Açığa alınan sağlık emekçileri: Geri döneceğiz

  • 16:30 10 Mart 2021
  • Güncel
 
İZMİR - Hayatını kaybeden 385 sağlık emekçisini andıkları için 8 Mart sabahı açığa alınan SES üyesi Günseli Uğur ve Arzu Sert ,Dokuz Eylül Üniversitesi yönetimi ve rektörlüğüne karşı mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
 
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi şube binasında yapılan basın açıklaması ile Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü tarafından açığa alınan sendikalı Günseli Uğur ve Arzu Sert’e ilişkin basın toplantısı düzenledi. “Baskılar, sürgünler soruşturmalar bizi yıldıramaz, yaşasın örgütlü mücadelemiz” yazılı pankartın açıldığı toplantıda basın metnini SES İzmir Şube Eşbaşkanı Erkan Batmaz okudu. Açıklamada açığa alınan Arzu Sert, Günseli Uğur ve İzmir Tabip Odası başkanı Lütfi Çamlı da söz aldı.
 
‘Günseli ve Arzu hukuksuzca açığa alındı’
 
Günseli ve Arzu’nun hukuksuz şekilde açığa alındığı ifade edilen açıklamada Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü’nün daha önce de baskı ve sürgünler ile sendikal faaliyeti durdurmaya yönelik yaptırımlar uyguladığı ifade edildi. Diğer sendika, dernek ve sağlık meslek odalarının da ortak katılımı ile etkinliklerin hastane yönetimi tarafından pandemi koşulları gerekçesiyle eylemlerin Hıfzısıhha kurumu aracılığıyla engellendiği belirtilen açıklamada, “Ağustos ayında işyeri sendika temsilcimiz olmasına rağmen Günseli hemşire hastanenin dışında, Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı bir ASM'de (Aile Sağlığı Merkezi) görevlendirme adı altında sürgün edildi. Pandeminin en yoğun dönemlerinde hastanelerde bu kadar eksik sağlık emekçisi varken bu sürgünün, tamamen keyfi bir şekilde karar verildiğini dile getirmiştik. Nitekim görevlendirilmenin iptaline ilişkin açtığımız dava da: mahkeme tarafından, 4688 sayılı kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanununun 18. maddenin ikinci fıkrasına dayanarak “kamu işvereni, sendika işyeri temsilcisi, sendika il ve ilçe temsilcisi ile sendika şube yöneticilerinin iş yerinin sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremez” hükmü ile hukuka uyarlılık olmadığı ifade edilerek, sürgünün iptaline karar verilmiş, 6 ay sonra keyfi uygulamaya son verilmiştir” sözleri yer aldı.
 
‘8 Mart tarihinin seçilmesi manidar’
 
Açığa alınmaların 8 Mart tarihinde denk getirilmesinin tesadüfü olmadığı belirtilen açıklamada, “Açığa alınma kararının çok hızlı bir şekilde 8 Mart pazartesi günü üyelerimize tebliğ edildi. Tarih ise çok manidardır. 8 Mart tüm dünyada kadınların mücadele günü kabul edilen bir günde, iki kadın sağlık emekçisi sendikal faaliyetlerinden dolayı cezalandırmak isteniyor olması durumu daha iyi gözler önüne seriyor. Açığa alınma gerekçesi olarak üyelerimiz hakkında başlatılan soruşturmanın selameti açısından denmekte, fakat haklarında açılmış veya üyelerimize sözlü veya yazılı tebliğ edilmiş herhangi bir soruşturma bulunmamakla birlikte, sonradan açılacak bir soruşturmanın tedbiri olarak hangi neden ile arkadaşlarımız açığa alındığı henüz beyan edilmemektedir. Bu karar hem hukuk nezdinde hem de sendikal mücadelemiz açısından yok hükmündedir” denildi.
 
