
Darp edilen öğrencilerden açıklama: Kayyımlarınızdan korkmuyoruz
- 16:53 11 Ocak 2021
- Güncel
ANKARA - Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyım rektörü protesto etmek istedikleri sırada polisler tarafından darp edilerek gözaltına alınan öğrenciler düzenledikleri basın toplantısında, “Cuma günü, bütün Ankara’da bu korkunun bir perdesini izledik. Bu korku sahnelerini iyice açıklamak istiyoruz çünkü bu korkunun altında faşizme karşı mücadelenin umudu yatıyor” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyım rektör olarak atanan AKP'li Melih Bulu'yu protesto ettikleri sırada polisler tarafından darp edilerek gözaltına alınan Ankara'daki üniversite öğrencileri, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tümbel-Sen) Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya öğrencilerin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, HDP Ankara İl Örgütü, Yeni Demokrat Kadın, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi temsilcileri ile Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları katıldı. Toplantının yapıldığı salona, “İşkenceci polisten, kayyumdan korkmuyoruz! Boğaziçi'nin yanındayız" yazılı pankart asıldı.
‘Arkadaşlarımız tecavüzle tehdit edildiler’
Açıklamada konuşan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Yaren Tuncer, 'kayyım rektöre' karşı Boğaziçi öğrencilerinin mücadelesinin sürdüğünü ifade ederek, öğrencilerin 2 Ocak’tan beri direndiklerini vurguladı. Yaren, “Boğaziçi Üniversitesi önündeki ‘kayyum rektör istemiyoruz’ eyleminin ardından İstanbul’da iki ayrı polis operasyonuyla 36 arkadaşımız gözaltına alındı. Daha birkaç gün önce bir kadının yakılarak katledildiği eve çilingir çağırarak bir saatte giren polisler, üniversite öğrencilerinin evlerine sabaha karşı uzun namlulu silahlarla, özel timlerle baskın yaptı. Kapılar yetmedi, duvarlar kırıldı. Gözaltına alınan arkadaşlarımız, günlerce iktidar ve ona bağlı medya araçları tarafından terör örgütü üyesi olmakla itham edildiler. Bu iftiralar paralı troller tarafından sosyal medyadan ve televizyon kanalları üzerinden hala devam ediyor. Arkadaşlarımıza gözaltında çıplak arama dahil olmak üzere çeşitli işkenceler yapıldı. LGBTİ+ arkadaşlarımız tecavüzle tehdit edildiler” ifadelerini kullandı.
‘İktidar gençliğin mücadelesinden korktu’
Ankara’daki Üniversite öğrencileri olarak, Boğaziçi ile dayanışma için Cuma günü Güvenpark’ta bir basın açıklaması gerçekleştirmek istediklerini kaydeden Yaren, öğrencilere yönelik müdahaleyi ve yaşananları şöyle anlattı:“Başından beri tepeden inme kararlarla, baskıyla, gözaltıyla, işkenceyle her istediğini yapabileceğini sanan iktidar, gençliğin itirazından, mücadelesinden ve dayanışmadan korktu. Cuma günü, bütün Ankara’da bu korkunun bir perdesini izledik. Bu korku sahnelerini iyice açıklamak istiyoruz çünkü bu korkunun altında faşizme karşı mücadelenin umudu yatıyor. Sabah saatlerinden itibaren Ankara’nın çeşitli semtlerinde birçok arkadaşımızın evinin önü, birçoğunun Güvenlik Şubeden olduğunu tahmin ettiğimiz sivil polisler tarafından tutulmuştu. 2 arkadaşımız evlerinin önünden önce GBT bahanesiyle durdurulup, geçerli hiçbir sebep gösterilmeden zor kullanılarak gözaltına alındılar. Bu arkadaşlarımız hakkında hastanedeki muayenelerinin dışında resmi herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını bile bilmiyoruz. Arkadaşlarımız herhangi bir tutanak, evrak, nezarethane, ifade odası, avukat görüşmesi olmadan eylem saati geçene kadar saatlerce gözaltı aracının bagajında, emniyet otoparkında tutuldular” dedi.
