Mor Dayanışma 8 Mart'a girerken taleplerini sıraladı
- 22:14 23 Şubat 2021
- Güncel
İZMİR - Mor Dayanışma'dan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne doğru yaklaşırken taleplerini duyurdu.
Mor Dayanışma'dan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde kadınların talepleri dile getirmek ve İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasını talep etmek için Karşıyaka İskelesi karşısında bir araya geldi. "Erkek egemen politikalar, yalanlar, dolanlar hak gaspları İstanbul Sözleşmesi yaşatır" yazılı pankartın açıldığı açıklamada kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” ve "Dünyayı yerinden oynatacağiz" sloganları atıldı. Açıklamayı kadınlar adına Cansu Erkmen ve İrem Emeklioğlu okudu.
'İktidar İstanbul Sözleşmesi'ni hedef alıyor'
Kadınların gündeminde şiddet, yoksulluk, işsizlik, hastalık artış gösteren ev emeği ve emek sömürüsü olduğu belirtilen açıklamada, araştırmaların pandemi ile kadına yönelik şiddetin arttığını gösterdiği belirtildi. Kadınların kazanılmış haklarına saldırıların katlanarak arttığı belirtilen açıklamada, “Iktidarın attığı her adımın erkek egemen sistemden yana olduğunu ve kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin rol almak yerine İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’u hedef tahtasına koyduklarını defalarca deneyimledik” diye belirtildi.
'6284 Sayılı yasa uygulanmıyor'
“İstanbul Sözleşmesi’nde ve 6284’te geçen geniş şiddet tanımları şiddetle mücadelede de kabul görüyor mu?” sorusunun sorulduğu açıklamada, “6284 Sayılı Kanun’da ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda dersler konulması maddesi varken, uygulama tam tersi yönde ilerliyor. Buna MEB’in 2019/2020 eğitim öğretim hedef listesinde Toplumsal cinsiyet eşitliği dersi maddesinin 24 saat bile geçmeden kaldırılmasından, Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından finanse edilen MEB koordinasyonunda yürütülen, Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’nin (ETCEP) iptalinde de görüyoruz” sözlerine yer verildi.
'Medya ve STK’lerle işbirliği yapılmıyor'
İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddeti önleme konusunda STÖ ve medya ile işbirliği yapılmasını önerdiği ifade edilen açıklamada, ana akım medyada şiddetin önlenmesi konusunda farkındalık yaratmak yerine toplumsal cinsiyet rollerinin ve şiddetin yeniden üretildiği ya da meşrulaştırdığı dile getirildi. STÖ’lerle işbirliği yerine kadın derneklerini kapatma politikasının uygulandığına işaret edilen açıklamada ayrıca şunlara yer verildi: “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne bağlı 110, belediyelere bağlı 32, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı 1 ve Mor Çatı Sivil Toplum Kuruluşu’na bağlı 1 tane olmak üzere Türkiye’de toplam 3 bin 454 kapasiteli 144 kadın sığınma evi bulunuyor. Belediye Kanunu’na göre 237 belediyede sığınma evi olması gerekirken sadece 32 belediyede kadın sığınma evi bulunuyor. Herhangi bir yaptırım olmadığı için de belediyeler bu konuya öncelik vermiyor.”
Sığınma evleri sayısı şiddeti önlemeye yetmez
Sadece geçtiğimiz yıl kullanılmaya başlanan KADES uygulamasına 45 bin 920 kadının ihbarda bulunduğu dile getirilen açıklamanın devamında, “Şiddetin boyutunu gösteren bu sayılara rağmen bu şiddetin önlenmesine dair nasıl çözümler bulunduğu muamma. Sadece 2020 yılında şiddete uğrayan ve öldürülen kadın ve çocuk sayısı 2 bini aşmışken, ülke genelinde 3 bin 454 kapasiteli 144 sığınma evinin olması şiddeti önlemede olduğu gibi şiddet halinde müdahalede de ne kadar geride kaldığımızı ortaya koyuyor” diye belirtildi.
'2020’de 711 failden sadece 54 erkek tutuklandı'
ALO 183 hattının aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ile gaziler ve gazi yakınlarına yönelik hizmetlerin tamamı için aranması sebebiyle her an ulaşılabilirlik yönünden yetersiz kaldığına dikkat çekilen açıklamada, sadece şiddete tahsis edilmiş, acil ve 24 saat etkin çalışan hat oluşturulması taleplerinin yine iktidar tarafından görmezden gelindiği ifade edildi. Açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi'nin yargılama başlığı altında; kadınlara yönelik şiddetin suç sayılıp cezalandırılması gerektiği yer alsa da, 2020’de 711 failden sadece 54 erkek tutuklandığı, 5 faile ev hapsi veya elektronik kelepçe verildiği bilgisi bu konuda da erkek yargının faillerden taraf olduğunu gösteriyor” şeklinde belirtildi.
'İnfaz yasasıyla failler dışarı çıktı'
6284 sayılı yasada ayrıntılandırılan en temel koruma tedbirlerinin eksik uygulandığı, bu nedenle birçok kadının katledildiği vurgulanan açıklamada, “Pandemi bahane edilerek geçirilen 'infaz yasası' düzenlemesi ile şiddet faillerinin ellerini kollarını sallayarak dışarı çıktıklarını, haber verme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, birçok kadının yeniden şiddet gördüğünü, en az 8 erkeğin pandemi bahanesiyle cezaevinden çıktıktan sonra kadınları öldürdüğünü öğrendik” denildi.
'Gerçek verileri saklamak için Grevio Raporu Türkçeye çevrilmedi'
İstanbul Sözleşmesi'nin taraf devletlere her türlü şiddet olayıyla ilgili birleştirilmemiş istatiksel veriyi düzenli aralıklarla toplamaları ve kamuoyuyla paylaşma yükümlüğü verdiği hatırlatılan açıklamada, gerçek ve güvenilir veriye ulaşılmadığı belirtildi. Açıklamada,, "'Kadın cinayetleri azaldı, şiddet azaldı’' söylemlerini güçlendirmek için çarpıtılıp gizlendiği bir süreci deneyimledik. Son 3 yıldır Grevio Raporu'nun Türkçe’ye çevrilmediğini bunun da gerçek verileri saklama saikiyle yapıldığını, kadın örgütlerinin tuttuğu çetelelerden şiddetin arttığını, kadınları koruyamadığınızı çok iyi biliyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada son olarak kadınların talepleri şöyle sıralandı:
“*Mevcut sığınma evlerinin koşulları iyileştirilmeli ve hiç bir kadının geri gönderilmeyeceği şekilde sayıları ve kapasiteleri arttırılmalıdır.
*Kadınların 24 saat boyunca ulaşıp destek alabilecekleri acil ve konuya özel destek hattı derhal oluşturulmalıdır.
*Tecavüz kriz merkezleri acilen oluşturulmalıdır.
*Kadına yönelik şiddetle mücadelede yer alacak her birim, her kurumda bulunan ve bulunacak kişilerin toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından yeterliliği denetlenmelidir ve personellere kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda düzenli ve sürekli eğitimler verilmelidir.
*Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersi MEB müfredatında okutulmalıdır.
*Kadınlara şiddetle mücadelede izlemesi gereken yollar ve haklarla ilgili bilgilendirici yayınlar yapılarak yaygınlaştırılmalıdır.”
Açıklama, sloganlarla sona erdi.