
Kenetlenmiş 7 beden, gelmeyen 9 yıllık adalet
- 09:02 25 Aralık 2020
- Güncel
Rojda Aydın
ŞIRNAK - Roboski Katliamı’nda elleri birbirine kenetlenmiş halde yaşamını yitiren çocukların anneleri, “Onlar ölmemek için birbirlerine kenetlenmişti, onlar katledildi” derken, yaşananları asla unutmayacaklarını vurguluyor.
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 8 yıl önce 28 Aralık günü, çoğunluğu çocuk 34 kişi askerlerin bilgisi dahilinde Federe Kürdistan Bölgesi’ne gider ve geri döndüklerinde Türk Silahları Kuvvetleri’ne (TSK) ait F-16’lar tarafından bombalanarak katledilir.
Katliamdan sonra olay yerine giden köylüler, ilk bombardımandan sonra kayalıkların altına saklanan ancak ikinci bombardımanda yaşamlarını kaybeden 5’i çocuk 7 kişinin ellerini birbirine kenetlenmiş şekilde bulur. Erkan Encü (13), Şıvan Encü (14), Mehmet Encü (15), Serhat Encü (17), Yüksel Ürek (17), Adem Ant (18), Seyit Enç (22) uçakların kendilerini görmemesi için katırların arkasına saklanarak el ele tutuşmuş ancak, bombardımanla beraber onlarda katledilir. Toprağın altından cenazeleri çıkarıldıklarında elleri birbirine kenetlenmiş şekilde bulunur.
‘Kimse sesini çıkarmadı’
Katliamda yaşamını yitiren Serhat Encü’nün annesi Halime Encü, çocuğunun cenazesinin bulunduğu zaman altı arkadaşıyla el ele tutuştuklarını hatırlatır. Aradan geçen 9 yıla rağmen faillerin cezalandırılmadığını söyleyen Halime, şöyle devam ediyor: “34 geç vahşi bir şekilde katledildi. Tüm dünya bu katliama şahit oldu ama kimse sesini çıkarmadı. Acımız o kadar büyük ki artık ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Her gün yeni bir gün başlıyor fakat bizim için değil. Adalet yerini bulduğu gün bizim için o zaman gün doğacak. Çocuklarımız hiçbir şey yapmamışlardı. Kuzey Irak’ta akrabalarımız vardı. Serhat’ta onları görmeye gidiyordu, gidişler yasak değildi. Oğlum sabahları gidiyordu, akşamları ise dönüyordu. Çocuklarımızın hayalleri vardı. Hayallerini gerçekleştirmek için bu yollardan gidiyorlardı. Devlet eliyle 34 öğrenci katledildi. Devlet yarım saat içerisinde çocuklarımızı katletme kararı aldı ve uyguladı. Çocuklarımız oradan silah getirmiyorlardı. Sadece mazot getiriyorlardı.”
‘Annelerin kalbi kırık’
“Zulümle barış ve özgürlük gelmez” diyen Halime, bombardıman nedeniyle çocuklarının parçalanan bedenlerinin birbirine karıştığını anımsatır. “Çocuklarımız ne yapmıştı ki?” diye soran Halime şu sözlerle yaşananları dile getiriyor: “Çocuklarımızın cenazesini almaya gittiğimizde onları tanıyamadık. Ambulansların olayın yaşandığı yere gelmesine izin verilmedi. Eğer ambulansın oraya gitmesine izin verilseydi hem benim oğlum hem de diğer çocuklar kurtulurdu. Bilinçli bir şekilde yapıldı ve çocuklarımız orada katledildi. Çocuklarımızın günler sonra bedenlerinin parçaları bulundu. Oğlumun eli, olaydan 4 gün sonra bulundu. Cenazesini bulduğumuzda zafer işareti yaparak şehadete ulaşmıştı. Çocuklarımız katledildiği gün hayalleri de katledildi ve bizlerin de hayalleri katledildi. 34 beden parça parça edildi. Bu zulüm değil mi? Bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz. Artık yeter bu savaş son bulsun. Barış ve özgürlük gelsin. Diğer çocuklar yaşasın. Annelerin kalbi kırıktır. Katliamların yaşanmasını istemiyoruz. Artık yeter.”
