
Tüm dünyada kadınlar 113 yıldır hakları için sokakta
- 09:03 8 Mart 2021
- Güncel
Dilan Babat
HABER MERKEZİ - Kadınlar bu yılda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne büyük bir isyanla, coşku ve mücadele ile girmeye hazırlanıyor. Her geçen gün ivme kazanan kadın mücadelesine karşı “erkek iktidarlar” ne yaparlarsa yapsınlar kadınlar, Sudan’dan, ABD’ye, Hindistan, Rojava’ya ve Şili’denTürkiye’ye kadar kadın mücadelesini yükseltmeye devam ediyor.
“Erkekler öldürdüğünde yaşamı korumak için savaşmak biz kadınlara düşer” diyordu Clara Zetkin… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk tohumu böylece bütün dünyaya serpilmeye başlandı. 1908 yılında New York’ta 15 bin kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesi ile başlayan eylemleri yıllarca kutlanacak bir mücadele gününü de beraberinde getirdi. 1857 New York’unda, tekstil sektöründeki bir grup kadın işçinin düşük ücretlere ve çalışma koşullarının düzeltilmesine yönelik protesto gösterilerinde bulunduğu ve fabrika yangınında 129 kadın işçinin yaşamını yitirmesi büyük bir öfkeyi ve uzun yıllar sürecek bir kadın koşusunu da beraberinde getirdi.
Bir yıl sonra Amerika Sosyalist Partisi 8 Mart’ı Ulusal Kadınlar Günü ilan etmişti. Bu özel günü uluslararası hale getirme fikrini ise ortaya atan ilk kişi Clara Zetkin’di. 1910 yılında Kopenhag’da toplanan uluslararası Ekmekçi Kadınlar Konferansı’nda Dünya Kadınlar Günü fikrini öneren Clara, 17 ülkeden konferansa katılan 100 kadın, Clara’nın fikrini oy birliği ile kabul etti.
Clara’nın yaydığı tohumlar yeşermeye başladı
Clara’nın tüm dünyaya saldığı 8 Mart’ın kökleri halen sesini duyurmaya devam ederken, kadınlar her 8 Mart’ta bedenlerine yönelik saldırıları ve cinsiyet eşitsizliklerini dile getiriyor. Türkiye’de ilk 8 Mart günü ilk kez 1921 yılında, iki komünist kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimi ile gerçekleşti. Bu tarihlerden sonra Türkiye’de de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanmasına izin verilmezken, 1975 yılında Birleşmiş Milletler bu yılı “Kadın On Yılı” ilan etti. Türkiye’de BM’de yer aldığından kaynaklı, 1975 yılında “Kadın Yılı Kongresi” gerçekleştirdi.
2003 yılında feminist gece yürüyüşü gerçekleştirildi
Türkiye’de 12 Eylül Darbesi’nden sonra dört yıl boyunca hiçbir kutlamaya izin verilmedi. 1975 yılına kadar kitlesiz bir şekilde gerçekleştirilen kutlamalar, her geçen yıllara göre kapalı alanlardan çıkılarak sokaklara taştı. 3 Haziran 1975 tarihinde kurulan İleri Kadınlar Derneği (İKD) girişimiyle 8 Mart 1975 yılında ilk kez kamuya açık kutlandı. 2003 yılına doğru giderken kadınlar bu defa İstanbul’da Taksim’de “Feminist Gece Yürüyüşü” gerçekleştirdi. Kadınların bu yürüyüşü sadece İstanbul’la sınırlı kalmadı başka şehirlere de taştı.
