Gazeteciler emniyet ve cezaevindeki çıplak aramayı anlattı

  • 09:04 26 Aralık 2020
  • Güncel
ANKARA - Gazeteciler gözaltı ve cezaevi girişlerinde maruz bırakıldığı ‘çıplak arama’yı anlatarak, insanlık onurunu zedeleyen uygulamanın hükümet tarafından ne kadar inkar edilirse edilsin, uygulamaya maruz bırakılanlar olarak gerçeği seslendirmekten vazgeçmeyeceklerini belirtti.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından önce Meclis gündemine ardından ise kamuoyu gündemine taşınan “çıplak arama” işkencesine ilişkin tartışmalar gündemdeki yerini koruyor. Çıplak arama işkencesine maruz bırakılan yüzlerce insan, sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla söz konusu işkenceyi teşhir etti.
 
Konuya ilişkin açıklamada bulunarak uygulamayı yalanlayan devlet yetkilileri ise “çıplak arama”yı uygulayanlar hakkında gerekli yasal işlemleri başlatmak yerine, insanlık onurunu zedeleyen bu uygulamaya ilişkin paylaşımda bulunanlar hakkında soruşturma başlatılacağını duyurdu. 
 
Çıplak arama işkencesine maruz kalan bir kesimi de gazeteciler oluşturuyor. Siyasi iktidarın baskıları sonucunda cezaevine giren, ardından ise ülkeden ayrılmak zorunda kalan ve bu işkenceye maruz kalan kadın gazeteciler Meltem Oktay ve Filiz Zeyrek maruz kaldıkları çıplak arama işkencesini anlattı.
 
‘Hakime çıplak aramaya maruz kaldığımı belirttim, kayda alınmadı’
 
Çıplak arama işkencesine 14 Nisan 2016 tarihinde gözaltına alındığı Nusaybin Emniyet Müdürlüğü’nde maruz kalan gazeteci Meltem Oktay, çıplak aramanın Türkiye’de sistematik bir politika halini aldığına dikkat çekti. Meltem, maruz kaldığı işkenceyi şöyle anlattı: “İki kadın polisin şiddetle çıplak aramasına maruz kaldım. Bu durum, çok kötü bir his. İnsan onurunu zedeleyen, irade kırılması yaratan bir durumdur. Gözaltı sürecim sona erdikten sonra çıkarıldığım mahkemede hâkime çıplak aramaya maruz kaldığımı belirtmeme rağmen tutanaklara geçmedi. ‘Ben çıplak aramaya maruz kaldım. Bu durum hukuksuzdur ve bu bir işkencedir. Ben bunu kabul etmiyorum’  gibi bir beyanda bulundum ama buna rağmen beyanlarım kayda alınmadı. Bunu, olması gereken bir durummuş gibi karşıladılar. Siz işkenceyi kayda almak isteseniz de dikkate alınmıyor. Çıplak arama yapılarak şüpheli kişiye ‘suçlu’ gibi davranılıyor.  Bu yasal değil.  Normal arama vardır ama ötesi işkencedir” diye konuştu.
 
‘Birçok defa haberini yazdık’
 
Bu uygulamanın, Uşak’ta bir grup öğrencinin maruz kalmasıyla gündeme geldiğini hatırlatan Meltem, ancak bu durumun yeni bir uygulama olmadığını ve yıllardır buna maruz kaldıklarını söyledi. Meltem, “Tabi her şeyde olduğu gibi bu da inkar ediliyor ama ne kadar inkar edilse de bu, Türkiye’de gözaltı merkezlerinde, cezaevi girişlerinde, cezaevine sevk edilme durumlarında yaşanıyor. Biz gazeteciler olarak bunların birçok defa haberlerini yazdık, maruz kalanlarla görüştük. Buna maruz kalanlar olarak bu gerçekliğin inkar edilemez bir durum olduğunu belirtiyoruz. Bugün birçok kişi ortaya çıkıp bunu yaşadığını, buna maruz kaldığını ifade etti. Ben de onlardan biriyim” sözlerine yer verdi.
 
‘Normal arama vardır ama ötesi işkencedir’
 
Tüm kesimlerin çıplak arama işkencesine karşı çıkması gerektiğini ve buna maruz kalan herkesin dile getirmesinin önemli olduğunun altını çizen Meltem, bunun için daha fazla kişinin bir araya gelerek bu durumu açığa çıkarmasının şart olduğunu vurguladı. 
 
‘Özlem Zengin’in herkesten özür dilemesi gerekir’
 
Çıplak aramaya sadece kadın ve erkeklerin değil çocukların da maruz kaldığını vurgulayan Meltem,  “Dolayısıyla herkesin çıkıp bunu yaşadığını söylemesi gerekir. Suç duyurusunda bulunması gerekir.  Özellikle bu durumu inkar eden AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in başta kadınlar olmak üzere herkesten özür dilemesi gerekir. Birçok kişi bunu yaşadığını dile getirdi, bu beyanlar esas alınmalı” ifadelerini kullandı.
 
‘Şimdi sesimizi çıkarmazsak yarın çok geç olacaktır’
 
26 Şubat 2019 tarihinde tutuklanarak Edirne Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen gazeteci Filiz Zeyrek, burada maruz kaldığı çıplak arama işkencesini şu sözlerle ifade etti: “Cezaevi giriş işlemlerinin ardından kabinde 2 kadın gardiyan soyunmam gerektiğini söyledi. Ben bunu reddedince 2 kadın gardiyan daha geldi. Ben bunun onur kırıcı olduğunu, insan haklarına aykırı olduğunu söylediğim ve uygulamayı kabul etmediğim halde gardiyanlar ısrarla üzerimi çıkarmaya çalıştılar. Çıplak aramanın yanı sıra gardiyanların hakaretlerine de maruz kaldım. Yaşadıklarımla cezaevinde yaşanan uygulamaların insanlık dışı olduğuna şahit oldum. Keyfi uygulamalarla tutsaklara karşı suç işliyorlar. Ve bu uygulamaya karşı ses çıkarmak ‘insanım’ diyen her bireyin görevidir. Şimdi sesimizi çıkarmazsak yarın çok geç olacaktır.”
 
‘Utanmadan yalanlamaları korkunç bir şey’
 
Filiz, AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren ülkede yaşanan tüm olumsuz olaylara karşı üç maymunu oynadığını ve oynamaya devam ettiğini belirterek, “Bunun nedeninin, iktidarlarını kalıcılaştırmaya ve saltanatlarını sürdürmeye yönelik olduğunu biliyoruz. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki cezaevlerinde başta gazeteciler olmak üzere siyasetçiler, akademisyenler ve binlerce suçsuz yurttaş var. AKP kaos üzerinden beslenen bir parti. Cezaevlerinde insanlık dışı muamelelerle karşılaşan tutsaklara zorla çıplak arama da yapılıyor. Bunlar defalarca cezaevi komisyonları, İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından belgeleriyle kamuoyuyla paylaşıldı. Maalesef AKP iktidarı sebep olduğu bunca hak ihlallerini görmezden gelirken bir de üstünü kapatmaya çalışıyor. Cezaevine gönderilen her tutsağın maruz kaldığı bu çirkin uygulamayı olmamış gibi görmeleri ve bunu utanmadan yalanlamaları korkunç bir şey” dedi.