
‘Mültecilere hukuki yardım oranı çok düşük’
- 13:58 19 Mart 2021
- Güncel
URFA - Mülteci kadınların yaşadıklarına ilişkin basın açıklaması düzenleyen Urfa Kadın İnisiyatifi, cinsel saldırının savaş silahı olduğunu söyleyerek, mültecilere hukuki yardım oranının çok düşük olduğuna dikkat çekti.
Urfa’nın Akçakale yolu üzerinde 15 Mart’ta 38 yaşında olan ve ismi öğrenilemeyen kadının işkence yapılarak katledilmiş halde bulunması üzerine Urfa İl Kadın Platformu, Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD), Şanlıurfa Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Kadın Yaşam Evi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Bileşenleri ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mülteci kadınların yaşadığı sorunlara ilişkin basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasını kadınlar adına Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Mihriban Çelik okudu.
‘Cinsel saldırı savaş silahıdır’
Şanlıurfa ve Türkiye genelinde sığınmacı kadınların nerdeyse her an karşı karşıya kaldığı psikolojik, ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddetin farklı biçimlerinin azalarak yok olması için bireylerin, toplumun, sivil toplum örgütleri ile devlet organlarının sorumluluklarının bulunduğunu hatırlatan Mihriban, dünya genelinde kadına yönelik ayrımcılığın yoğun bir şekilde yaşandığını ancak savaş mağdurları olan kadın ve çocukların bu ayrımcılığı daha derin yaşadığını söyledi. Mihriban, “Savaş ve çatışma ortamlarından kaçmak zorunda kalan bu kadınlara yönelik cinsiyet eşitsizliği ile her tür şiddetin artmasının en önemli sebeplerinden biri toplumun kadın bedenine yönelik mülkiyet algısı ile kadınlara yönelik cinsel saldırının yüzyıllardır bir savaş silahı olarak kullanılmasıdır. Göç eden kadınlar ‘mülteci’ ve ‘kadın’ olmanın güçlüklerini bir arada yaşarken yaşanan travma, barınma olanaklarının yetersizliği, ekonomik problemler ve eğitim yetersizliği gibi sağlıklarını olumsuz etkileyen pek çok durumla da karşılaşmaktadır” dedi.
‘Mültecilere hukuki yardım oranı çok düşük’
420 binin üzerinde Suriyeli mültecinin Urfa’da geçici koruma altında olduğunu ve bu sayının yarısının kadın ve çocuk olduğunu kaydeden Mihriban, kadın ve çocukların hukuki yardımdan faydalanma oranının çok düşük olduğunu vurguladı. Urfa’da bulunan bazı dernek ve kurumların 2021 yılı itibariyle 50 mülteci kadına ulaştığını belirten Mihriban, “Bu kadınların çoğu medeni halin değişmesi veya boşanma işlemleri için başvuru yapmış olup başvuru alınırken yapılan görüşmelerde ikinci eş olarak evlendiklerini ve aile içi şiddet gördüklerini, maddi imkansızlıklar sebebiyle fuhuşa zorlandıklarından bahsetmişler. Fakat bu kişiler şiddet gördüğü kişilere karşı koruma tedbiri alınması veya savcılık şikayeti için yönlendirildiklerinde sınır dışı edilmekten ve şiddet gördüğü kişilere işlem yapılmamasından korktuklarından bu yönde bir işlem yapmak istemediklerini dile getirmişlerdir” diye ifade etti.
‘Hayatta kalabilmek için cinsel birlikteliği kabul ediyorlar’
Mihriban, ulaştıkları mülteci kadınların sürekli baskı altında olduğunu söyleyerek, çeşitli travmalar ve yoksulluk ile uğraşan mülteci kadınların sınır dışı edilmekten korkarak, vatandaşları olmadıkları, resmi dillerini, hukuk sistemini bilmedikleri ve tercüman imkanına ulaşamadıklarını, haksızlığa uğradıklarında nasıl ve nereye başvurabileceğini bilmediklerini hatırlattı. Mihriban, “Türkiye’de yapılan bir araştırmada göç eden kadınların yüzde 8’inin cinsel istismara maruz kaldığı belirtilmiştir. Bir diğer çalışma ise kadınların yüzde 22.5’inin taciz ya da dışlanmadan yakındığını bildirmektedir. Üstelik kadınların göç sırasında yanında kendilerini koruyacak bir erkek olması ümidiyle ‘hayatta kalmak için cinsel birlikteliği kabul etmek’ zorunda oldukları ifade edilmektedir. Şiddete maruz kalan mülteci ve genç kadınların bu durumu sessiz kalarak kabullendikleri belirlenmişti” dedi.
Türkiye’de çalışma veya oturma izni olmayan kadınların şikâyetçi olabilecekleri özel bir mekanizmanın mevcut olmadığına işaret eden Mihriban, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu sebeple sığınmacı kadınlar özelinde tüm kadınları yaşadıkları bu sorunlar için sessiz kalmayarak kolluk kanalıyla veya baroların ve sivil toplum örgütlerinin sundukları hukuki yardım ile şikayette bulunmalarını ve bu eylemleri gerçekleştiren kişilerin ayrım yapılmadan gerekli işlemlerinin yapılarak cezalandırılmasını bunun için sığınmacılara tercüman ve hukuki desteğe ulaşacakları yolların artırılması, var olan mekanizmaların da işlevsel hale getirilerek çalıştırılması gerektiğini yineliyoruz.”