İHD Kadın Komisyonu: 2020’de en az bin 75 kadın şiddete uğradı

  • 14:30 18 Mart 2021
  • Güncel
 
ANKARA - İHD Kadın Komisyonu’nun ‘2020 yılı Kadın Raporu’na göre, en az bin 75 kadın ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz bırakıldı, taciz ve tehdit edildi, 41 kadın intihara sürüklendi, en az 178 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi ve en az 316 kadın katledildi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Kadın Komisyonu, ‘2020 yılı Kadın Raporunu’ yaptıkları basın toplantısı ile açıkladı. Ankara’da bulunan İHD Merkez binasında yapılan toplantıya İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve dernek yöneticileri katıldı. 
 
Toplantıda ilk olarak konuşan Eren, İstanbul Sözleşmesi’nin önemini vurgulayarak,  “İstanbul sözleşmesi kadınların anayasasıdır. Hiçbir örf, adet ve hiçbir sözde namus anlayışı kadına yönelik şiddette bahane olamaz. Bu coğrafyada kadınlar sözde namus anlayışıyla cinayete maruz kalıyorlar” ifadeler yer verdi.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın  “Ailenin reisi erkektir” söylemini hatırlatan Eren, “Bu yasadan çıkarılmış bir kavramdır. İstanbul Sözleşmesi’ne imza atan bir devlet bu söylemlerde bulunamaz. Şu anda bu coğrafyada Cumhurbaşkanı da Yargı da, bu sözleşmeye uygun kararlar vermiyor. İmzaladıkları bu sözleşmeye uygun davranmıyor” dedi. 
 
‘Kadına şiddet politiktir’
 
Kadına yönelik şiddetin politik olduğunun altını çizen Eren, “Devlet dili sertleştiği dönemlerde kadına yönelik şiddet artıyor. İçişleri Bakanı bütün sözleşmelere aykırı olarak ‘Ben talimat verdim yakalarsanız lime lime edin dedim’ diyor. Bunu İçişleri Bakanı söylüyor. Ne yapıyor? Şiddeti körüklüyor. Böyle bir şey yapamaz. Biz bu yüzden kadın şiddeti politiktir diyoruz. İstanbul Sözleşmesi bir an önce içselleştirilmeli ve uygulanmalı. Uygulamayanlar gerekli cezaları almalı” diye konuştu.
 
‘Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her alanda daha da derinleşti’
 
Ardından raporu okuyan İHD Kadın Sekreteri Nuray Çevirmen, özellikle Mart ayıyla beraber Covid-19 pandemisinin Türkiye’de de görüldüğünün açıklanması ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her alanda daha da derinleştiğini ifade etti. Her krizde olduğu gibi bu krizde de en çok kadınların ve çocukların temel haklarına erişmekte birçok engelle karıştığını söyleyen Nuray, “İnsan Hakları Derneği’ne yapılan başvurulardan, basın ve internetten taradığımız haberler ile verilerden derlediğimiz raporumuzda yer alan sayıların ötesinde kayıt altına alınmamış, kolluk kuvvetlerine ya da kurumlara ulaşamamış çok sayıda kadının yaşam hakkı ihlali dâhil çeşitli hak ihlallerine uğradığını öngörebiliyoruz ve güncel resmi verilere ulaşamıyoruz” dedi.
 
‘Başvuruların yüzde 75’i kadınlar tarafından yapıldı‘
 
İHD’ye 2020’de internet aracılığıyla bin 323 başvurunun yapıldığını ifade eden Nuray, “Yüzde 47’sini ekonomik ve sosyal haklar temelli ihlaller oluştururken, yüzde 53’ünü başta hapishanelerdeki olmak üzere çeşitli hak ihlalleri oluşturdu. Bu ekonomik sosyal haklar temelli başvuruların yüzde 75’i kadınlar tarafından yapıldı. Kadınların başvurularında maddi yardım talebi ve işsizlik yüksek oranlarda göze çarparken sıralama gıda yardımı, deprem sonrası destek ve hukuki destek talepleriyle devam etti” sözlerini kullandı.
 
