
AKP iktidarına, kadınların 19 yıldır alanlardan verdiği cevap direniş oldu
- 09:02 2 Mart 2021
- Güncel
Habibe Eren
ANKARA - AKP’nin iktidarda olduğu 2002 yılından bu yana, kadına yönelik yürüttüğü politikalara karşı kadınlar mücadele alanlarını büyüttü. Kadınlar; savaşa, kadın kırımına varan katliamlara, şiddete, emek sömürüsüne, tecavüze ve iradelerine, yaşamlarına karşı her türlü saldırıya direnişle yanıt vererek kazanımlarına sahip çıktı.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından buyana kadınlar, iktidarın gerici, kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele ediyor. Neo-liberal politikalarla birlikte kadın emeğini sömüren, değersizleştiren, kadını ‘aile’ içinde tasvir eden ve ‘makbul’ sınırlar koyan iktidara karşı kadın mücadelesi ciddi bir ivme kazandı. 2008 yılında ‘En az üç çocuk’ diye başlayan süreç, 2012’de ‘Her kürtaj bir Uludere’dir’ söylemiyle taçlandırıldı. Bu söylemler 2014 yılında, kadın ‘erkek- eşitliği fıtrata aykırı’ demeye kadar vardı. Gezi Direnişinden, Karadeniz’deki ekoloji mücadelesine ve barış mücadelesine kadar kadınlar tüm bu saldırılar karşısında en önde yer aldı.
19 yıl boyunca kadınlar için en önemli mücadele alanlarından biri de kuşkusuz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü oldu. AKP iktidarı boyunca kadınlar, engellenmeye ve saldırılara rağmen taleplerini miting alanlarından, mahallerinden sokaklarından dile getirdi. AKP iktidarında kadına yönelik şiddet artarken en az 7 bin 600 kadın katledildi, şüpheli kadın ölümlerinde ise ciddi bir artış yaşandı. Kadınları korumayan devlet, erkekleri cesaretlendirdi ve yargı kararları ile birlikte cezasızlık olağanlaştı. Bu süreçte kadın kazanımları da hedef haline getirildi. Özellikle son süreçte İstanbul Sözleşmesi ve nafaka hakkının gaspı gündeme geldi. 19 yıl boyunca kadınlar derinleşen bu sorunlara karşı bir arada taleplerini haykırdı. 19 yıl boyunca 8 Mart miting alanları birçok direnişe, saldırıya, engellemeye ve kadınların renkliliğine tanıklık etti.
Jinnews olarak bu kapsamda 2002’den bu yana kadınların 8 Mart eylemlerini ve eylemlerde hangi talepleri dile getirdiğini derledik.
2002 8 Mart’ında erkekler alana giremedi
2002 yılı 8 Mart Mitingi, erkeklerin alana belki de en az girebildiği mitingdi. Bu karar, 8 Mart kadın mitinglerinde daha sonraki yıllarda yaşanacak özgünlüğün de temelini oluşturdu. Dünya Kadınlar Günü Mitingi'nin örgütlenmesinde yer alan gruplar erkeklerin alana girmemesi kararı aldı. 2002 yılında mitingin en kalabalık bileşenlerinden biri Kürt kadınları oldu. Kürt kadınları daha önce ulusal sorunları dillendirdikleri 8 Martlara göre 2002 yılında kadın olmaktan kaynaklı yaşadıklarını, devlet ve erkek şiddetini de daha görünür olması açısından ön plana çıkardı.
Irak’taki savaşa karşı, barışa ses verdi
2003 yılına gelindiğinde ise kadınlar, Irak'a saldırıya hazırlanan ittifaka karşı, barışa ses verdi. Ataerkil düzenin en somut göstergelerinden biri olan savaşların yine en çok kadınları vurduğu, kadınların tecavüze uğradığı, evlerinden, işlerinden oldukları, yoksulluğa ve sefalete mahkum edildikleri, sevdiklerini, canlarını kaybettikleri bir kez daha Irak'taki savaşı önlemek umuduyla anlatıldı.
