Diyarbakır'da 8 Mart açıklaması: Mücadeleyi büyüteceğiz

  • 15:14 1 Mart 2021
  • Güncel
DİYARBAKIR - DAKP öncülüğünde Diyarbakır’da 8 Mart kapsamında eylem ve etkinliklerinin startı, yapılan açıklamayla verildi. Kadının mücadelesinin büyütüleceği sözü verilen açıklamada, “Kadınlar binlerce yıllık mücadele geleneklerinden vazgeçip hiçbir yere gitmeyecektir” denildi.
 
Dicle Amed Kadın Platformu (DAKP), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinin Ofis semtinde bulunan Hazal Park’ta açıklama yaptı. Açıklamaya kadınlar yöresel kıyafetleriyle katılırken, açmak istedikleri “Kadın kırımına karşı yaşamı, tecride karşı özgürlüğü savunuyoruz” yazılı pankart “tecrit” kelimesinin yasaklı olduğu gerekçesiyle polisler tarafından kaldırılmak istendi. Polisin yasak dayatması üzerine kadınlar pankartı açmakta ısrar etti. “Tecrit” kelimesinin Türkçe’de olan bir kelime olduğunu söyleyen kadınlar, yasağın hukuksuz olduğuna işaret etti.
 
Kadınların pankartı açmakta ısrar etmesi üzerine polisler etten duvar örerek, gazeteciler ile kadınlar arasına barikat oluşturdu. Öte yandan gazetecilerin çekim yapması engellendi. 10 dakika süren tartışmaların ardından açıklama yapıldı. Açıklamayı kadınlar adına Songülcan Şimşek yaptı.
 
‘Kadın cinayetleri yüzde bin 400 artmıştır’
 
8 Mart tarihçesini anlatarak konuşmasına başlayan Songül, aradan geçen 164 yıla rağmen kadınların ayrımcılığa, eşitsizliğe, sömürüye karşı eşit ücret, sosyal hak, adalet ve özgürlükler için mücadele etmeye devam ettiğini kaydetti. Faşist sistemin her türlü saldırısına karşı mücadele eden kadınların, küresel salgınla da mücadele etmek durumunda kaldığına değindi. Songül, “Pandemi ile beraber yaşanan ekonomik ve toplumsal krizde en güvencesiz konumda olan, yokluğa, yoksulluğa en çok maruz kalan kadınların, ciddi hak kayıpları yaşamasının yanı sıra, kamusal alandaki varlığına, kimliğine, yaşam alanlarına, bedenlerine ve emeklerine dönük saldırılar da artmıştır. Kadına ve kadın mücadelesine yönelik şiddet son zamanlarda gittikçe tırmanışa geçmiştir. AKP iktidarı döneminde kadın cinayetlerinde yüzde bin 400 artmıştır” dedi.
 
‘Yargı göz yumuyor’
 
Cinsiyet kimliğinden, cinsel yönelimden ve iradesinden dolayı neredeyse her gün en az üç kadının erkekler tarafından katledildiğine işaret eden Songül, “Bir o kadar da şüpheli ölümler, etkin soruşturulmayan intiharlar, kadınların yaşamdan koparıldığı bu şiddetin adı artık kadın kırımıdır. Kadın kırımına erkek devlet, erkek yargı göz yummakta hatta desteklemektedir. Cinayet, taciz, tecavüz zanlısına takım elbise giydi diye ceza indirimi uygulayan bir hukuk, yargı sistemi çok açıktır ki kadın kırımına dur demek yerine adeta buna teşvik etmektedir. Kırımın amaçları kadın mücadele hareketlerini zayıflatmak, kadınları, esnek, güvencesiz işsizliğe, yoksulluğa,  tacize, tecavüze, istismara, baskılara katliamlara karşı çaresiz, erkeğe, devlete mahkûm etmeyi hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda eril sistem elbette ki ilk olarak, kadın mücadelesi yürüten, her alanda eril tahakküme karşı sözünü söyleyen kadın aktivistlere yönelecektir” diye belirtti.
 
‘Kadın mücadelesinin zayıflatılması amaçlanıyor’
 
Hangi alan olursa olsun mücadele eden kadınları sistematik bir şekilde sindirmek, baskılamak, gözaltına almak ve cezaevlerine göndermek için son zamanlarda eril sistem tarafından yürütülen pratikler olduğunu belirten Songül, “Kadın kırımına karşı mücadele etmesi gereken iktidar, bunun aksine, kırıma karşı dur diyen her kesime saldırmaya devam etmektedir. Siyasi iktidarın güdümündeki tüm yürütme organları kadın mücadelesinin engellenmesine hizmet etmekte, kadın mücadelesini zayıflatmayı amaçlamaktadır. Bu amaçla alınan birçok karar da hukuksal bağlamdan çok uzak sadece iktidarın istemiyle alınmaktadır ve bu haliyle de birçok hak ihlalinin olduğu bir yargı sisteminin inşası yapılmış olundu. Maalesef ki bu inşanın sonucu yüzlerce kadının katili, tecavüzü, tacizi ve birçoğunun da hapse konulması oldu” sözlerine yer verdi.
 
‘Kadın mücadelesi eril tahakküm istemini rahatsız etti’
 
Kadın mücadelesinin bundan çok daha zor zamanlarda bile alanlarda olmaya, eril tahakküm sistemini rahatsız etmeye devam ettiğini söyleyen Songül, bundan sonra da devam edeceğinin altını çizdi. Eril iktidarın da diğer bütün erkek iktidarlar gibi sonunun geleceğini ve bu sonu kadınların mücadelesinin gerçekleştireceğini dile getiren Songül, “AKP-MHP faşist iktidarının kadına, kadın özgürlük mücadelesine, doğaya, emekçiye, Kürt kadına, halkların özgürlük mücadelesine düşman politikalarının bu kadar vahşice artmasının sebebi, tüm faşist iktidarlarda olduğu gibi kendi içinde taşıdığı korkudur” ifadesini kullandı.
 
‘Tecride karşı özgürlük’
 
Songül açıklamanın devamında şunları söyledi: “Kadın özgürlük mücadelesine, eşitliğe, barışa ve insan haklarına yaşamını adamış; Leyla Güven, Ayşe Gökkan’ın tutuklanması da bu korkunun dışa yansımasıdır. İşçiler, emekçiler, kadınlar, öğrenciler, bütün ezilenler hep beraber bu iktidarı, kaybetmeyle yüzleştirecektir. Ancak o zamana kadar mücadele saflarını sıkı sıkı korumalı, her alanda mücadelede bir adım daha öne atılmalıdır. Özellikle kadın kırımının doruğa ulaştığı bu dönemde kadın mücadelesi hiç olmadığı kadar sahiplenilmeli, ileriye taşınmalıdır. Binlerce yıldır teslim alınamayan kadın iradesine olan inancımız, mücadelemiz de bize en büyük güç olmaktadır. Kadınlar yaratılmak istenen korkuya geçit vermeyecektir. Leyla’nın Ayşe’nin hiçbir yere gitmediği gibi kadınlar da binlerce yıllık mücadele geleneklerinden vazgeçip hiçbir yere gitmeyecektir. Kadın kırımına karşı yaşamı, tecride karşı özgürlüğü savunacağız.”