Sendikalı çalışanlara karşı ayrımcı yaklaşım hukuki değil
 
İktidar desteği ile KESK üye sendikalarına yönelik yıpratma, sürgün ve baskı oluşturulmaya çalışıldığı ifade edilen açıklamada, “4688 sayılı Kanunu’nun 18. Maddesi gereği Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tâbi tutulamaz ve görevlerine son verilemez. Kamu işvereni kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayırım yapamaz. Bir süredir Boğaziçi’nde kayyum Rektör Melih Buldu ile yaratılmak istenen korku iklimi, İzmir’de 9 Eylül Rektörü Nükhet Hotar ile yaratılmak isteniyor. Tam bir partili rektör gibi davranarak üniversitelerimiz, bilim merkezlerimiz böyle aklı dışı kararlar ile yönetilemez” şeklinde belirtildi.
 
Açıklamada son olarak açığa alınanlar işlerine geri dönene kadar mücadelenin süreceği belirtildi.
 
‘Haklarımızı geri alacağız’
 
Açıklamada söz alan Günseli amacın hak arama talebinde bulunan sağlık emekçilerinin mücadelesini sindirmeyi hedeflediğini söyleyerek, ağustos ayın içinde işyerine geri döndüğünde yürütmeyi durdurma kararı alınmasına rağmen kendisine bir tebliğ yapılmadığını dile getirdi. İşe başladığında hastane içinde yerinin değiştirildiğini söyleyen Günseli, “Sendikal etkinlikten dolayı işten atıldım. Biz saygı duruşunu saat 12.15 gibi yaptık. Uzaklaştırma kararını bize 5 Mart akşamı tebliğ etmek istediler.  Saat 17.20 gibi bak hekimlikten arandım. Arkadaşım da aranmış. Evrakımın olduğunu gelip almam gerektiği söylendi. Ben de mesai bitimi nedeniyle alamayacağımı söyledim. Pazartesi sabahı hastane otomasyon sistemine girmem engellenmiş. Bu sürgün de hukuki değildir işlerimize geri döneceğiz, verilmeyen maaşlarımızı alacağız” diye konuştu.
 
 ‘Amaç mücadelenin önünü kesmek’
 
Bütün bunların amacının Günseli ve Arzu değil birlikte yürütülen mücadelenin önünü kesmek olduğunun altını çizen Günseli, “Sadece SES işyeri örgütleri olarak değil diğer örgütler dernekler ve sendikalarla tabip odalarıyla beraber yürütülen bir hak arama mücadelesiydi. Görüyoruz ki en ufak bir kıpırtıya bile tahammülümüz yok mesajı veriyorlar ki 385 değerli sağlık emekçisi hayatını kaybetti. Bunun nedeni çok açıktır. Hukuk alanında olduğu gibi alanlarda da mücadelemiz sürecek. Sağlık emekçileri pandemi döneminde cephanesi savaşa sürülmüş şekilde tükenmiş durumdadır. Bir an önce gerekli önlemler alınmalıdır” diye belirtti.
 
‘Sağlık emekçilerini koruyan yasalar çıkarılmadı’
 
Yeni atanan bir sağlık emekçisi olduğunu belirten Arzu ise, yitirilen sağlık emekçileri için bir dakikalık saygı duruşuna dahi tahammül edemeyenler tarafından uzaklaştırıldıklarını söyledi. Arzu, “Pandemi sürecinden itibaren sağlık emekçilerine 24 saatlik insan dışı nöbetlere maruz bırakıldık. Sadece şiddet görmemek için kapılar ardına sığınan emekçileri de biliyoruz ama bunlara dair bir yasa getirilmediğini koruyucu önleyici yasalar getirilmediğini da biliyoruz. Pencerelerden alkışlarla çağrı yapanlar kaybettiğimiz sağlık emekçileri için saygı duruşuna tahammül edemeyenler aynı kişilerdir. Pandemi ile mücadelede en ön saflarda mücadele eden sağlık emekçileri olarak mücadelemizin arkasındayız” şeklinde konuştu.
 
Son olarak söz alan Lütfi Çamlı ise İzmir Tabip Odası olarak açığa alınan sağlık emekçilerinin yanında olduklarını söyledi.