2003’den sonra gece yürüyüşleri geleneksel hale geldi
2003’teki 8 Mart Kadınlar Günü, 1 Mart tezkeresinin reddinin hemen sonrasına denk düştü. İstanbul'da 8 Mart Kadın Platformu'nun düzenlediği "Savaşa, Kadın Katliamına ve Yoksulluğa Karşı" ana başlıklı mitingde kadınlar, şarkıların, türkülerin, halayların, renklerin, seslerin, alkışların, zılgıtların yanı sıra sloganlarla mücadele taleplerini dile getirdi: "Kadınlar savaş istemiyor", "Çıkarsa tezkere, Meclis gitsin askere", "Biz anayız barıştan yanayız"...
2003 yılı 8 Mart'ında tek tek bağımsız feministlerin çağrısıyla İstiklal Caddesi'nde akşam saatlerinde düdüklerle, zılgıtlarla savaşı protesto eden "mor" bir yürüyüş düzenlendi. O seneden sonra gece yürüyüşleri geleneksel hale geldi.
Katledilen Güldünya için büyük bir öfke
2004, 8 Mart'ına gelindiğinde Güldünya'nın katledilmesi kadınlarda büyük bir öfke yarattı. Kadınlar "Güldünyalar artık ölmesin" diye haykırdı. 2003 yılında 40 kadın ‘namus cinayeti’ nedeniyle, 37 kadın ise aile içi şiddete maruz kalarak katledildi. İHD, yaptığı açıklamada Güldünya Tören ve Şemse Allak cinayetlerinin Türkiye'de kadının yaşam hakkının nasıl hiçe sayıldığını gösterdiğini ifade etti.
Yoksulluk ve kadına yönelik şiddet vurgusu
2005 yılı 8 Mart'ında yoksulluğu ve kadına yönelik şiddeti sona erdirme mücadelesi içinde Dünya Kadın Yürüyüşü, Aralık 2004'te kabul edilen Küresel Kadın Şartı'nı bütün dünyada dolaştırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla başladı. Brezilya'dan yola çıkan kadınlar, Küresel Kadın Şartı ve kadınlar arası dayanışmayı simgeleyen, her ülke kadınlarının bir parça eklediği "kırk yama" yorgan ile yaptıkları dünya çapında yürüyüşü 17 Ekim'de Burkina Faso'da sona erdirdiler. "Sömürünün, tahakkümün, hoşgörü eksikliğinin ve dışlanmanın ortadan kalktığı; doğruluğun, farklılıkların, hak ve özgürlüklerin hepsinin saygı gördüğü bir dünya kurma projesi"ni içeren Küresel Kadın Şartı ve kırk yama yorgan 9-10 Mayıs tarihlerinde İstanbul'daydı.
Kadınlar ortak mücadeleyi ördü
Türkiye’deki kadınların hepsinin ortak taleplerinin yer aldığı 2006 yılındaki feminist gece yürüyüşünde kadınlar 'feminist başkaldırı' pankartı ile yürüdü. 2007 yılında ise ‘Patriyarkaya, kapitalizme, militarizme ve milliyetçiliğe karşı feminist mücadele' pankartları ile yürüdü. 2008 ve 2009 yıllarında yapılan yürüyüşlerin ana sloganı ise ‘Militarizme, kapitalizme, milliyetçiliğe, patriyarkaya karşı feminist mücadele’ idi.
2009 - 2011 tarihleri arasında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı görevinde olan Selma Aliye Kavaf, katliamlara, “Münferit” dedi; yeni katliamlara da davetiye çıkardı. “Cinayetlerin medyada tekrar tekrar işlenmesi, aile kurumu için sakıncalı” diyen bakan, görev yaptığı iki sene boyunca bir kez bile kadına yönelik şiddeti gündemine almadı. Kadınlar bu yıllarda artan şiddete karşı taleplerini 8 Mart alanlarından bir kez daha haykırdı.
