
‘Mücadele gününü selamlıyoruz’
- 13:03 4 Mart 2021
- Güncel
ANKARA - 12 Eylül Askeri Darbesi'ne karşı direnen kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptıkları açıklamada, "Kadınların birlik dayanışma ve mücadele gününü selamlıyoruz" dedi.
Mamak Askeri Cezaevi’nde 12 Eylül 1980 Darbesi'ne karşı direnen kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir yazılı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, faşizmin zindanında dayanışmanın, birleşmenin kıymetini bilenler olarak, bugün de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü karşılarken, dayanışmaya ve birliğe en az kırk yıl öncesi kadar ihtiyaçları olduğunu vurgulayan kadınlar, geçtiğimiz günlerde çıplak arama işkencesine ilişkin konuşmasında kadınları hedef alan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e tepki gösterdi. Açıklamada, kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekildi.
‘Yolları Mamak'ta kesişmiş devrimci kadınlarız biz’
“Haklı, öfkeli, ezilmiş ama bir o kadar da birleşmiş örgütlü kadın gücünün fırtınası başka şeye benzemez” denilen açıklamada, kadınların tüm sorunlara karşı birleşerek örgütlü mücadeleye sarıldığı ifade edildi. Açıklamada, “Yaşasın kadınların birlikte mücadelesi” sözleriyle kadınların birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 8 Mart selamlanırken, “12 Eylül faşizminin zindanda birleştirdiği, her türden insanlık dışı baskı ve faşist dayatmayla suç işleyen cezaevi idaresi karşısında birbirlerine kol kanat germiş, yolları Mamak'ta kesişmiş ve ellerini bugüne dek de bırakmamış devrimci kadınlarız biz. Faşizmin zindanında dayanışmanın, birleşmenin kıymetini bilenler olarak, bugün de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü karşılarken, dayanışmaya ve birliğe en az kırk yıl öncesi kadar ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Bizden önce de var olan sorunların bizden sonra da yok olmadığını, tersine arttığını biliyoruz” denildi.
‘İktidar tecavüzü meşrulaştırıyor’
Ülkede artan kadın katliamları, taciz ve tecavüzlere dikkat çekilen açıklamada, “Bu ülkede, tarikat şeyhleri, mollalar, sözde profesör ve sözde öğretim üyeleri vasfındaki adamlar, kadın bedenini iştahla dillerine dolamayı ve biçimlendirmeyi, hiç bu kadar meşrulaştıramamışlardı. Toplu çocuk tecavüz vakaları ile ilgili, ne dünyada ne Türkiye'de hiç kimse hele de sorumlu bir kadın bakan ‘Bir defadan bir şey olmaz' gibi kan donduran sözleri söylememişti. Mucidi mevcut iktidar olmasa bile, insanlık suçu çıplak aramayı hiçbir politikacı, açıktan 'savunma', cezaevlerindeki kadınların çocuklarını bile, talimatla yapılmış diyerek 'karalama' cüretini gösterememişti! Hem de bir kadın politikacı” ifadeleri kullanıldı.
Açıklama şu sözlerle devam etti:
“Ya pandemi ya da sendikal örgütlenme çalışmasına katıldıkları için, 'işçilerin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı' gerekçesini içeren Kod-29 ile, kadın işçiler yaygın olarak işten atılmamıştı. Ege'den Karadeniz'e yağmalanan tarım toprakları tarım topraklarını zehirleyen maden ocakları Hes'ler için çocuklarının geleceği için yeni rantçılara, insanlık düşmanı şirketlere karşı, çevrelerini savunan köylü kadınlarının direniş sesleri bu kadar gür çıkmamıştı. Bu ülke haksız savaşlarla evinden yurdundan edilmiş insanlık dışı koşullarda yaşama tahammül etmeye zorlanan binlerce mülteci kadın ve çocuğu bir arada görmemişti. Şükür! İçinden geçtiğimiz bu günlerde yıllardır olduğu gibi 'kadının adı' katmerlenerek duyuldu.
Salgın, salgınla derinleşen krizin sonucu daha fazla yoksulluk, artan ev içi şiddet, evde kadının omuzuna daha fazla binen iş yükü. Tüm bunlar da dahil kadınların en büyük derdi yoksullaşma ve durdurulmayan erkek-devlet şiddeti ve kadına karşı işlenen suçların cezasız kalmasıdır.
Mücadele gününü selamlıyoruz
Yoksulluğun, ayrımcılığın, işsizliğin, erkek-devlet şiddetinin, tacizin, tecavüzün olmadığı bir yaşam, eşit ve özgür bir dünya hala düş değildir. Bu topraklarda yaşayan Türk, Kürt, Çingene, Ermeni, Rum, mülteci her ulus ve aidiyetten kadınların birlikte mücadelesi vazgeçilmez bir özlemdir. Uğruna ikirciksiz, kesintisiz, birleşik mücadele ile kazanılacak gerçekliğimizdir. Biz, kadın kıran bu sisteme ve söylemler ile, uygulamalarıyla rüzgar basan tüm gerici anlayış ve onların temsilcilerine hatırlatmak isteriz yine: Haklı, öfkeli, ezilmiş ama bir o kadar da birleşmiş örgütlü kadın gücünün fırtınası başka şeye benzemez. Dünyada ve Türkiye'de içeride, dışarıda okulda, köyde, fabrikada haklı istemleri için direnen kadınlar olarak mevcut haklarımızı koruyarak geliştireceğimizi biliyoruz. Bu bilinçle kadınların birlik dayanışma ve mücadele gününü selamlıyoruz.”