Muğla’da kadınlar katliamlara karşı bir araya geldi

  • 21:01 18 Mart 2021
  • Güncel
 
MUĞLA - Muğla’da kadın örgütleri, kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı yaptığı açıklamada, “Sözde insan hakları eylem planlarını ve idam dayatmalarını değil, yasaları uygulayarak hak ve hukuk sistemi işletilsin diyoruz” dedi.
 
Muğla’daki kadın örgütleri, şiddet ve katliamlara karşı ortak açıklama yaptı.  Atatürkçü Düşünce Derneği Güllük Belediye Meydanı’nda yapılan açıklamaya, Milas Kadın Dayanışma, Bodrum Demokrasi Grupları Platformu, Milas Cumhuriyet Kadınları, Menteşe Kadın Platformu, Muğla Tabip Odası, Muğla Sağlık Emekçileri Sendikası, Eğitim Sen Muğla Kadın Meclisi, Milas Kent Konseyi, Milas Kadın Platformu, Menteşe Kadın Platformu, Eğitim Sen, Muğla Kadın Dayanışma ve Danışma Derneği, CHP Kadın Kolları, Milas Anatolie Kadın Kooperatifi ve Tüm Bel- Sen Muğla Şubesi temsilcileri katıldı. Açıklamaya ayrıca, CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlı Aka da katıldı. “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz”, “Katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Kadınlar Birlikte Güçlü”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” ve “Kadın yaşam özgürlük” sloganlarının atıldığı açıklamayı kadınlar adına Ayşe Güzide Cereren okudu.
 
‘İstanbul Sözleşmesi’ne saldıranların savunması kabul edilemez’
 
Kadın katliamlarına dur demek için alanda olduklarını söyleyen Ayşe, siyasilerin kadını ötekileştiren, aşağılayan ve yok sayan söylemlerinin yıllardır artarak devam ettiğini dile getirdi. Her an kadın düşmanı politika ve uygulamalarla mücadele etmeye devam ettiklerini ifade eden Ayşe, “Devletin asli görevi yurttaşların can güvenliğini korumak ve yaşam hakkını savunmaktır.  Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere şiddete uğrayan herkesi koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının istenmesine yönelik din sömürüsü yapan bazı tarikatların sözlü saldırılarını devlet yetkililerinin durdurmak yerine onları savunur şekildeki tutumları ve gündemlerine dahil etmeleri kabul edilemez” diye belirtti.
 
‘Demokratik yönetim olmadan ne kadın ne toplum ne ülke kurtulur’
 
Kadınların kaos ve şiddet üzerinden korku salınarak susturulmaya çalışıldığını ve “idam” gibi insanlık dışı uygulamalar doğru çözümmüş gibi topluma dayatıldığını vurgulayan Ayşe şöyle devam etti: “Biz kadınlar sözde insan hakları eylem planlarını ve idam dayatmalarını değil; yasaları uygulayarak hak ve hukuk sistemi işletilsin diyoruz. Mevcut yasalar işlemediği gibi, gazeteler ve gerici zihniyetlerin İstanbul Sözleşmesi’ne saldırıları da bitmek bilmiyor. İstanbul Sözleşmesi'nin açıp okuyun. Gelenekmiş. Soruyorum onlara. Yaşatan yasalar size yanlış geliyorsa, geleneklerinize aykırıysa; tecavüz, istismar, cinayet mi size doğru geliyor? Ölümü ve nefreti mi savunuyorsunuz? Dini ve insanların duygularını istismar ederek ülkeyi daha da karanlığa sürüklemenize biz kadınlar izin vermeyeceğiz. Biliyoruz ki eşitlikçi, çoğulcu, şeffaf demokratik yönetimler olmadan ne kadın, ne toplum, ne de ülke kurtulur. Bu nedenle ülkemizde kadını eşit ve özgür bireyler olarak gören erkek adalet değil, gerçek adaletin bir an önce uygulanması, demokratik, eşit, laik, yönetim biçimlerinin hayata geçmesi, kadın bedeni üzerindeki tüm söz ve karar haklarının kadına ait olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.”
 