Roboski katliamına 8 Mart alanlarından tepki
Dünya Bankası’nın 2012 yılını kadın yılı ilan etmesine karşı kadınlar, “Hepsi, aynı neo-liberal sistemin ikiyüzlü sözde kadın özgürleşmesini destekleyici çabaları” diyerek tepki gösterdi. Kadınlar meydanlardan, taciz ve tecavüz duruşmalarında kadının beyanının esas alınarak soruşturma sürecinin başlatılmasını, ismi ve içeriği değiştirilen Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığın yeniden Kadın Bakanlığı olarak tanımlanmasını, erkek egemenliğini güçlendiren savaş politikalarına son verilmesini, 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesini, LGBTİ bireylere yönelik istihdam, eğitim, sağlık ve diğer hizmet alanlarına erişimde her türlü ayrımcı uygulamanın engellemesini talep etti. 2012 yılında kadınlar ayrıca TSK tarafından Şırnak’ın Uludere İlçesine bağlı Roboski’de 33 kişinin katledilmesine karşı öfkesini dile getirdi. AKP hükümetinin başta Suriye, İran, Irak olmak üzere Ortadoğu’da yürüttüğü savaş politikasına karşı barış mücadelesini öne çıkardı.
Paris’te katledilen kadınların mücadelesi 8 Mart alanlarında
2013 yılı 8 Mart'ında Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar Paris’te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ı andı. Kürt kadın hareketi çözümün ancak samimiyet ve ciddiyetle sağlanabileceğini belirtirken, “Kimliğimizi, dilimizi, özgürlüğümüzü ve Önderimizin özgürlüğünü istiyoruz” mesajı verdi. Ayrıca tutuklu olan KESK üyesi kamu emekçisi kadınların serbest bırakılması istendi.
Erkek egemenliğe sermayeye direniyoruz
2014 yılında İstanbul Valiliği tarafından Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesinin yürüyüş ve miting yapılabilecek yerler listesinden çıkarılmasından sonra da 8 Mart günü İstiklal Caddesinde Feminist Gece Yürüyüşü yapılmaya devam edildi. Ankara Kadın Platformu "Erkek egemenliğine devlete sermayeye itaat etmiyoruz direniyoruz” şiarıyla 8 Mart’ı kutladı. Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) üyesi kadınlar ise, giydikleri yöresel kıyafetleriyle "Özgür kadınla demokratik ulusa" pankartı açarak, Paris'te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in fotoğraflarının bulunduğu çok sayıda döviz taşıdı.
Rojava Kadın Devrimi selamlandı
2015 yılında Dünya Kadın Yürüyüşü’nün (DKY) Karavanı ile kesişti. 2015 Dördüncü Eylem Yılı etkinlikleri 6 Mart’ta Nusaybin’den başlayacak olan yürüyüş 16 Mart’ ta İzmir de final yaparak Selanik'e geçti. DKY, savaşlar, anti demokratik politika ve programlar, kadına yönelik şiddet ve kadın emeğinin değersizleştirilmesine karşı sesini yükseltti. Ayrıca Rojava Kadın devrimini yaratan kadınları ve erkek egemen zihniyete karşı verilen mücadeleyi selamlamak adına ilk eylem Nusaybin’den başlatıldı.
2016 yılında özyönetim direnişlerine dikkat çekildi
2016 yılında Kongreye Jinên Azad (KJA) "Kadınlar önderliği ve özgürlüğü için direniyor" şiarı ve “Ekinlerden Sêvêlere öz yönetimi örüyor, özgürlüğe yürüyoruz” sloganıyla 8 Mart’ı kutladı. Kürt illerinde gerçekleştirilen 8 Mart mitinglerinde özyönetim direnişlerine dikkat çekildi. İstanbul’da ise kadınlar “Emeğimiz, bedenimiz, cinselliğimiz, kurtuluşumuz, feminist mücadele” yazan pankart ile “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz”, “ Erkekler evlere çocuk bakmaya”, “Kürdistan’a direnen kadınlara bin selam”, “Jin jiyan azadi” sloganları attı. Kadınlar üzerlerinde Sur, Cizre, Nusaybin yazan tişörtler giyerek Kürdistan’daki kadın direnişine dikkat çekerek erbaneler eşliğinde Tünel’e doğru yürüyüşe geçti. Kadınlar yürüyüş boyunca, “Sıradaki kahkaha Erdoğan ve Arınç’a gelsin”, “İçinizdeki erkekliği öldürmeye geldik” sloganları attı.