Türkiye’de Las Tesis eylemine veto…
Her yerde direnişe geçen kadınlar bu sefer de 15 Aralık 2019 yılında tacize, tecavüze karşı “Las Tesis” eylemi başlattı. Bütün dünyaya yayılan eylemde kadınlar, hükümetlere karşı büyük bir direnişle mesaj verdi. “Suç bende değil her neredeysem, suç bende değil ne giydiysem suç bende değil; Tecavüzcü sensin” sözlerinin yer aldığı Las Tesis eyleminde kadınlar, hükümetin politikalarını bir kez daha farklı bir yöntemle teşhir etti. Şili’de başlayan Las Tesis eylemi bütün dünyaya yayılırken, Türkiye’nin hemen her bölgesinde yapılmak istenilen eylemlere yönelik polis saldırısı gerçekleştirildi, kadınlar soruşturmalara maruz kaldı. Dünyanın genelinde yayılan Las Tesis eyleminde hiçbir yerde müdahale olmazken, Türkiye’de müdahale edilmesi ise tepkilere neden oldu. Türkiye’de yapılan eylemin polis müdahalesine karşı Meclis’te CHP’li Milletvekilleri İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun katıldığı bütçe görüşmelerinde kürsüde, “Las Tesis” sözlerini söyleyerek ve katledilen kadınların fotoğrafları taşınarak, eyleme yapılan müdahaleye tepki gösterdi.
Kadınlar: Kadınız buradayız demekten geri adım atmadı
Dünyanın hemen hemen her yerinde kadın mücadelesi ön plana çıkarken, Türkiye’deki kadın mücadelesi de büyük bir ivme kazandı. Kadınlar her dönem olduğu gibi bu yılda sokakları terk etmedi. Öyle ki, iktidar her durumda kadın mücadelesini hedef alacak birçok açıklamada bulundu. Kadınlar iktidarın yaptıkları açıklamalara rağmen, alanda mücadeleden geri adım atmazken, en son İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Kürt özgürlük mücadelesinde bulunan kadınları hedef aldı. Geçtiğimiz aylarda tutuklanan Ayşe Gökkan’ın dediği gibi kadınlar her süreçte, “Kadınız buradayız” demekten vazgeçmiyor.
İran’lı kadınlar: Benim saklı özgürlüğüm dedi
İran’da 1979 tarihlerinde yaşanılan İslam Devrimi’nden bu yana kadınların örtünmesi en büyük tartışma konularından biri. Kadınların kamusal alanda zorunlu başörtüsü dayatan İran devleti bir çok kadına bu yolla cezalandırıp, işkenceye maruz bırakıyor. İran’da kadınlar kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olmak için birçok eylemde ön sıralarda seslerini yükseltiler. Bu eylemlerden biri de “Beyaz Çarşamba” eylemi idi. Kadınlar başörtüsünü ve kıyafet yasaklarını protesto etmek için çeşitli eylemler düzenlendi. 29 Ocak 2018 tarihinde Tahran’ın en işlek caddesinde, ismi bilinmeyen bir kadın platformun üzerine çıkarak, başörtüsünü bir sopanın ucuna asarak, saçları açık bir biçimde protesto gösterisi yaptı. İsmi öğrenilmeyen kadının alınırken tüm dünyadan kadınlar, sosyal medyada “o nerede” etiketiyle eylemin simgelerinden olan kadının akıbetini sormaya başladı.
Kadınların protestoları, İran Meclisi’nde hem destek alırken, hem de tepkiye neden oldu. Tepkilere rağmen kadınlar yine sosyal medya hesaplarında “Benim Saklı Özgürlüğüm” etiketi ile dayatılan başörtüsüne tepki gösterdi. Binlerce kadın sosyal medya hesaplarında saçları açık fotoğraflarını paylaşmaya ve başörtüsünü ne zaman taktıkları gibi maruz kaldıkları dayatmaları paylaştı.
ABD’li kadınlardan: MeToo eylemi
ABD’de kadınlar kendilerine yönelik taciz, tecavüz olaylarına karşı büyük bir eylem başlattı. Nisan 2017 yılında ortaya çıkan “MeToo” hareketi bütün dünyaya hızla yayıldı. 2006 tarihinden bu yana cinsel tacize maruz kalan Afrikalı ve Amerikalı kadınların feminist dayanışması anlamına gelen bu eylem ateşi İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Sibirya’ya da karşılık buldu. Beklenildiğinden fazla destek görülen bu eylemde binlerce yabancı aktris kadınlar, sosyal medya hesaplarından uğradıkları cinsel tacizi, “MeToo” etiketiyle paylaştı. Bu eylem aslında binlerce kadının kendini ifade etme ve yaşadıkları tacizi teşhir etme aracı haline geldi.
