
İstanbul Sözleşmesi için Danıştay’a bir başvuru daha
- 14:30 22 Mart 2021
- Güncel
İSTANBUL - Avukat Sedef Erkan İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararının usul ve esas yönünden bozulması talebiyle Danıştay’a başvuruda bulundu.
İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Kararnamesi'yle tek taraflı feshedilmesine karşı kadınlar seslerini yükseltmeye devam ederken, avukat Sedef Erkan Cumhurbaşkanlığına dava açtı. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne Danıştay Başkanlığı’na gönderilmek üzere 5 sayfalık dilekçe sunan Sedef, fesih kararının yürütülmesinin durdurulmasına ve işlemin iptaline karar verilmesini istedi. Sedef, dilekçesinde Cumhurbaşkanı kararının usul ve esas yönünden bozulması için gerekçelerini sıraladı.
Dilekçede, milletlerarası nitelikte bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi’nin Anayasa’nın 104. maddesi gereğince Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle yürürlükten kaldırılmasının mümkün olmadığının altı çizildi. Sözleşmenin kanun hükmünde olduğuna dikkat çekilen dilekçede, “İdare hukukunun en temel prensiplerinden olduğu üzere ‘yetki ve usulde paralellik’ söz konusu olup, bir işlem ancak ve ancak konulduğu merci tarafından değiştirilebilir veya kaldırılabilir” ifadeleri yer aldı.
‘Erkler ayrılığı zedeleniyor’
Dilekçede, “Türkiye Cumhuriyetinin tüm vatandaşlarının egemenlik haklarını temsil eden TBMM’nin yetkisinde bulunan yasama alanında temel insan haklarına dair, tek başına karar almaya yetkili olmayan ve yürütmeyi temsilen hareket eden Cumhurbaşkanınca, iki satırlık gerekçesiz ve hukuk devleti öncesi emimameler benzeri bir kararla müdahale edebileceğini kabul etmek, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi, kanuni uygulamaların ve hatta anayasanın da zaafa uğramasına uğrayacaktır. Bu durumun erkler ayrılığını da zedelediği şüphesizdir. Bu sebeple evvela söz konusu kararın yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesi gerekmektedir” denildi.
‘Anayasanın zaafa uğratılmasına yol açacak’
Dilekçede sonuç olarak da “Türkiye Cumhuriyetinin tüm yetkisinin vatandaşlarının egemenlik haklarını temsil eden TBMM’nin yetkisinde bulunan yasama alanında, temel insan haklarına dair tek başına karar almaya yetkili olmayan ve yürütmeyi temsilen hareket eden Cumhurbaşkanınca 2 satırlık gerekçesiz ve hukuk devleti emimaler benzeri bir kararla müdahale edilebileceğini kabul etmek, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi, kanuni uygulamaların ve hatta Anayasanın da zaafa uğratılmasına yol açacaktır” denildi.
Sedef, talebin temel yaşam hakkına dair ve hayati olduğundan kararın ivedilikle verilmesini talep etti.