'Patriarkal sistemin yarattığı ‘erkekliği’ yıkmalıyız'

  • 09:03 22 Mart 2021
  • Güncel
 
ANKARA - Kadına yönelik şiddetin araştırılması amacıyla Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen araştırma komisyonunun sadece bu konuda çalışarak, şiddet sorununu çözebileceğine dikkat çeken avukat Pınar Arpacı,  “Patriarkal sistemin yarattığı ‘erkekliği’ yıkıp eşitlik düzleminde yeniden kurmak gerekiyor” dedi.
 
Geçtiğimiz günlerde TBMM Genel Kurulu’nda, "Kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kabul edildi. Muhalefet partilerinin konu hakkında uzun zamandır Meclis gündemine getirdiği soru önergeleri, kanun teklifleri ve acil görüşme talepleri ya reddedildi ya da yanıtsız bırakıldı. Yine Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun (EŞİK) cins kırımına varan katliamlara ilişkin Meclis’in harekete geçme çağrısı yanıtsız bırakıldı. Bu süre zarfında ise ‘kışkırtılan’ ve ‘cezasız’ bırakılan erkekler kadınları katletmeye devam etti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre yalnızca 2020 yılında 300 kadın katledildi, 171 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
 
Toplumsal Hukuk avukatlarından Pınar Arpacı hükümetin kadın katliamlarına dair politikalarını ve Meclis’in bu konudaki adımlarını değerlendirdi.
 
‘AKP komisyonu kurmak zorunda kaldı’
 
Kadına yönelik şiddetin giderek arttığını ve şiddeti önlemek için gerekli düzenlemeleri yapmayan iktidarın, ölümlerin artmasına neden olduğunu söyleyen Pınar, bu nedenle siyasal iktidarın eleştirilerin odağında yer aldığını belirtti. Pandemi koşullarında bile en çok sesi çıkan ve sokakta olan toplumsal hareketin kadın hareketi olduğunu dile getiren Pınar, yine son yıllarda hak alıcı eylem biçimlerinin de en çok kadın hareketinin gerçekleştirdiğini ifade etti.  Pınar, kadına yönelik şiddetin araştırılması amacıyla geçtiğimiz günlerde kurulan komisyona ilişkin ise “Kadın hareketi toplumsal meşruiyet ve toplumsal taban anlamında geniş bir kesime sesleniyor ve sözünü ortak söze dönüştürebiliyor. AKP bu yüzden kurulan komisyonu ‘kurmak zorunda kaldı’  diye okumalıyız” tespitinde bulundu.
 
‘EŞİK’in kanun teklifi çağrısı AKP-MHP oylarıyla reddedildi’
 
Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun (EŞİK), cins kırımının önüne geçmek için kanun teklifi çağrılarının AKP-MHP oylarıyla reddedildiğini anımsatan Pınar, bu tutumun iktidarın kadına yönelik şiddet konusunda sorumluluk almaktan kaçındığının göstergesi olduğunu kaydetti. Ancak buna rağmen sadece 1-2 ay içinde komisyon kurmak zorunda kalınmasının önemli olduğunun altını çizen Pınar, “Çünkü hem muhalefet hem kadın hareketi siyasal iktidarı 1-2 ay önce reddettiği bir konuyu kabul ettirmek zorunda bıraktı. Tabi şimdi bu komisyonun ölü doğan bir komisyon mu olduğunu takip etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Erkeklik üzerine konuşmalıyız hep kadın cinayetleri diyoruz’
 
Kadına yönelik şiddetin temelinde eşitsizlik ve erkek egemen toplum yapısı olduğunu dile getiren Pınar, sözlerine şöyle devam etti: “Bu gerçeklikten bakınca kadına yönelik şiddeti önlemek için bütüncül politikalar izlenmesi bir zorunluluk. Buna rağmen siyasal iktidar en yüksek tonda ‘kadın erkek eşit değil’ ‘fıtrat’ ‘toplumsal cinsiyet eşitliği değil toplumsal cinsiyet adaleti’ gibi söylemlerle erkek şiddetini körüklüyor. Bence ‘erkeklik’ üzerine konuşmalıyız. Hep ‘kadın cinayetleri’ diyoruz. Oysa bu cinayetlerin faillerinin tamamı erkek. Ülkemizde erkekler süreklilik arz edecek şekilde kadınları öldürüyor. Erkek egemen toplumun yarattığı ‘erkek’ kadın için de çocuk için de büyük tehlike yaratıyor. Bu yüzden patriarkal sistemin yarattığı ‘erkekliği’ yıkılıp eşitlik düzleminde yeniden kurmak gerekiyor. Erkekliğin içindeki şiddetten anca böyle kurtulabiliriz diye düşünüyorum. Yine bunu söylerken patriarkal sistemin ancak feminist tezlerle ve kadın hakları mücadelesi ekseninde yıkılabileceğini düşünüyorum. İkili cinsiyet ekseninden bakmak istemem bu yüzden LGBTİ+ hareketinin ve taleplerinin bu eşitlik mücadelesinde büyük önemi var.”
 
‘Komisyon tek iş yaparak şiddet sorunu çözebilir’
 
Gelinen noktada, 7 yıldan beri yürürlükte olan ancak uygulanmayan İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilirken, Pınar, sözleşmenin önemini şu sözlerle dile getirdi:  “Şunu söylemek gerek ki 6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası İstanbul Sözleşmesi ile uyumlu olarak hazırlanan bir yasa. 6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasasının 2/a maddesinde İstanbul Sözleşmesi’nin esas alındığı açıkça yazılmıştır. O yüzden kısmen de olsa İstanbul Sözleşmesi hukuk dünyasında varlık gösteriyordu. Burada siyasal iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ne saldırısı politik olarak gerici muhafazakâr seçmen kitlesine yönelik bir anlam taşıyor.”
 
‘Kadınlar iktidar için tehlike oluşturuyor’
 
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’na da değinen Pınar, açıklamadan kısa bir süre sonra Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılan kadınların attıkları slogan ve ritme göre dans ettikleri gerekçesiyle “Cumhurbaşkanına hakaretten” gözaltına alındığını ve gözaltında kadınlara çıplak arama dayatıldığını söyledi. İnsan Hakları Eylem Planı açıklandıktan sonra düşünce ve ifade özgürlüklerini kullanan kadınların “zıpladıkları” için gözaltına almasını “Ancak toplumun en dinamik ve en hak alıcı eylem biçimlerini örgütleyen kadınlar siyasal iktidar için tehlike oluşturuyor” sözleriyle değerlendiren Pınar, özellikle pandemi döneminde iyice zayıflayan ve inandırıcılığını kaybeden iktidarın, kadın hareketi gibi toplumsal hareketleri bir beka meselesi olarak gördüğünü vurguladı.