Geleceğimizi karartamazsın diyen kadınlar kazandı
Amerika’da 20 Ocak 2016 yılında başkanlığa seçilen Donald Trump’un cinsiyetçi söylemleri ise kadınların öfkesine neden oldu. Donald Trump’un “Cinsel organlarından tutacaksın”, “Kadın istemezse bile izinsiz öpebilirsin” sözlerinin ardından kadınlar, “Geleceğimizi çalamasın” diyerek eylemlerini büyüttü. Bu eylemler sonucu Donald Trump’a geri adım attırarak özür diledi. Donald Trump bu sözleriyle de yeterli kalmayıp başka bir kadına cinsiyetçi söylemlerde bulunması ise isyan ateşini bir kez daha yükselti. Kadınların ABD’de kazanımlarından biri olan “kürtaj” meselesi yeniden gündeme oturan konulardan biri olurken, kadınların eylemleri sonucu kürtaj konusu kapatıldı.
Irkçılığa karşı her kesimden kadın alanlarda…
ABD’de kendini gösteren eylemlerden biri de 13 Mart 2020 tarihinde 26 yaşındaki acil tıp teknisyeni olan siyahi Amerikalı Breonna Taylor’un polisin evine yaptığı baskında odasında katledilmesi ile gerçekleşti. Bu olay sonrası Amerikalı kadınlar sokağa döküldü. Breonna’nın katledilmesi tüm ülkede had safhaya çıkan ırkçılık ve polis şiddeti protestolarını beraberinde getirdi. Yüzlerce kadın Kentucky eyaletinde polis karakolunun önünde yağmurun altında en az altı saat eylem gerçekleştirdi.
Sudan’da 'kadının yeri devrimdir' mesajı
Kadınların hayatlarına yönelik baskılar bir yere dursun, her alanda olduğu gibi ekonomik alanda da kadınlar ilk işten çıkarılan kişiler haline gelmeye devam ediyor. Öyle ki kadınlara buna bir “dur” demek için Sudan’da direnişin en ön cephesinde yer aldı. Her şeye rağmen “Kadın yeri evidir” söylemine karşı “Kadının yeri devrimdir” sözü tarihin en ön yerinde almaya devam ediyor… Sudan eylemlerinde bir aracın üzerinde “Thowra” (Devrim) sloganıyla eylemcileri coşturan 22 yaşındaki Alaa Salah, aslında tamda bize devrimin güzelliğini gösterdi. Beyaz elbiseleri içerisinde direniş şarkılarını söyleyen Alaa, Sudan’ın Nübye bölgesinde yaklaşık 4 bin yıl önce hüküm sürmüş antik hanedanlığının savaşçı kraliçeleri için kullanılan “Kandakaya” benzetildi.
Arjantin’de kadın mücadelesi kazandı: Kürtaj yasalaştı
“Benim bedenim, benim kararım” diyen kadınlar bu sefer ise Arjantin’de kürtajın yasalaşması için sokakları direniş mevzileri haline getirdi. Kürtaj yasa dışı kabul edilirken, cinsel saldırı veya sağlık hakkına rağmen kürtaj yaptırmanın cezası hapis olabiliyor. Nüfusun çoğunluğu Katolik kilisesine ait olmasına rağmen kadınların örgütlü mücadelesi ise kürtajın yasalaşmasını beraberinde getirdi. 13 Haziran günü parlamentoya sunulan yasa kabul edilmezken, kadınların ısrarlı direnişi hükümete geri adım attırdı. 30 Aralık 2020 yılında kadınların mücadelesi sonucu alt meclis tarafından geçirilen kürtaj yasası senatodan geçilerek yasalaştı. Kadınların büyük bir mücadele sonucu kazandığı yasa Senato’da 12 saatten uzun bir süre yapılan oturumda kabul edildi. Mücadele sonucu kazanılan kürtajın yasalaşmasına karşı kadınlar, yasak olan binlerce ülkenin de bu kararı verilme gerektiğine dikkati çekti.
