
Erkeklere mikrofon uzattık: Şiddetin temelinde iktidar ve yargı var
- 09:03 2 Mart 2021
- Güncel
Gülistan Azak
DİYARBAKIR - 8 Mart'a ilişkin mikrofon uzattığımız bazı erkekler şiddeti gerekçelendirmeye çalışırken, kimisi ise şiddete karşı olduğunu belirtti ve şiddetin artmasında iktidar ve yargıyı işaret etti.
Meşalesi 1857 yılında ABD’nin New York kentinde yakılan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, her yıl dünyanın dört bir yanında eylem ve etkinliklere sahne oluyor. İşçi emekçi kadınlar 200 yıla yakındır insanca çalışma ve yaşam koşullarını düşlerken, bu düşü gerçekleştirmek için de kendilerini çevreleyen savaşa ve sömürü çarkına karşı mücadeleyi yükseltiyor. Dünyanın dört bir yanında uygulanmaya çalışılan neoliberal politikalara karşı büyük bir direnci de ortaya koyan kadınlar tarih sahnesinde yine en önde yerini alıyor.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar ağır çalışma koşullarına, baskıya, mobbinge, işsizlikle tehdit edilmeye, tacize, şiddete maruz kalıyor, her geçen gün daha da yoksullaşıyor.İktidarların tercihini emekçiden yana değil de savaştan ve patrondan yana yaptığı bu düzen kadınlara yokluk, yoksulluk, eşitsizlik ve şiddet olarak dönüyor.
İşte tam da bu koşullarda 2021 8 Mart’ını karşılayan kadınlar, ortak bir söz kurmak üzere yan yana gelerek haykırdıkları isyanlarıyla erkekliğin nüksettiği tüm alanları yerinden sarsacak.
Kadınların mesajını ve mücadele vurgusuna yer verdiğimiz bu günlerde mikrofonumuzu bir de erkeklere uzattık. Peki kadına yönelik her türlü şiddetin başrolünde olan erkekler 8 Mart'a ilişkin ne söylüyor, nasıl değerlendiriyor?
Sorularımızı yönelttiğimiz bazı erkekler, şiddeti gerekçelendirmeye çalışırken, kimisi "şiddet yanlısı değilim ama..." diye başlayan cümlelerle aslında ama'dan sonra gelen her kelimeyle kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmasını gözler önüne seriyor. Görüntü ve isim vermek istemeyen birçok erkek de "Şiddeti savunmuyorum/ şiddetin desteklenmesine karşıyım/ iktidarın politikaları kadını yok sayıyor biz de bundan cesaret alıyoruz" gibi cevaplarla şiddete karşı olduğunu belirtti ve şiddetin artmasında iktidar/yargıyı işaret etti.
‘Patriyarkaya karşı zihniyet devrimi gerçekleşmeli’
Sorularımıza cevap veren erkeklerden Ali Çetin, patriyarkaya karşı zihniyet devriminin gerçekleşmesi gerektiğini belirterek, bunu sağlamanın yolunun ise ortak mücadeleden geçtiğini vurguladı. Ali, “Kadınlar erkekler tarafından yüzyıllardan bu yana sömürülmüştür. Tarihsel cinsiyet eşitsizliği günümüzde öylesine derin ve köklü bir sorun haline gelmiştir ki, kadınlar günümüz yasalarınca da görülmez bırakılıyorlar. Ancak kadınlar kendilerine dayatılan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı önemli görevlere gelip büyük başarılara imza atabiliyorlar. Örneğin siyasi görüşümden bağımsız olarak söyleyebilirim ki, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Pervin Buldan, Meral Danış Beştaş ve daha birçok kadın siyasetçi gerek duruşları, gerek söylemleri ile halk tarafından sahiplenilmiş, takdir edilmiştir. Yine pandemi sürecinde başarısıyla erkekleri gölgeleyen Angela Merkel de gurur duyulası bir isim olmuştur. Bu nedenle kadınların cesaretinin ve öz güveninin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önünde engel olamayacağı görülüyor. Evet cinsiyet eşitsizliği var ama bunun için kadınların özgürlüğe inancı yeter diye düşünüyorum” dedi.
‘Kadının önünde hiçbir iktidar durmadı, duramayacaktır’
Ali, 8 Mart’ın önemine ilişkin ise, "Bu gün kutlama değil, direniş günüdür. 8 Mart kadınların haklarını hatırlatma ve kendilerini toplumda var etme günüdür. Kadınların hedef alınarak polis şiddetine maruz bırakıldığını görüyoruz. Bu şiddet hali yapılmak istenenin aksine toplumda kadınların değerini arttırıyor. Çünkü kadınların hakları için alanlara çıkması toplumun geneli için gururla izlenen bir durum. Bunu bilsinler ki cesaretli olan bir kadının önünde hiçbir iktidar duramadı, duramayacaktır da” ifadelerini kullandı.
‘Hiçbir gücün özgürlüğünüzün önüne geçmesine izin vermeyin’
Baran Baran 8 Mart’ın kadınlar için hak arama ve mücadele günü olduğunu belirterek, etkinliklere katılmayı düşündüğünü ifade etti. Kadın emeğine dönük sömürünün pandemi sürecinde kendini çok daha net gösterdiğine dikkat çeken Baran, işten ilk çıkarılan ve yoksullaştırılanın kadınlar olduğunu kaydetti. Kadının emeğinin ölçülmez değerde olduğunu ancak buna karşın kırıma maruz bırakılan kadının tek kurtuluşunun mücadele olduğunu vurgulayan Baran, kadınlara, “Haklarınızı savunun. Hiçbir gücün özgürlüğünüzün önüne geçmesine izin vermeyin. Yanınızdayız" diye seslendi.
‘Kadınların gücü ve kararlılığı güven oluşturuyor’
Kadına yönelik şiddetin ekonomik kriz ve pandemiyle birlikte arttığına dikkat çeken Mazlum Aslan, hükümetin şiddeti önlemek yerine uygulamalarıyla daha da açık hale getirdiğini kaydetti. Kadınların 8 Mart gününde mücadele ve direniş etrafında buluşması gerektiğini vurgulayan Mazlum, “8 Mart kadınların erkek hegemonyasına karşı mücadele günü. Kadınların o gün ortaya koydukları güç ve kararlılık bizlerde güven oluşturuyor. Kadın haklarına saygı duyuyor ve verilen mücadelenin yanında olduğumu belirtmek isterim. Jin, jiyan, azadi” ifadelerini kullandı.