
Kadın Gazeteciler: Her koşulda alanlarda olacağız
- 09:02 6 Mart 2021
- Güncel
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Her koşulda sahada olan ve kadınların mücadelesine objektiflerinden tanık olan gazeteci kadınlar, “Aslında bizler de mücadelenin bir parçasıyız. Çünkü medyanın eril diline karşı kadın dilinin mücadelesini veriyoruz. 8 Mart’ta kadınlarla bir araya geldiğimizde, bu bizde büyük bir heyecan uyandırıyor” dedi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm dünyada günler öncesinden kutlanmaya başlandı. Etkinlikler, ülkeden ülkeye değişirken, Türkiye’nin değişmeyen “manzarası” kadınlara dönük saldırı ve saldırılar karşısında direniş oluyor. Sadece eylemci kadınlar değil, eylemi takip eden gazeteci kadınlar da bu polis saldırısının hedefi oluyor. Ancak gazeteciler, kadınlarla bir arada olmanın kendileri açısından büyük bir gurur olduğunu söylüyor.
‘8 Mart tüm kadınlar için mücadele günü’
8 Mart’ın sadece kendisi için değil tüm dünya kadınları için bir mücadele günü olduğunu söyleyen gazeteci Hatice Kamer, bugünün kadınların emeği ile kazanılmış bir gün olduğunu belirtti. Hatice, bir yılda sadece bir günün kadınlara ithaf edilmesinin de ironi olduğunu fakat kadın mücadelesi ile özdeşleştiği için değerli olduğunu dile getirdi. Özellikle darbe girişiminin ardından kadın gazetecilere karşı şiddet ve baskının arttığını kaydeden Hatice, şiddetin hiçbir dönem bu kadar aleni, görünür ve olağan olmadığını ekledi.
‘Kadınlar için zorluk iki kat arttı’
Şiddetin hem siyasetin diliyle, hem mevcut sistem ve mekanizmanın diliyle sürekli üretilerek gündelik hayata sirayet ettiğini ifade eden Hatice, “Şu aşamada sadece kadın gazetecilerin şiddet ve baskıya maruz kaldığını söyleyemeyiz, erkek gazeteciler de aynı sorunla karşı karşıyadır. Ayrıca 6 yıla yakındır yaptığımız haber birilerini rahatsız ediyorsa ve orada olmanız istenmiyorsa şiddetin merkezi haline getirilebiliyorsunuz. Mesela yıllar önce Midyat’ta emniyet müdürlüğüne yapılan bombalı saldırıda orada bulunduğumuz için linçe maruz kaldık. Sahada çalışırken haberinizin engellenmesi, gittiğiniz alana girmenize izin verilmemesi de şiddet arasında yerini alıyor. Yaptığımız işin ruhunda var, engellenmelere rağmen doğru ve gerçek olana ulaşıp onu görünür kılıp toplumu gelişmelere ilişkin haberdar etmek. Diyebiliriz ki son yıllarda gazetecilik zorlaştı. Bu zorluk kadınlar için de iki kat oldu. Bizler de artan baskılara karşı gardımızı alıp yolumuza devam edeceğiz” dedi.
‘Kadın mücadelesiyle bu zorluklara karşı mücadele edeceğiz’
Son günlerde gündemde olan siyasetçilerin eril ifadelerine değinen Hatice, “Nereden nereye geldik diyoruz. Kadına yönelik politikalar değiştirilmeden, üzerine bir de pandeminin gelmesiyle şiddet oranı daha çok arttı. Kadınların psikolojisinin bozulmasına neden oldu. Bütün bu sancılı ve sıkıntılı süreçler kadınlar için bir şekilde toplumun kimyasını bozan şeyler oluyor. Şiddet artık yaşam dili olmaya başladı. Online birliktelikler, toplantılar nereye kadar gider bilmiyoruz. Dışarıda hayat akışına devam ediyor ve bizi çok daha zor günler bekliyor. Evet, belki karamsar şeyler söyledim ama günümüzde nasıl bir tehlike ile karşı karşıya bırakılmak istediğimizi gözler önüne sermek istedim. Kadın, mücadelesiyle bu zorluklara karşı yılmadan devam etmek zorundadır” şeklinde konuştu.
Hatice son olarak 8 Mart’ın, kadınlar tarafından daha özgürce kutlanabildiği günler diledi.
‘Eril dile kadar kadın dilinin mücadelesini veriyoruz’
Jin News muhabiri Dilan Babat, gazeteciler olarak şiddetin yanı sıra kadınların mücadelesine de tanıklık ettiklerini belirterek, devletin, polisin tüm saldırılarına karşı kadınların kendi hakları için sokakta olmasına makine ve kameralarıyla tanıklık etmenin heyecan verici bir durum olduğunu söyledi. Dilan, “Aslında bizler de mücadelenin bir parçasıyız. Çünkü medyanın eril diline karşı kadın dilinin mücadelesini veriyoruz. Ayrıca 8 Mart’ta kadınlarla alanlarda bir araya geldiğimizde, yaptıkları eylemleri takip ettiğimizde büyük bir heyecan uyandırıyor. Orada kadınların kararlı ve dik duruşunu açık bir şekilde görebiliyoruz. Bu da kadın gazetecilere ayrı bir güç veriyor” ifadelerini kullandı.