Tunus’lu kadınların zaferi
Tunus’lu kadınların ev içerisinde gördüğü şiddet ve tecavüz olayı aile içerisinde kalması zorunluğu binlerce kadını yaşamdan koparmaya neden olmuştu. Kadınlar artık yaşadıkları şiddete karşı örgütlenerek büyük bir eylemi gerçekleştirdi. Günler boyunca süren eylemlerden sonra Tunus parlamentosunda “kadına şiddeti cezai yaptırım” bağlayan yasa kadınların zaferi sonucu parlamentodan geçti. Tunus’ta evlilik içi tecavüz “özel mesele” olmaktan çıkmaya başladı. Tunuslu kadınların bu zaferi sadece bir kereye mahsus kalmazken, ülkede başlayan ekonomik krizden kaynaklı kadınlar yine ön saflarda krize karşı mücadele etmeye devam etti.
Özsavunma meşru diyen kadınlardan: Gulabi hareketi
“Biz bilindik anlamda çete değiliz, adalet çetesiyiz” diyor Gulabi Çetesi (Pembe Çete)…2006 yılında Kuzey Hindistan’daki Banda bölgesinde Sampat Pal Devi tarafından kurulan kadın hareketi sadece Hindistan’da değil bütün dünyada ilk çıkışı ile birlikte büyük bir yankı uyandırdı. İlk olarak, aile içi şiddet ile mücadele için ortaya çıktı. Çeteyi kuran Sampat Pal Devi, 12 yaşında evlendirilerek, çocuk yaşta şiddete maruz kaldı. Evlendiği erkeğin şiddetine dayanamayan Sampat, evlendiği erkeğe karşı beş kadınla özsavunmasını kullandı. Sampat’ın özsavunmasının yayılmasının ardından şiddet gören binlerce kadın Sampat’a başvurdu. Aslında kadınlara güç olan özsavunmanın ardında 2006 yılında “kız kardeşlik” hukuku olarak görülmeye başlandı. Sampat’ın başlattığı özsavunma hareketi Hindistan’da yayılmaya başlandı. Böylelikle Sempat’ın başlattığı bu devrim 400 binin üzerinde kadının üye olması ile birlikte kadın hareketine dönüştü.
Rojava Devrimi her 8 Mart’ta selamlandı
15 Mart 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşında Kuzey Suriye halkları, DAİŞ karanlığı ve Esad rejimine karşı 19 Temmuz 2012’de kendi kaderini tayin edeceği üçüncü bir yolun temellerini attı. Bunun öncülüğünü de kadınlar yaptı.2013 yılında kurulan kadın savunma birlikleri ile birlikte Rojava’ya kadınların elleriyle özgürlüğüne kavuştu. 2014 yılında demokratik özerkliğin ilan etmesiyle birlikte kadınlar bu devrimi bütün kadınlara atfetti. Rojava’da başlayan devrim bütün dünyayı etkisi altına alırken, Kürt özgürlük mücadelesinde bulunan kadınlar ise dünyada örnek oldu. Kadınların gerçekleştirdikleri devrim bütün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde selamlanırken, devrimi yaratan kadınların verdiği mücadeleyi selamlamak adına ilk eylem ise Nusaybin’de başlatıldı.
Kadın mücadelesi çoğalarak devam ediyor
Ülkeler ve diller farklı olsa da, kadınların talepleri aynı. Hükümetlerin kadın mücadelesine yönelik cinsiyetçi söylemleri, saldırıları ve baskıları artsa da devrim mücadelesi Clara’lardan, Sakineler’den, Seve ve Pakize’lerden alan kadınlar mücadeleyi ve direnişi her alanda büyütmeye devam ediyor. Bugün Rojava’da başlayan özgürlük mücadelesi bütün dünyaya yayılmaya başlarken, ‘erk’ hükümetlerin unuttuğu bir şey var. Kadınlar tarihten bu yana büyük bir direnişle alanları sokakları terk etmedi etmeyecek…