‘3’ü tutuklu 20 kadın gazeteci yargılanıyor’
 
Cezaevlerinde ise kadınlara yönelik hak ihlallerinin pandemi bahane edilerek daha da arttığını sözlerine ekleyen Nuray,  “Kısıtlı olan haklarına erişimin zorlaştığını gördük. Çıplak arama, işkence ve kötü muameleyle hapishanelerde, eylemlerde, gözaltılarda karşılaşmaya 2020 yılında da devam ettik” ifadelerini kullandı. Çok sayıda kadın gazetecinin yargılandığını ve tutuklandığını da belirten Nuray, şu an üçü tutuklu yirmi kadın gazetecinin yargılandığını dile getirdi. 
 
LGBTİ+’lara dönük hak ihlallerine de değinen Nuray, iktidarın ve resmi kurumların son yıllarda daha da artan homofobik ve transfobik söylemlerinin etkisiyle, evde ve kamusal alanda nefret saldırılarına maruz kaldığına değindi. 
 
Nuray devamında şu sözleri kullandı: 
 
“Kadın emeği ve istihdamına bakıldığında hâlâ ev içi emeğin görünmez olmasının yanı sıra pandemiyle beraber ilk gözden çıkarılan kesimin yine kadınlar olduğu gözler önüne serildi, kadınların güvencesiz çalışma ve işsizlik oranı arttı. 2020’de iş cinayetleri sebebiyle 148 kadın hayatını kaybetti. İş cinayetleri verilerine göre kadınların çoğu kayıt dışı ve sendikasız. Nafaka hakkına ve İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik ortaya çıkan asılsız, manipülatif ve kadınların mücadele ederek elde ettikleri hakları hiçe sayan söylemler 2020 yılında yine artarak devam etti. İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak adına ülke genelinde gerçekleştirilen protestolarda kadınlar pandemi tedbirlerine dikkat edilmeden gözaltına alındı.
 
Kadınlar kürtaj hakkına ulaşmakta zorluk çekebiliyor
 
Engelli kadınlar, pandemi sürecinde de göz ardı edildi; temel haklara erişmekte zorluk yaşadı ve özellikle sağlık, eğitim gibi alanlarda dezavantajlar büyüdü. Kadın sığınakları hâli hazırda yetersizken yine pandemi bahane edilerek kadınların sığınaklara ve ŞÖNİM’lere ulaşması çoğunlukla engellendi. Ek olarak, yasal olmasına rağmen pratikte kadınlar özellikle devlet hastanelerinde kürtaj yaptırmak istediklerinde keyfi ve asılsız iddialarla kürtaj hakkına ulaşmakta zorluk çekti.
 
Önergeler reddedildi
 
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve olmayan en az 709 kadın seks işçiliğine zorlandı, en az bin 75 kadın ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz bırakıldı, taciz ve tehdit edildi, kaçırıldı, en az 41 kadın intihara sürüklendi, en az 178 kadın şüpheli şekillerde ölü bulundu ve en az 316 kadın öldürüldü. Başta belirttiğimiz gibi ne yazık ki bu sayıların çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Buna karşılık; 6284 Sayılı Kanun çoğu zaman uygulanmadı, İstanbul Sözleşmesi iptal edilmeye çalışıldı, Meclis’e verilen soru önergeleri hükümet tarafından reddedildi.”
 
Nuray, son olarak talepleri şöyle sıraladı:
 
 “ *Toplumsal cinsiyet eşitliği her alanda derhal sağlanmalı.
 
*6284 Sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulanmalı.
 
*Pandemi döneminde kadınlar ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirilmeli, herhangi bir geliri olmayan kadınlara maddi destek sağlanmalı.
 
*Kadına yönelik şiddet konusunda 7 ile 24 kadınlar tarafından ulaşılabilecek profesyonel kişiler ve kurumlar oluşturulmalı, telefona ulaşamayan kadınlar için alternatif yollar kurulmalı ve bunlar Türkçe, Kürtçe, Arapça, İngilizce gibi pek çok dili barındırmalı, işaret dili bilen personel bulunmalı.
 
*Mülteci ve sığınmacı kadınların güvenliği sağlanmalı ve sığınmacı ile mülteci kadınlara yönelik güçlendirici çalışmalar yapılmalı.
 
*Sığınaklar erişilebilir ve uluslararası standartlara uygun olmalı. 60 yaş üzerindeki kadınlar da sığınaklara kabul edilmeli.
 
*Sığınaklardan çıkan kadınlar için ekonomik ve sosyal yardımlar işlevsel olmalı.
 
*Kolluk kuvvetlerinin keyfi bir şekilde caydırıcı ve yanlış bilgi vermesine yaptırım uygulanmalı.”