‘Yaşamak umuduyla el ele tutuşmuşlardı’
Şivan Encü’nün annesi Heyyam Encü ise çocuğunun okul masrafı için sınırdan geçerek mazot getirdiğini ve orada bulunan askerlerin bundan haberdar olduğunu söyler. Şivan’ın yaşamak umuduyla diğer çocuklarla beraber el ele tutuştuğunu kaydeden Heyyam, “Devlet çocukların yaşamasına izin vermedi. Çocuklarımız hiçbir şey yapmamıştı. Çocuklarımız vahşi bir şekilde katledildi. Çocuklarımız ölümü hak etmedi. 9 yıldır devlet çocuklarımızın katillerini koruyor. Faillere ceza verilirse bizim de içimiz rahatlayacak. Sürekli kara giyiniyoruz, çünkü çocuklarımızın failleri bulunamadı. Tek isteğimiz adalet fakat o da Türkiye’de yok. Artık düğün dernek kurmak istiyoruz. Çocuklarımız kaçakçılık yaptıkları için tutuklansalardı ama katletmeselerdi. Yaralı olanlar vardı. Ama ambulans onları hastaneye götürmek için gelmedi. Cenazeleri traktör ile getirmek zorunda kaldık. Cenazeler parçalanmış haldeydi. Direnmek içi yedisi el ele tutuşmuşlardı” diye anlatıyor.
‘Adalet çağrılarımızı tekrarlayacağız’
Bir oğlunu da 18 Kasım 2018 yılında kaybettiğini ve acısının daha da katlandığını ifade eden Heyyam, “Oğlum Şivan’ı katledildikten sonra diğer oğlumda bana ‘anne ben okula gitmiyorum, onlar benim kardeşimi katletti’ diyordu. Şivan’ı kaybettikten yedi yıl sonra diğer oğlumu da trafik kazasında kaybettim. Ölüm yıldönümleri arasında 10 gün var. Şu an üç tane çocuğum kalmış. Adalet hala yerini bulamadı. Adalet yerini bulana kadar bizler adalet çağrımızı tekrarlayacağız” sözlerini kullanıyor.
‘Kimse Roboski için ses çıkarmadı’
Elleri birbirine kenetlenmiş 7 çocuktan biri de Erkan Encü. Annesi Feleknaz Encü, şu ifadelere yer veriyor: “Katliamdan sonra herkes sustu. Sanki orada çocuklar katledilmemişti. Kimse Roboski için ses çıkarmadı. 9 yıl geçmesine rağmen failler bulunamadı. Devlet failleri cezalandıracağına dair bize söz verdi ama sözünde durmadı. Biz derdimizi Emine Erdoğan’a anlattık fakat o da bize sırtını çevirdi. Çocuklarımız daha küçücüktü. Adalet 9 yıldır yıkıldı. Çocuklarımızı neden katlediliyorlar? 9 yıl oldu ama kimse Roboski’den bahsetmiyor.”
‘Devlet bizden özür dilemeli’
Roboski Katliamı karşısında dünyanın sağır ve dilsizi oynadığını vurgulayan Feleknaz, “Kimse Roboski ismini anmak dahi istemedi. Devlet bizim üzerimizde zulmünü devam ettiriyor. Bize davalar açılıyor. Bizler, faillerin bulunması için davalar açtık ama hiçbirinden sonuç çıkmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yok hükmündedir. Devlet bizden özür dilemeli. Bizim adalet istemimiz devam edecek” diyerek faillerin yargılanması için mücadele edeceklerini yineliyor.