
‘İktidar birlikte mücadele eden kadınları sokaktan çekmek istiyor’
- 09:02 20 Şubat 2021
- Güncel
İSTANBUL - İktidarın hedefinde olan TJA ve aktivistleri tutuklama ile baskı altına alınıyor. Ev hapsi verilen TJA aktivisti Besra İşsever, “Şu anki iktidar kadınların birlikte mücadele etmesinden rahatsız oluyor ve bu yüzden bizleri tamamıyla sokaktan, alandan, siyasetten çektirmek istiyor. Yani özgür kadın kimliğimizi tamamıyla sindirmeye çalışıyorlar” sözleri ile iktidarın kadın örgütlerine dönük baskısına işaret ediyor.
“Militarizm ve erkek egemen zihniyetine karşı mücadele verdim, veriyorum. Bunu hiç kimse bana suç olarak göremez. Ayrıca erkeklerden talimat aldığımız söyleniyor. Hiçbir erkeğin haddine değildir bize talimat vermek…” Bu sözler Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan’a ait. Hakkında tutuklama kararı veren Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde bu savunmayı yaptı Ayşe. Ne var ki Kürt kadınların özgürlük mücadelesi için örgütlendikleri alan olan TJA, son dönemde iktidar ve yargının hedefinde. Birçok TJA aktivisti, yargının verdiği kararlar nedeniyle şu an cezaevinde ya da ev hapsinde. Bu kadınlardan biri de yıllardır İstanbul Maltepe’de TJA aktivistliği yapan Besra İşsever.
İstanbul Kadıköy’de 4 Şubat’ta katıldığı Birleşik Mücadele Güçleri’nin deklarasyon açıklamasında darp edilerek gözaltına alınan Besra’ya çıkarıldığı mahkemece ev hapsi verildi. Bileğine elektronik kelepçe takılan Besra’nın evine konuk olarak, yaşadıklarını ve mücadelesini ondan dinliyoruz. Darp edilerek gözaltına alındığını anlatan Besra, gözaltı süresi boyunca psikolojik şiddete maruz kaldıklarının altını çiziyor.
‘İki kolumdan tutan polislere şiddet uygulamışım!’
Savcılık ifadesinde meşru ve demokratik hakları olan basın açıklamasının kendilerine suçlama olarak yöneltildiğini söyleyen Besra, “Savcılık ifadesinin ardından beni tutuklamaya sevk ettiklerinde hakimlikte başka bir suçlama ile karşılaştım. Bana polislere şiddet uyguladığıma dair fotoğraflar gösterildi. Fakat fotoğraflarda buna dair tek bir şey yoktu. İki kişi benim kolumu tutarken ben nasıl polislere şiddet uygulayabilirim? Mümkün de olmasa, böyle bir suçlama ile karşı karşıya kaldım” diyor.
‘Sessiz kalmadım’
Ev hapsi ile kadınlara verilmek istenen mesaja değinen Besra, mücadele eden kadınların alanlardan ve siyasetten el çektirme amacının güdüldüğünü dile getiriyor. “Kürt kadın hareketi TJA’nın bir aktivistiyim ve bunun için alanlarda sokaklarda mücadele yürütüyorum” diyen Besra, kadınlar katledilirken, çocuklar istismara maruz bırakılırken buna karşı sessiz kalamayacaklarını belirtiyor. Besra devamında “Hiçbir kadın hareketi, hiçbir kadın örgütü de sessiz kalmadığı gibi ben de sessiz kalmıyorum. Şu an ki iktidar kadınların sokaklarda şiddete, tecavüze, istismara karşı birlikte mücadele etmesinden rahatsız oluyor ve bu yüzden bizleri tamamıyla sokaktan, alandan, siyasetten çektirmek istiyor. Yani özgür kadın kimliğimizi tamamıyla sindirmeye çalışıyorlar. Bizim kendi kimliğimizle mücadelede yer almamızı kesinlikle istemiyorlar. Bu ev hapsi de bundan kaynaklı. Özellikle de Kürt kadın hareketine dönük bu politikaların çok daha fazlalaştığını düşünüyorum” diye ifade ediyor.
‘Kürt kadın kimliğimden dolayı hedef gösterildim’
Besra, havuz medyada fotoğraflarının kullanılarak çeşitli iddialarla hedef gösterilmesine de dikkat çekiyor. “Kürt kadın” kimliğinin, hedef gösterilmelerinde ana etken olduğunu vurgulayan Besra, “Kürt kadın kimliğimle siyasette yer alıp mücadele etmemden kaynaklı havuz medyası beni tamamen hedef gösterdi. Çünkü son zamanlarda özellikle Kürt kadın hareketine ve genelde tüm kadın örgütlerine karşı havuz medyasının ciddi anlamda bir karalama kampanyası içerisinde olduğunu düşünüyorum. Bizler en demokratik, meşru hakkımız olan bir mücadele yürütüyoruz. Bir legal siyaset içerisindeyiz. Bir kadın kurumunun aktivisti olarak ben de bu mücadelede elimden geldiğince bunun için direniş gösteriyorum” sözlerini kullanıyor.
‘Baskıların nedeni kirli politikaları deşifre etmemiz’
TJA’ya dönük son dönemde baskı ve tutuklamaların arttığına işaret eden Besra, bunu “Kürt illerinde devletin yürüttüğü özel savaş politikalarını teşhir etmelerine” bağlıyor. “Bunun örneğini 20 gün boyunca İpek Er’i alıkoyan ve ölümüne sebep olan Musa Orhan’dan biliyoruz” diyen Besra, iktidarın özellikle Kürt illerinde kirli bir politika yürüttüğünü vurguluyor. Besra, “Bizler Kürt kadın hareketi olarak başlattığımız ‘Em Xwe Diparêzin’ kampanyası ile birlikte bunu deşifre ettiğimizden kaynaklı devletin baskısı, hedef göstermesi bundan kaynaklanıyor” ifadeleri ile TJA’ya dönük saldırı ve baskıların nedenini özetliyor.
‘Ev hapsi ile psikolojik şiddet uygulanıyor’
Kendilerine verilen ev hapsi ile topluma mesaj verilmek istendiğini söyleyen Besra, topluma psikolojik bir şiddet uygulandığını kaydediyor. Besra, ev hapsinde olsalar bile mücadelelerinin süreceğini dile getirerek, “Biz ev hapsine alışmayacağız ve bunun için de direneceğiz. Durum şunu gösteriyor, bundan sonraki gözaltılar ev hapsi ile sonuçlanacak. Bir de şu boyutu da var; kadına yönelik şiddete karşı ev hapsi uygulanıyordu. Şiddet faili erkeklere karşı çıkarılan bir ceza idi. Ama görüyoruz ki alanda mücadele eden, erkek şiddetine, çocuk istismarına, tecavüze karşı mücadele eden kadınların üzerinde bir ev hapsi söz konusu. Bizler bunu kabul etmiyoruz. Bu şu an bir açık cezaevi ve tecrittir. İktidarın da, devletin de, sistemin de istediği budur ama bizler kendi kadın mücadelemizi nerede olursak olalım yürütmeye devam edeceğiz” şeklinde konuşuyor.
8 Mart’ta evini direniş alanına dönüştürecek
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde evde olmanın ve çalışmalardan uzak kalmanın moral bozukluğunu yaşadığını söyleyen Besra, 8 Mart günü evde kutlama yapmaya hazırlandığını ve “neler yapılabilir”in yoğunlaşması içinde olduğunu ifade ediyor. Besra son olarak evde de olsa mücadele ve direnişinden bir adım geri durmayacağının mesajını veriyor.