‘Tepki oluşmadıkça hukuk yerine getirilmiyor’
 
Şiddetin baskıcı-otoriter-ataerkil zihniyetle sistemli ve organize bir şekilde uygulandığını belirten Ayşe “Birçok defa gördük ki özellikle biz kadın örgütlerinden ve sosyal medyada tepki oluşmadıkça, saldırganlar ifadeleri alınır alınmaz ya da mahkemelerde erkek adalet tarafından ‘tahrik’, ‘iyi hal’ adı altında indirimlerle serbest bırakılmakta, adeta şiddet teşvik edilmekte, kışkırtılmaktadır” dedi.
 
Basın diline dikkat etmeli
 
Sadece Akit, Yeni Şafak gibi gazetelere değil tüm basına kadın katliamlarını haberleştirirken diline dikkat edilmesi çağrısında bulunan Ayşe, “Kadını değil, katili mercek altına alın. Kadının değil, katilin resimlerini ifşa edin. Kadının kiminle, hangi saatte nerede olduğu gibi cinayeti örtbas eden, toplumun algısını çarpıtan magazinel ve gerçek olmayan bilgileri yayınlamayın. Cinayetin sorumlusu olarak cinnet, kıskançlık, öfke, namus, iflas, psikolojik sorun vb cinayeti ‘haklı’ gibi gösteren ve meşrulaştırmaya çalışan ifadelerden sakının. Bu bahanelerin ‘haksız tahrik indirimi’ talebiyle mahkemeye delil olarak gösterilebildiğini de unutmayın.  Kadın cinayetlerin durdurulmasında veya gerekçelendirilmesinde sizlerin de sorumluluğu var.  Bu tarzınız hem ataerkil zorbalığa çanak tutmaktır; hem de katledilen kadınların sevdiklerinin acısını daha da arttırmaktadır” şeklinde ifade etti.
 
Ayşe kadınların taleplerini ise şöyle sıraladı:
 
“* Muğla kadına yönelik şiddette ülke genelinde ilk beş il arasında yer alıyor. Bir senede 12 kadın öldürüldü. Daha geçtiğimiz günlerde Pınar Gültekin Ula’da kan dondurucak şekilde katledildi, Elif Gültekin Milas’ta işlettiği büfesinde saldırıya uğradı, 83 yaşındaki bir kadın kapısının önünde tecavüze uğradı, ölümden döndü. Bugün Bensu, yarın başka canlar yanmasın. Başka hayatlar solmasın. Bu nedenle ülkeyi yönetenlerin olduğu gibi; yerel yönetimlerin de kadına yönelik şiddeti önlemekle yükümlü ve sorumlu olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Muğla’nın her ilçesinde kadın danışma merkezleri faaliyete geçirilsin. Kadın sığınakları açılsın. Muğla’nın her ilçesinde cinsel taciz ve saldırıya karşı destek birim/merkezleri kurulsun. Muğla’nın her ilçesinde 7/24 faaliyet gösteren alo şiddet hattı kurulsun. Muğla’da yaşayan biz kadınlar devlet yetkililerinden olduğu gibi kendi yerel yönetimlerimizden bunları isteme hakkını kendimizde görüyoruz.
 
* İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasına son verin, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı kanunu, ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ile Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesini (CEDAW)  etkin bir şekilde uygulayın. Resmi kurum ve kuruluşların ve çalışanların görevlerini yerine getirmelerini sağlayın.
 
* Toplumu ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı şiddet politikalarından ve şiddet dilinden bir an önce vazgeçin. Kadına okulda, sokakta, evde, işte ikinci sınıf muamelesi yapmayın, kadını güçlendiren mekanizmaları işletin.”
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.