
'Kadınlar hakları için daha fazla örgütlenmeli'
- 09:07 1 Mart 2021
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Türkiye’de demokrasinin gelişmesi için 'kadın ve insan haklarının öğretilmesi' gerektiğini söyleyen kadınlar, hükümeti cinsiyetçi politikalarından vazgeçmeye, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları derslerini eğitim müfredatına eklemeye çağırdı.
Geçmişten bugüne dek kadınların eşitlik talebiyle verdiği mücadele, erkek devletin tüm saldırılarına rağmen sürdürülüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşit hak gibi talepler bugün dahi toplumun temel tartışma konularından biri.Toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşit haklar için hala kadınların, hareketlerin mücadelesi devam ederken, eşitliğin ne olduğunu, eşitsizliğe karşı çözüm yollarını, devlet politikalarını sokağa sorduk. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü karşılarken mikrofon uzattığımız kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan haklarına ilişkin derslerin eğitim müfredatına eklenmesi gerektiğini belirtiyor.
‘Çoğu insan hakkını bilmiyor’
Hazal Ağyıldırım (Hemşire): Kadın hakları gündemde daha fazla yer almaya başladı. Aslında herkes kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğini biliyor ama buna rağmen ben dahil çoğu insan hakkını bilmiyor. Özellikle kadına yönelik şiddet, cinayet olduğunda kim olduğuna bakılmaksızın cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum. Ama kimsenin cezasını çektiğini düşünmüyorum. Polise gidince yardımcı olabileceklerini düşünüyoruz ama orada da yönlendiriliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden benim de haberim yok. Davalarda zaman aşımı olmamalı. Kadın hakları sadece şiddet konularında akla gelmemeli. Çalışma olarak da davranışta da olabilir. Türk, Kürt, Çerkes ayrımı da olabilir. Ben ayrımın her ülkede yapıldığını düşünüyorum ama herkes hakkını savunsun. Kadınlara olan bu şiddet özellikle son iki yılda arttı.
Kadınlara savunma sporları öğretilmeli
İrem Sarı (İşsiz): Kadın hakları deyince akla ilk olarak hukuk geliyor. Türkiye’de kadınlarda eğitim seviyesi arttıkça kadınlar haklarını daha çok biliyor. Aileden gelen eğitim önemli. Yanlış doğru olarak öğretilebiliyor. Kadına yönelik haklar okulda, üniversitede ve farklı kurumlarda öğretilebilir. Seçmeli ders olarak veya kurs olarak alınabilir. Erkekler de bilmeli. Hükümet, kadınların taciz, tecavüzden korunması için kadına dövüş sanatı gibi savunmalar öğretebilir.
‘Kadının iş hayatında olması istenmiyor’
Hazal Kura (Öğrenci): Toplumun kadın hakları konusunda bilincinin artmasıyla kadınlar da bilinçlenir. Devletin şiddet karşısında alacağı en iyi önlem halkı bilinçlendirmektir. Cinsiyet eşitliği derslerinin müfredata girmesi gerekiyor, toplantılarla, seminerlerle toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. En çok da çocukların bilinçlendirilmesi gerekir. Türkiye’de tecavüzden cezaevine girenler kısa süreli cezalar alıyor. İstanbul Sözleşmesi uygulanmıyor. Devlet insanları kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Din açısından yaklaşıyor konuya. Devlet kadını evin içinde tanımlasa da kadının yeri ev değil, sosyal hayattır. Kadının iş hayatında olması istenmiyor, ‘Kadındır yapamaz’ diyerek. Kadınlar içlerinden geçen her şeyi yapsınlar. Kendini erkeğe bağlamasın ‘Babam izin vermiyor, kocam izin vermiyor, çıkamam, yapamam’ demesinler. Dünyaya bir kere geliyorlar ve bir erkeğin sözü için yaşamasınlar. Biz özgür kadınlarız. Başkalarının sözüyle hareket etmemeliyiz.
‘Şiddet gören bir yere gidemiyor’
Sevim Can (Tarım işçisi): Haklarımı bilmeme rağmen eşimden şiddet görme kaygısı ile savunamam. Çünkü hakkımı arasam evden kovulurum. O ne derse onu yapıyorum. Söylediğim zaman itiraz oluyor ama kızımı okuttum matematik öğretmeni oldu. Ben saklı gizli yevmiyeye gidiyordum. Hükümet hiçbir fayda sağlamıyor. Biz bu devlete çalışıyoruz, emek sarf ediyoruz, bizden her şeyi istiyorlar. Eşinden şiddet gören bir yere gidemiyor. Devletin buna çözüm bulması gerekir. Kadınlar birlik olmalı hakkını aramalı.
‘İnsan haklarının bilinmesi, demokrasinin yerleşmesi demek’
Derya Lim (Emekli öğretmen): Kadın ve erkekler ayrımcılık aşılanarak yetiştiriliyor. Bu nedenle kadının, erkeğe hizmet eden bir varlık olduğu algısı hala kırılabilmiş değil. Türkiye’de genel olarak insan hakları üzerinde durulmuyor. Ders olarak ben okumadım ama bence ilkokuldan başlamalı. İnsan haklarının bilinmesi demokrasinin yerleşmesi demek. Kadına yönelik eşitlik söylemlerini ve yasaları basından ve kadın örgütlerinden öğrendim. Bu örgütlülüklere katılımların artması gerekir. Ancak Türkiye’de hak aramak suç gibi yansıtılıyor. Son yıllarda kadın hareketliliği artış gösterdi ama yetmiyor. Küçük kentlere ve ilçelere yayılması gerekiyor. Sözde kadına değer verdiklerini söylüyorlar ama uygulamalar tersi yönde. En son Cumhurbaşkanından ‘Kavala’nın karısı’ diye bir söz çıktı. Bu kabul edilebilir değil. Kadını birinin eşi olarak tanımlamak, bu şekilde hitap etmek bu insanın içindeki gerçek fikri ortaya çıkarıyor.
‘Suçlamaların altında kadın düşmanlığı yatıyor’
Suda Akay (Öğrenci): Erkeklerin, hakkını savunan kadınları ve feministleri popülistlikle suçlamalarının altında kadın düşmanlığı yatıyor. Oysa bizim tek istediğimiz eşit haklara sahip olmak. Ama erkekler ‘Kadınlar toplumsal yapıda üste çıkmaya çalışıyor’ diyerek çarpıtmaya çalışıyorlar. Feminist kadınlara daha farklı davranıyorlar. Oysa eşitlik için kadınların daha da bilinçlenmesi gerekiyor. Hükümet, şiddet karşısında cezasızlık politikası yürütüyor. Haklar var ama uygulamıyorlar.