‘Faillerin cezasız kalması kadınları öfkelendiriyor’
Dilan, Türkiye’de yüzlerce kadın katliamının yaşandığını ve faillerinin ceza almadan arka kapıdan çıkarıldıklarını ve bunun kadınları öfkelendirdiğini vurguladı. Dilan bu yıl da kadınların, “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” diyerek alanlarda olacağının ve kadın gazeteciler olarak kadınların eylemlerini heyecanla takip edeceklerinin altını çizdi.
‘Kadın gazeteciler polislerin sert müdahalesine uğruyor’
Euro News muhabiri Büşra Taşkıran da sokakların kadınların gücünün simgesi olduğunu belirterek sahada olan ve polisle sürekli yüz yüze gelen kadın gazetecilerin daha “sert bir müdahale ile karşılaştığını” ekledi. Büşra, “Ayrıca hukukçu kimliğimle bu tür saldırılara kadınların maruz kaldığını görmek gerçekten çok üzücü bir durum. Yapılan uygulamaların hukuka aykırı olduğuna birebir şahit de oluyorum ve hiçbir şey yapamıyorum. Çantanız izin alınmadan aranabiliyor, kimliğiniz alınabiliyor ve makineniz kırılabiliyor. Ki bir polis memuru benim ayağımı kırmaya çalışmıştı. Bu da kişide travmatik bir durum oluşturuyor. Örneğin ben sahaya çıktığım zaman panikatak yaşıyorum. Maalesef ki kadınların yaşadıklarına ilişkin hukuki bir süreç yürütülmüyor. Takipsizlik ile sonuçlanıyor. Tabi bu süreçler aşılmayacak süreçler değil. Çünkü arkanızda çok fazla sayıda kadının olduğunu biliyorsunuz” diye belirtti.
‘Farklı kimliklere sahip olsak da aynı sinerji içindeyiz’
Büşra devamında şunları söyledi: “İlk olarak annemle 8 Mart’a katıldım ve annem dini bütün bir kadındır. 8 Mart kortejine baktığınızda farklı siyasi kimlikleri olan, farklı hayatlar yaşayan insanlardık ama aynı sinerjinin içindeydik. Aynı sloganları atıyorduk. Bu benim açımdan çok değerliydi. Ne olursa olsun kadınların hiçbir ayrım gözetmeksizin birleşebileceğini görmek kadınların birbirinin en büyük destekçisi olduğunun göstergesidir.”
‘Ses çıkaran kadınlar tutuklamayla karşı karşıya kaldı’
Emekçi kadınların birbiriyle dayanışması ve yan yana gelmesi açısından 8 Mart’ın oldukça önemli olduğuna vurgu yapan Artı TV muhabiri Bahar Kılıçgedik ise pandemi gerekçesiyle alınan tedbirlerin yanı sıra eylem etkinlik yasaklarının da kadınların yan yana gelmesini engelleyen önemli faktörlerden olduğunu belirtti. Bahar, “İktidarın politikalarına itiraz eden, ses çıkaran kadınlar gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldı. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele veren kadın kurumlarına baskınlar yapıldı. Erkek egemen sistemin hakim olduğu her alanda kendini var etmeye çalıştığı, kadına yönelik şiddetin, katliamların, arttığı bu dönemde kadınlar arasında dayanışma daha da bir önem kazanıyor. Kadınları bütün renkleri ile coşkusu ile alanlarda görmek de bu açıdan biz kadın gazeteciler açısından daha anlamlı olacak” ifadelerine yer verdi.
‘Koruma kararı işe yaramıyor’
Bahar son olarak, “Kaldırımda cansız bedeni, olay yeri inceleme ekipleri etrafında. Fail ya kardeş ya babası ya eşi ya erkek arkadaşı. Her an ölebileceği korkusu ile yaşama tutunmaya çalışan kadınlar ne yazık ki yaptıkları başvurulara rağmen ya korunamıyor ya da koruma kararları işe yaramıyor. Kapı kapı dolaşan kadınlar ilk olarak yaşadığı şiddeti mağduriyeti kanıtlamaya çalışıyor. Ölünce de suçlanan yine kadın oluyor. Kadın katliamlarına ‘dur’ diyenler de yargılanıyor. Bir kadın gazeteci olarak bunlara tanık olmak elbette can yakıyor” diyerek faillerin cezasızlıkla cesaretlendirildiğini söyledi.