
'Kitlesel sivil hareket hedefleniyor’
- 09:02 6 Ocak 2021
- Güncel
İZMİR - Derneklere kayyım atanması ve sivil toplum üzerinde vesayet denetimi gibi sonuçlar doğuracak yasanın “kitlesel sivil hareketin yayılmasının önlenmesini ve sivil toplumu susturmayı” amaçladığını ifade eden Avukat Ruken Arslan, derneklerin bundan sonra da hukuki mücadeleyi devam ettireceklerini belirtti.
“Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanın Önlenmesine İlişkin Kanun” Meclis’te kabul edildi. 43 maddelik torba yasada altı madde kanunun amaçladığı konuda, diğer maddelerin on biri ise direkt sivil toplum örgütlerini ilgilendiren konularda düzenleme içeriyor. İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Avukat Ruken Arslan, “Yasanın amacının adından anlaşıldığı gibi kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına ilişkin değil, sivil toplumun imhasına yöneliktir” dedi.
‘Yasa adındaki amacı taşımıyor’
Meclis’ten geçen yasanın farklı amaçlarla kullanılacağını söyleyen Ruken, “Bu kanun hala kullanılıyor ve bu teklif zaten o kanuna ek fıkralar barındırıyor. Biz sivil toplum örgütleri (STÖ) olarak bu kanunun adındaki amacının dışında başka amaçlar taşıdığını düşünüyor ve bu nedenle STÖ’ler olarak bir tepki veriyoruz. Tepkilerin çoğu da, ilgili maddelere ilişkin kaygılarımızı içeren tepkiler” şeklinde belirtti.
‘Dernekler baskı altında olacak’
Demokratik örgütlerin üzerine gelindiğini ifade eden Ruken, yeni düzenleme ile derneklerin İçişleri Bakanlığı’nın vesayeti altında kalacağını ifade etti. Ruken “İçişleri Bakanlığı'nın onay vermediği, şüphelendiği herhangi bir konuda araştırma yapan topluma bilgi sunan bir sivil toplum örgütü, İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma açma riski ile başbaşa kalacak. 2016 darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in devamında STÖ’leri neredeyse hareket edemez hale geldi. Tüm hak ihlallerine karşı ses çıkaran STÖ’ler yargı tehdidi altındalar” dedi.
‘Dernekler denetim kıskacına alınacak’
Dernekler Kanunu’na göre derneklerin, yıl sonunda mülki idare amirine verecekleri beyanname ile bir denetime tabi olduğunu, fakat bu yasa ile derneklerin her an İçişleri Bakanlığı’nın denetimine tabi tutulacağına işaret eden Ruken, “Bunun da, derneklerin tamamının alacağı her kuruş için, hangi amaç için olursa olsun, her türlü projenin kaynağını İçişleri Bakanı’na bildirmek ve en ufak bir şüphe taşındığında, derneğin bütün defterlerinin tekrar tekrar denetimden geçeceği anlamı taşıyor. Dernekler neredeyse hiçbir konuda faaliyet yürütemeyecek hale gelecek. Dolayısıyla terörün finansmanı ile anlatılmak istenenin aslında ne olduğunu bu maddeler ile iyi biliyoruz. Dernekler toplumsal barış, huzur ve insanca yaşamın sağlanması amacıyla faaliyet yürütürler” diye kaydetti.
‘Haber alma ve verme özgürlüğünü de kısıtlıyor’
Dernek organlarında görevli dernek üyeleri görevden alınarak kayyım atanması ve dernek faaliyetlerinin durdurulması mümkün hale geleceğini ifade eden Ruken şöyle devam etti: “Kısacası uzunca bir dönemdir halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerinin, Meclis üyeleri ve belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atamasının, derneklere de sirayet ettiğini görüyoruz. Öyle anlaşılıyor ki bu kanun ile demokratik yaşam tehdit ediliyor derneklerin çalışmaları sekteye uğratılarak sivil toplumun muhalefeti susturulmak isteniyor. Anayasa’da düzenlenmiş olan dernek kurma özgürlüğü ve hakkının ciddi anlamda zarar gördüğü ortadadır. Bu yasa ile hak temelli çalışan dernekler hazırlamış oldukları raporlar ve basın açıklamaları konusunda her zaman kendilerini bu yasanın baskısı altında hissedeceklerdir. Dolayısıyla bu yasa ile bilgi alma hakkı da zedelenecek ve demokratik yaşam için olmazsa olmaz haber alma ve haber verme hakkımız ihlal edilecektir.”
‘Belirsizlik içeriyor; kanunilik ilkesine de aykırı’
Bu denli önemli kanunlarda değişiklik içeren ve ek fıkralar yükleyen kanun maddelerinin torba yasa içinde eritilerek, belirsiz hükümlerle göndermeler yaparak düzenlenmesinin yanlış olduğunu aktaran Ruken, “Bu yasa ile suçta ve cezada kanunilik ilkesi de aslında ihlal edilmektedir. Sivil toplumu bu kadar yakından ilgilendiren bir yasa hazırlanırken bu alanda çalışan hiçbir temsilciden görüş alınmaması da cabası” diye belirtti.
‘Kitlesel Sivil Hareketin Yayılmasının Önlenmesi Kanunu’
Adeta toplumun dikkatinden kaçırılarak çıkarılan maddelerin tamamının sakıncalı ve demokratik yaşam için tehlikeli olduğunu dile getiren Ruken, “Demokratik yaşam için olmazsa olmaz olan sivil toplum örgütlerini yok etme amacı taşıyan bir kanun. Ben bu kanunun adını görünce ‘kitlesel sivil hareketin yayılmasının önlenmesi kanunu’ olmalıymış dedim çünkü tamamen sivil toplumun önlenmesine ilişkin. Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin tamamı toplumsal barış ve adil, özgür bir yaşam için mücadele yürütüyor. Hedef kitlenin imha silahlarını üretenler değil tersine demokratik yaşam için her an uğraş veren sivil toplum örgütleri olduğunu düşünüyoruz” diye kaydetti.
‘Yasaya karşı hukuk mücadelesi verilmeye devam edilecek’
STÖ’lerinin kamuoyunun uyarılması ve farkındalığının sağlanması için bir araya geldiğini, imza kampanyaları düzenlediğini söyleyen Ruken, yasanın vetosu ve iptaline ilişkin hukuki mücadele için ise şunları söyledi: “Kanunun ilgili maddelerinin Anayasaya aykırılığı -dernek kurma özgürlüğü, toplantı özgürlüğü, mal varlığına ilişkin ilgili maddeler olması nedeniyle uluslararası sözleşmelerle belki mülkiyet hakkı gibi haklara aykırı olması- nedeniyle iptaline dair hukuki süreç başlatılabilir.”
Sivil toplum örgütlerinin daha dikkatli ve dayanışma içinde çalışmalarını sürdüreceğini dile getiren Ruken, yasanın iptali için hukuki mücadeleyi de sürdüreceklerini ifade etti.