fatura olarak çıkacaktır. HDP Kadın Meclisi olarak bütün muhalefet partilerinin kadın milletvekillerine bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Hatta iktidar partisinin kadın milletvekillerine de çağrıda bulunuyoruz. Bu Sözleşme hepimizin ortak mücadelesi ile kazanıldı, bir taraftan da hepimizin güvencesi. Gelin hep birlikte İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyelim diyelim. Gelin hep birlikte erkek ittifakına karşı kadın dayanışmamızı örelim, kadınların katledilmesine göz yuman erkek egemen kadın düşmanı politikalara ortak ses çıkaralım. Bu hukuksuz, gayrimeşru, yasa dışı işleri yapmaktan vazgeçin. Sizin yapmanız gereken İstanbul Sözleşmesi’nin size yüklediği sorumlulukları yerine getirmektir, sizin yapmanız gereken kadınları erkek şiddetinden korumaktır. Sizin yapmanız gereken kadınların kazanımlarına saldırmaktan vazgeçmektir.”