
Çadır kentte hijyen koşulları yetersiz: Yurttaşlar endişeli
- 09:11 7 Kasım 2020
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Deprem sonrası oluşturulan çadır kentte hijyen koşullarının yetersiz olduğunu ve pandeminin hızla yayılma riskinden endişe duyduklarını belirten sağlık emekçileri, depremzedelerin bir an önce kalıcı konutlara taşınması gerektiği uyarısında bulunuyor.
İzmir’de 30 Ekim’de meydana gelen 6.8 şiddetindeki depremde 114 kişi yaşamını yitirdi, bin 35 kişi de yaralanmıştı. Depremde, koronavirüs ile mücadelede önemli görev üstlenen doktorlar Buse Demir ve Hüsnü Kırbalı, hemşire Nebiye Tekin ve Fatma Öztürk, sağlık teknisyeni Doğan Sert, diş hekimleri Zarife Doğan, Yeşim Emir, Aslı Taner de hayatını kaybetmişti. Deprem sonrası oluşan atmosferin, koronavirüsün yayılması tehlikesini beraberinde getirebileceği yönünde ise endişe devam ediyor. Depremin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Ege Üniversitesi’nin ortak girişimiyle oluşturulan çadır revirlerde nöbet tutan gönüllü doktorlar ve doktor adayları da (intörn) nöbetlerini sağlıksız koşullarda sürdürüyor. İntörn doktorlardan Sibel Ersin ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şube Eşbaşkanı Nursel Yücesoy deprem bölgesi koşullarını ve son durumu değerlendirdi.
Çadır revirde organizasyon hala yetersiz
Ege Üniversitesi Hastanesi’nde intörn olarak çalışan Doktor Sibel Ersin çadırda kalan hastaların sağlık kuruluşlarına ulaşmaları için revir oluşturulduğunu ve değişen sayılarda yaklaşık 40 kadar doktorun da yapılan çağrı sonrası bu çadırda gönüllü olarak çalıştığını belirtti. Organizasyonun hala yetersiz olduğunu ifade eden Sibel, “En başta insanların isimlerine ulaşıp envanter oluşturduk. Kronik hastalar tespit ettik ve ona göre bir liste oluşturduk. İlaçları evlerinde kalan insanlara ilaç yetiştirmeye çalıştık. Düzenli tansiyon ölçümleri yaptık. Biz bu organizasyonda yeni yeni temellendirmeye başladık” dedi.
2 çadırda koronavirüs tespit edildi
Koronavirüs pozitif olabilecek hastalar için tuvaletin sonradan oluşturulduğunu dile getiren Sibel, pozitif hastaların henüz izole edildiğini kaydetti. Sibel, “İnsanlar maske ve mesafe gibi önlemleri almadan çadır aralarında geziniyor. Bu konuda eğitim vermeyi de hedefliyoruz. Tuvaletler de ortak kullanıldığı için ekstradan daha büyük bir organizasyon gerekli. Sürekli hijyen sağlanması lazım. Pozitif olabilecek çadırlar olduğuna dair uyarıda bulunduk ama testin yapılması için filyasyon ekibinin gelmesi beklendi, testler yapıldı. Dün 2 çadırda pozitif bulundu. Temaslılar da gözükmedi. Yakındaki çadırlar da Covid endişesiyle çadırları boşalttı. Deprem anksiyetesi yaşarken bir de böyle bir şey yaşadılar. Ama genel olarak koşullardan dolayı Covid’e karşı ekstra önlem alınası gerekir” şeklinde konuştu.
‘Sirkülasyon nedeniyle hastalar belirlenemiyor’
Çadır alanlarında test yaptıktan sonra Covid-19 hastalarını ayrıca izole bir yere yerleştirmenin daha sağlıklı olacağını ancak çadırlardaki sirkülasyon nedeniyle hastaların belirlenemediğini ifade eden Sibel, “Sağlık Bakanlığı’nın böyle bir düzenlemesi olsa ya da bir filyasyon ekibi ile dolaşsa semptomları sorgulamamız yada şüphelileri belirlememiz açısından daha sağlıklı olurdu” dedi.
‘Çadırlardan hastanelere taşınabiliriz’
Hem kaldıkları çadır revirin hem de depremzedelerin çadırlarının toprak zemin üzerinde olduğunu kaydeden Sibel, bu durumda yağmur yağması durumunda bir hazırlığın söz konusu olmadığını ifade etti. Çadırlarda soba yakılamadığı için soğuk havayla da mücadele edildiğine dikkat çeken Sibel, “Dün de bugün de grip olan insanlarla karşılaştım. Şu an ekstra bir çözüm sunamıyoruz, hastalıkla mücadele etsek de. Ben akşam da buradaydım. 12 saatten fazla süredir nöbetteyim. Depremle mücadele ederken Covid’le mücadelemiz artacak. Çadırlardan hastanelere taşınacağız ve oralarda doluluk oluşacak” sözlerine yer verdi.
‘Her çadırda 4-5 kişiden fazla kalan var’
SES olarak il etapta enkazda yakınları olan sağlık emekçilerinin bekleyişlerine eşlik ettiklerini ifade eden Nursel Yücesoy, pandemiyle mücadelede tükenmişlik yaşarken bir yandan da depremzede olduklarına değindi. Enkazdan sonra AFAD ve farklı sivil toplum kuruluşlarının kurduğu çadırlara dair gözlemlerini aktaran Nursel, “Çadır mesafeleri çok iyi ayarlanmamıştı. İçlerine yükseltici koruma yapılmamış. Bir kaos ortamı yaşanıyor. Kurumlar çadır ve yemek yerleri açmışlar, sürekli yiyecek içecek pompalanıyor. İnsanlar adeta fuar alanında gezip bunları tüketiyorlar ve maskesizler. Pandeminin artmasına rağmen önlem alınmıyor ve içlerinde her yerden insanlar geziyor, bir güvenlik zaafı vardı. Her çadırda 4-5 kişiden fazla kalan var” sözlerini kullandı.
‘Hijyen yok’
Kamusal alandaki görevlilerin belediyelerin faaliyet göstermesini istemediğini gözlemlediğini dile getiren Nursel, diğer gözlemlerini ise şu sözlerle paylaştı: “Belediye spor salonunda gelen yardımları tasnifliyor. Onlar da pandemi tedirginliğindeydi. Havalar soğudu, nasıl çadırlarda kalacaklar? En azından geçici konutlara, ısıtması iyi yerleşim alanlarına geçmeleri gerekiyor. Destek isterler mi diye sorduk, belediyeye bağlı Eşrefpaşa Hastanesi’nden destek aldıklarını belirtti. Hijyen kötü, duş yok insanlar günlerce yıkanamadı. Belediye engelli, normal, kadın ve erkek olmak üzere dört tip tuvalet kurdu. Ama yetersiz.”
Bazı sağlık binaları hasarlı
Deprem nedeniyle bazı sağlık merkezlerinin hasarlı durumda olması sebebiyle çadırda hizmet verildiğini söyleyen Nursel, “Takiplerini oradan yaptırıyorlar. Evdeki izolasyon hastalarımız çadırlarda. Evlerine girecek halleri yok. KESK Şubeler Platformu olarak koordinasyon merkezi kurduk. Oradan da depremzedelerle koordine halindeyiz, belirlenen kalemlerle ilgili yardımlar Bayraklı Belediyesi’ne tahsis ediliyor” dedi.