‘Hukuksuz yasa geri çekilmeli’
- 17:11 12 Ocak 2021
- Güncel
İZMİR - Şakran Cezaevi’nden 7242 sayılı yasa gerekçe gösterilerek pişmanlık dayatılan tutsaklar için bir araya gelen tutsak yakınları ve milletvekilleri yasanın hukuksuz olduğunu ve geri çekilmesi gerektiğini söyledi
Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde 9 ocakta infazı biten tutsaklar Didar Boza, Ceylan Bozkurt ve Merve Nur İşleyici Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik gerekçe gösterilerek tahliye edilmemeleri ilişkin HDP İzmir Milletvekilleri Serpil Kemalbay, Murat Çepni, Ege Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Derneği (EGE TUHAYDER) ve tutsak yakınları cezaevi önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada cezaevi savcısı ile görüşen milletvekilleri ve tutsakların avukatlarından Veli Bulut ve Didar Boza’nın annesi Nazlı Boza açıklamalarda bulundu.
‘7242 sayılı yasaya itiraz henüz sonuçlanmamıştı’
Basın açıklamasında söz alan avukat Veli Bulut hiçbir somut ve hukuki gerekçe verilmeden mesnetsiz iddialarla tutsakların tahliye edilmediğini ifade ederek, 7242 sayılı kanunda yapılan değişiklikle cezaevinin keyfi davranabileceğini dile getirdi. Avukatlar olarak yasal yollara başvuracaklarını belirten Veli, “Kanun çıktığında ana muhalefet partisinin çoğunluğu ile Anayasa Mahkemesi’ne iptal yoluna gitme durumu var. Elimizde bu başvuru var ama Anayasa Mahkemesi’nden henüz çıkmış değil. Karara 15 günlük itiraz süremiz var. İnfaz hakimliğinin aldığı karara göre Ağı ceza mahkemesinin kararına göre Anayasa Mahkemesi’ne oradan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilebiliyor” dedi.
‘Siyasi soykırım kararının devamı niteliğinde’
Türkiye’nin AİHM Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş ile ilgili kararı da uygulamadığını söyleyen HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay bakanlığın yönetmeliğine göre de siyasi tutsakların keyfi şekilde içeride tutulduğunu ifade etti. HDP olmak üzere demokratik ve siyasi kimliği olanlara yönelik bir siyasi soykırım operasyonunun devam ettiğini dile getiren Serpil, “Adalet Bakanlığı’nın yönetmeliğine göre ve bu komisyonun çalışmalarıyla keyfi şekilde buradaki mahpusları daha çok içeride tutmanın yolunu uyduruyorlar. Bu arkadaşlarımızla ilgili Ceylan Didar ve Merve Nur ile ilgili olarak karar gerekçesinde sayımlarda aramalarda kurum çalışanlarının işini kolaylaştırmaya yönelik ekstra gayret olmadığı personele karşı serzenişleri ve olumsuz söylemleri olduğu. İnfaz süresi içinde davranışlarında herhangi bir değişim olmadığı gibi pişmanlık itiraf ve benzeri davranış ve eylem görülmediği uygulanan iyileştirme programlarında toplumsal bütünleşme programlarına hazır olmadığı, suç işleme mağdura ve başkalarına zarar verme riskinin düşük olmadığı anlaşılmaktadır diyor” şeklinde devam etti.
‘Kamuoyu soruna sahip çıkmalıdır’
Serpil, aylar önce çıkarılan infaz yasası ile Adalet Bakanlığı’nın adli tutukluların ve mafyanın serbest bırakıldığını ancak aynı bakanlığın siyasi tutsakları ekstra çabaları olmadığını belirtti. 120’yi aşkın cezaevinde devam eden süresiz dönüşümlü açlık grevlerine dikkat çeken Serpil, “Açlık grevleri ölüm oruçlarına dönüşebilir. Açlık grevleri aynı zamanda işte bu siyasi soykırım kararlarına karşıdır. Cezaevlerindeki tecridin ve hukuksuzlukların kaldırılması için gerçekleştirilen bu açlık grevleri hukuksuz uygulama ile karşılığını buluyor” diye ifade etti.
‘Çocuklarımıza soru sorma hakkına sahip değiller’
Açıklamada söz alan tahliye edilmeyen tutsaklardan Didar Boza’nın annesi Nazlı Boza çocuklarına pişman olup olmadıklarının, ailelerinin kendilerine sahip çıkacak mı, çıkınca ne yapacakları gibi soruların sorulduğunu belirterek, “Bu soruları sorma hakkına kimse sahip değildir. Biz aileler olarak çocuklarımızı sonuna kadar destekliyoruz. Asla bu onursuzca dayatmaları kabul etmiyoruz. Pişmanlık ne demek? Benim çocuğum sizin verdiğiniz cezayı yatmış bitirmiş tahliye oluyor. Pişman olsaydı başından beri pişmanım diyecekti. Cezaevi kendi ile çelişkide. Koğuşlar ayrılmış tecavüzcüler tecavüzcüyle katiller katillerle. Düşünce suçluları için de ayrıca koğuşlar verilmiş. Siz bu koğuşları açtınız” şeklinde konuştu.
‘Ne yapacaklarına çocuklarımız kendileri karar verir’
Üniversite öğrencisi olan çocuklarına mesnetsiz gerekçelerle iddianameler yazılarak cezaevine atıldığını dile getiren Nazlı, kararda geçen kitapların ve mektupların cezaevi idaresi tarafında okunduğunu ve kitapların vergisi ödenen bandrollü kitaplar olduğunu ifade etti. Didar’ın suçlu olmadığını belirten Nazlı, “Herkes kendi düşüncesini ifade edebilmeli rengarenk bir çiçek bahçesi Türkiye. Adalet Bakanlığı bu hukuksuz yasan geri adım atsın. Çocuklarımızı buradan almak istiyoruz. Çocuklarımızı serbest bırakın. Ne yapacaklarına kendileri karar verir” diye belirtti.
‘Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen herkes soruna sahip çıkmalı’
CHP milletvekillerine ve Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyenlere seslenen Nazlı, CHP milletvekilleri ile görüştüğünü, yanında olacaklarına dair destek aldıklarını ancak kendisine dönüş sağlamadıklarını ifade etti. CHP’li vekillere yanlarında olma çağrısını yineleyen Nazlı, “Üniversiteyi okumak istiyor. Kayıt yaptırdık okula. Bir sürü kitap aldık. Son bir gün kala ellerine geceden hazırladıkları bir kararla çıkarmadılar” diyerek kamuoyunu desteğe çağırdı.