Kadınlar ‘tek adam’ rejimine ‘hayır’ dedi
2017 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Türkiye’nin dört bir yanındaki kadınlar birlikte güçlü olduklarını haykırdı. Kadınların eylemlerine referandum öncesi “hayır” sloganları damgasını vurdu. Kadınlar 16 Nisan’da yapılacak referandum ile “tek adam rejimini” kabul etmeyeceklerini deklere ederek, kadınları eve kapatmaya çalışan, çocuk yaşta evliliği meşrulaştıran, kız çocuklarının okula gönderilmesinin önünü kapatan, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren savaş politikalarını uygulayan, tacizleri ve tecavüzleri koruyan, çocuk istismarını meşrulaştıran, kadın katillerini serbest bırakan, kadının siyaset yapmasını engelleyen, iktidara kadınların 16 Nisan’da yapılacak referandumda ‘hayır’ deneceği belirtildi. Kürt kadın hareketi Tevgera Jinên Azad (TJA) ise “Bi Berxwedana Jinê Wê Azadî Serkevê-Kadın Direnişi ile Özgürlük Kazanacak” şiarı ile 8 Mart’ı kutladı.
Katledilen kadınlar için adalet
2018 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “Krize, savaşa, şiddete, eşitsizliğe karşı dayanışmayı öne çıkaran kadınlar, Ankara’da bir plazadan atılarak katledilen Şule Çet için adalet istedi. Yine açlık grevinde 121’inci günde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in yaşaması ve taleplerin yerine getirilmesi için haykırdı. Cezaevindeki kadınların durumuna dikkat çekilen eylemlerde, hükümetin cinsiyetçi açıklamaları Diyanet’in tacizi ve tecavüzü aklayan fetvalarına tepki gösterildi. Kadınlar 50'den fazla ülkede grevdeydi Türkiye’den de HDP’li vekil kadınlar grevi parlamentoya taşıdı.
Feminist gece yürüyüşünde provokasyon
2019 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla "Bu bir feminist isyandır" sloganıyla Taksim’de 17’nci “Feminist Gece Yürüyüşü” için toplanan binlerce kadına, polis gaz bombalarıyla saldırdı. Tüm müdahalelere rağmen Taksim'i sloganları ile inleten kadınlar, morları ve dövizleriyle "Geceleri de sokakları terk etmiyoruz" mesajı verdi. "Varız" diyen kadınlar yapılan müdahaleyi bulundukları her yerden protesto etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kadınları ezanı ıslakla protesto ettiler diye hedef gösterirken, kadınlar bu iddiaları yalanladı.
2020 yılında AKP’nin gerici politikalarına ve “barış”ı haykırırken, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridi ise kadınların parçalayacağına vurgu yapıldı. Tevgera Jinên Azad (TJA) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, “Direnişi örgütlüyor, özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla startını verdiği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında savaşa, militarizme ve erkek devlet şiddetine karşı bir kez daha sözünü söyledi. 2020 yılında kadınlar kayıp olan Gülistan Doku’nun AKP’li Şirin Ünal’ın evinde şüpheli şekilde yaşamını yitiren Nadira Kadirova’nın adalet mücadelesini yürüttü. Yine tüm dünyada direnişte ve sokakta olan kadınlarla ortaklaşan Türkiyeli kadınlar “Krize ve şiddete karşı isyanda, tüm dünyada sokaktayız” diye haykırdı.
Kadınlar tecride karşı özgürlüğü, kırıma karşı yaşamı savunacak
Özel savaş politikaları, ekonomik kriz, derinleştirilerek devam eden tecritle 2021 8 Mart’ını karşılayan kadınlar, bu yılda alanları doldurmaya hazırlanıyor. TJA, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü startını 26 Şubat’ta Siirt ve Şırnak’ın İdil ilçesinde verdi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde artarak devam eden tecride ve bu tecridin yansıması olarak kadın kırımına varan katliamlara dikkat çekmek için bu yıl alanları “Tecride karşı özgürlüğü, kadın kırımına karşı yaşamı savunuyoruz” şiarıyla dolduracak. Ayrıca İstanbul’da kadınlar 5 Mart’ta Kadıköy’de, 8 Mart’ta geleneksel Feminist Gece Yürüyüşü için Beyoğlu İstiklal caddesinde buluşacaklar.