‘Birçok arkadaşımız polis takibine ve tacizine maruz kaldı’
Yaren, açıklamanın yapılacağı saatte Kızılay Meydanı ve çevresindeki bütün cadde ve sokakların, yüzlerce polis tarafından işgal edildiğini belirtti. Polislerin gün boyunca üniversite öğrencisine benzettikleri herkesin önünü kestiklerini söyleyen Yaren, “Bu şekilde de bizim ulaşabildiğimiz en az 3 arkadaşımız hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, haklarında herhangi bir arama kararı olmamasına rağmen gözaltına alındı. Eyleme katılacak olsun veya olmasın, evinden çıkıp Kızılay istikametine giden birçok arkadaşımız araçla veya yaya olarak polis takibine ve tacizine maruz kaldı” sözlerini kullandı.
‘Çok sayıda arkadaşımız yaralandı’
Yaren açıklamanın devamında şöyle konuştu :“İşkenceciler bir başka arkadaşımızın omzunu yırttılar. Kaçımıza tomografi çekildi bilmiyoruz. Çok sayıda arkadaşımızın vücudunun çeşitli yerlerinde çeşitli yaralanmaları var. Güvenpark eylemine polisin saldırdığını öğrenen ODTÜ öğrencileri, bu saldırıya karşı çıkmak için 100.Yıl’da sokağa çıktılar. Burada da 13 arkadaşımız eylemin yapılacağı yere giderken aynı polis saldırısında işkence ile gözaltına alındı. Buradan gözaltına alınan arkadaşlarımızın da birçoğunda işkence izleri var.8 Aralık Cuma günü, polis dayanışmayı engellemek için Ankara’da her türlü baskıyı, zorbalığı, işkenceyi denedi. Ancak yine de başarılı olamadı.”
Ankara emniyetine sorular
Yaren, Ankara Emniyetine şu soruları yöneltti: “Ankara polisi herhangi bir yasaya, kanuna, insan haklarına, anayasaya bağlı hareket etmediğini defalarca ispatladı ama biz yine de cevabını bilsek de soralım; evlerine kadar takip edilen arkadaşlarımız hakkında herhangi bir yasal kovuşturma var mıdır? 7 Ocak gününden başlayarak bugüne kadar hala devam eden tüm bu tacize gerekçe olarak tek bir yasal gerekçe gösterebilir misiniz? Yaşadığı evin önünde, komşularının gözleri önünde hiçbir gerekçe gösterilmeksizin işkenceyle gözaltına alınan arkadaşlarımıza hangi kanuna binaen hangi işlemi yaptınız? Bacak kırma, omuz yırtma dahil her türlü kalıcı, ömür boyu sürecek hasara neden olan tüm bu işkenceleri hangi kanuna dayanarak yapıyorsunuz? Birçok arkadaşımıza yönelik uygulanan tüm bu fiziki, teknik takibin tek bir yasal dayanağı var mı?"
'Ankara sokaklarını mücadele sloganlarıyla inletiyoruz'
Her ne pahasına olursa olsun mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Yaren, “Her seferinde Ankara sokaklarını mücadele sloganlarıyla inletiyoruz. Bütün bu süreçte coğrafyanın dört bir yanında direnen gençlik defalarca ispatlamıştır. Sizden, polisinizden, ev baskınlarınızdan, işkencelerinizden, kayyumlarınızdan korkmuyoruz. Bütün Ankara’yı kuşatma altına alarak engellemeye çalıştığınız sesi yükselttik, yine yükseltiyoruz. Boğaziçi yalnız değildir! Ferman devletin üniversiteler bizimdir! Baskılar bizi yıldıramaz!”
‘Polisin müdahalesi hukuk dışı’
Çağdaş Hukukçular Derneği avukatları Nihat Koçak ve Deniz Can Aydın, öğrencilerin maruz kaldıkları işkenceleri anlatarak, “Polisin müdahalesi hukuk dışı. Hastane polisinin tacizi ile karşılaştı öğrenciler. Umarım bu işkence sarmalı son bulacak. Öğrenciler, iktidarın medya organları tarafından hedef alındıkları için gözaltında tutuldular. Müdahalenin anayasal hiçbir dayanağı yoktur” dedi.
‘Hukuksuz uygulama yapan failleri yakalanmalı’
İHD adına konuşan Sevil Turgut ise üniversitelerin bilim üreten saygın yerler olduğunu ifade ederek, işkencenin en ağır insanlık suçu olduğunu söyledi. Hukuksuz uygulama yapan faillerin yakalanıp adalet önüne çıkarılması gerektiğinin altını çizen Sevil, işkenceye maruz kalan herkesi şubelerine başvurmaya davet ettiklerini belirtti.