Şakran Cezaevinde el konulan kitaplar için eylem yapılıyor

  • 09:09 20 Mart 2021
  • Güncel
Melike Aydın
 
İZMİR - Şakran Kadın Cezaevi’nde koğuşların basılarak tutsakların kitaplarına el konulmasına karşı başlatılan açlık grevi devam ediyor. Tutsak Didem Akman’ın annesi Zülfiye Akman cezaevi idaresini sözünü tutmaya çağırdı.
 
Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde koğuşlara yapılan baskınla kitapların alınmasına karşı kimi tutsaklar ses çıkarma eylemi başlattı. Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan bir tutsağın görüşçüsünden edinilen bilgiye göre 3 hafta önce A-6 koğuşu basılarak kitaplar kontrol edildi. Sonraki günlerde cezaevi idaresi, cezaevi eğitim görevlileri ve gardiyanların eşliğinde yapılan baskınla bu kez A-6 koğuşuna ve bazı tek kişilik koğuşlara baskın yapıldığını belirten görüşçü, kitaplara el konulduğu, bu kitapların ancak yapılacak incelemenin ardından verileceğini ifade etti. Görüşçü, kitaplara el konulmasına karşı koğuşları basılan tutsakların her yarım saatte bir ses çıkarma eylemi yaparak durumu protesto ettiklerini belirtti.
 
Cezaevi koşullarının düzeltilmesi talebiyle 18 Şubat 2020’de başladığı açlık grevini ölüm orucuna dönüştüren Didem Akman, cezaevi yönetiminin taleplerini kabul etmesi üzerine 11 Eylül 2020’de eylemine ara vermişti. Didem’in annesi Zülfiye Akman, cezaevi yönetiminin sözünü tutmadığını belirtti.  
 
Ses çıkarma eylemi yapılıyor
 
Cezaevindeki koşulların iyileştirilmesine ilişkin verilen sözün yerine getirilmediğine işaret eden Zülfiye, “Kitapları vermiyorlar, zorluk çıkarılıyor. Sabaha kadar kapı dövüyorlar. Dış kantini de yasaklamışlar. Dergi bulunmuyor. Eskiden Karşıyaka’da bir kitapçıdan alınıyordu. Ama şimdi yakınların geçilmesine de izin vermiyorlar. Abone olun diyorlar ama kaç dilekçe yazsalar da aboneliği de kabul etmiyorlar” şeklinde konuştu.
 
Cezaevi idaresi sözünü tutmalı
 
Kitapların hepsinin cezaevi idaresinden geçerek koğuşlara alındığına dikkat çeken Zülfiye, “Dört duvar arasında dergi okumazsa nasıl zaman geçirecekler? Televizyon kanallarının da hepsini izletmiyorlar. ‘Sesimizi duyurun, bunların ne kadar ikiyüzlü olduğunu’ dediler. Ben de savcı ile görüştüm. ‘Hastanedeyken söz vermiştiniz cezaevi şartları iyileştirilecek diye. Eğer sözünüzde durmazsanız kaldığımız yerden devam ederim’ demişti. Müdüre kızımın bir daha o durumda olmasını istemediğimi söyledim. Görme kaybı vardı, yürüyemiyordu. Didem’in havalandırmasını arttırdık diyor. Eğer siz buna çare bulmazsanız bu yaptıklarınızın hepsini duyurmak benim boynumun borcu” diye belirti.
 
‘Onlar yaşamak zorunda’
 
Savcıdan Didem’in konuyu abarttığı, dergilerin tehlikeli olduğu şeklinde cevap aldığını söyleyen Zülfiye, “Bir tek Şakran’da mı çok yasak? Eğer başka cezaevleri bu dergileri veriyorsa siz de vermek zorundasınız. ‘Sorunlarınız ne diye sorun’ dedim. Pandemi var gidemiyoruz dedi. Pandemi de sizin bahaneniz oldu, sözünüzü tutun dedim. Bunlar kitap dergi okumadan nasıl zaman geçirsin? Takvimi bile vermiyorlar. T-3’den arkadaşları gönderdi. İki ayda bir koliyle kitap gönderecekmişiz. Onlar bir haftada okur o kitapları. Çocukların yaşam hakkını gasp etmeye hakkınız yok. Onlar gözetiminiz altında. Nefes almak değil. Onlar da yaşamak zorundalar” ifadelerini kullandı.
 
‘İşkence ediyorlar’
 
Zülfiye, cezaevi idaresinin sözünü tutmaması halinde ölüm orucuna yeniden başlayabileceklerini dile getirirken, şunları kaydetti: “Benim kızım ölüyordu. Ağırlaştırılmış şartları çok ağır. Kızım hastanedeyken bir karabiber ağacı vardı karga gelip konuyordu, ne kadar seviniyordu. Kedi geldi diye seviniyordu. Her şeye hasret. İşkence ediyorlar. Her şeyi yasaklıyorlar. Bir gökyüzü görüyorlar. Ne yeşillik ne ağaç ne kuş ne hayvan. Arkadaş sohbeti yok, kitap yok. Kim dayanır bunlara.”