Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi: Kararı tanımıyoruz
- 13:10 22 Mart 2021
- Güncel
URFA - İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi açıklama yaptı. Açıklamada, “Kadının kazanılmış yasal haklarını zedeleyecek hiç bir girişimi kabul etmiyoruz” denildi.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi basın açıklaması gerçekleştirdi. Urfa Barosu önünde düzenlenen açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” pankartı ve “Em xwe diparezin”, “Feshiniz yok hükmünde”, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “İstanbul Sözleşmesi yaşayacak”, “İstanbul Sözleşmesi bizim”, “Şiddet failini değil kadın haklarını koru” dövizleri taşındı.
Açıklamayı kitle adına Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Nahide Polat Aslan okudu.
‘Kadını korumakla yükümlüdür’
İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzalayıcılarında birinin Türkiye olduğunu kaydeden Nahide, İstanbul Sözleşmesi’nin kadın haklarını koruma noktasında önemli bir anlaşma olduğunu ve birçok ülkenin imzasını taşındığını söyledi. Nahide, “Sözleşme kapsamında taraf devletlerin tüm ilgili organlar, kurumlar ve örgütlerle iş birliği içerisinde olması ve koordinasyon biriminin kurulması öngörülmektedir. Bunun yanında kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak da sözleşmenin amaçları arasındadır. Sözleşmeye göre taraf devletlerin şiddetle mücadele etmek için yeterli düzeyde mali kaynak ve insan kaynağı tahsis etmesi gerekmektedir. Taraf devlet kadını korumakla yükümlüdür” dedi.
‘Karar yok hükmündedir’
İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilmesini yürütmenin yasamayı gasp etmesi olarak nitelendiren Nahide, “Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılamaz. İstanbul Sözleşmesi’nde güvence altına alınan haklar vazgeçilmez ve doğuştan gelen haklarımız olduğundan hak ve özgürlüklerimizin bu yolla sınırlandırılması mümkün değildir. Bu karar hukuken yok hükmündedir. Yine İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesinde taraf devletin sözleşmeden geri çekilmesine ilişkin bildirim usulü ve bildirimin ne zaman yürürlüğe gireceği ayrıca düzenlenmiştir” diye ifade etti.
‘Sorun teşkil etmektedir’
Kadını koruyan uluslararası bir sözleşmenin kaldırılmasın büyük bir hata olduğunu ve Cumhurbaşkanlığı tarafından feshedilmesinin yasamayı ve hukukun ilkelerin yok sayılması olarak değerlendiren Nahide, “İstanbul Sözleşmesi, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayalı uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaya dayanan bir sözleşmedir. Kadınların can güvenliğini sağlamak, kadın mücadelesinin kazanımlarını geliştirmek, eşit ve adil bir toplum kurgulamak siyasi iktidarların sorumluluğundadır. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet ülkemizin ve tüm dünyanın en önemli meselelerinden biri iken, şiddetle mücadelenin hukuki temellerini zayıflatacak, şiddet eylemlerinin faillerini psikolojik olarak cesaretlendirecek, mağdurlarına ise korunmasızlık hissi verecek bu çekilme insan haklarının etkin biçimde korunması açısından da büyük bir sorun teşkil etmektedir” şeklinde belirtti.
‘Kararı tanımıyoruz, tanımayacağız’
Nahide, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin asla kabul etmeyeceklerini söyleyerek konuşmasına şu şekilde devam etti: “İstanbul Sözleşmesine karşı olmak kadına yönelik şiddete ortak olmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok saymak ve kadınların yaşamına, haklarına, kazanımlarına karşı olmaktır. Kadın cinayetleri politiktir, yaşamın her alanında kadın mücadelesi ve kadın dayanışması ile eşit ve özgür bir toplumu hep beraber inşa edeceğiz. Kadın kazanımlarını geri götürecek, kadının insan haklarının ihlaline yol açacak, kadını özgür birey olmaktan uzaklaştırıp ayrımcılığa muhatap hale getirecek, kadının kazanılmış yasal haklarını zedeleyecek hiç bir girişimi kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesini kendisine bir tehdit olarak gören siyasi iktidarın baskıcı ve ataerkil isteklerine teslim olmayacağız. Meşruiyeti bulunmayan bu kararı tanımıyoruz, tanımayacağız. Sözleşmeden çekilmeyi asla ve asla kabul etmiyoruz.”
Açıklama,“Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “İstanbul Sözleşmesi bizimdir” sloganları ile son buldu.