'İstanbul Sözleşmesi yerine 'pembe üniversiteler' yapıyorlar'

  • 09:01 6 Kasım 2020
  • Güncel
İSTANBUL - Kadın üniversitelerinin kadına yönelik şiddetin önlemek için bir çözüm olmadığını vurgulayan Kampüs Cadıları’ndan Selina Sahra, "İstanbul Sözleşmesi onların istediği aile yapısına uygun değil ama kadın üniversiteleri uygun. Kadın üniversiteleriyle kadınları bir noktada bağımlı kılarak ‘güçlü erkek’ profili yaratmak hedefleniyor” dedi.
 
Tayyip Erdoğan’ın 2019’da Japonya’yı ziyaretinden sonra kadın üniversiteleri için adım atılacağını belirtmesiyle 2019-2020 kalkınma planında kadın üniversiteleri yer aldı. Kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele aracı olan İstanbul Sözleşmesi iktidar tarafından ‘aile kavramı ve toplum dengesini bozduğu’ iddialarıyla tartışmaya açılırken, kadın üniversiteleri içinde hazırlıklar başladı. Özgecan Aslan katliamı sonrası pembe trambüslerle şiddetin önüne geçilebileceğini düşünen iktidar şimdilerde ise İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak yerine kadın üniversitelerle kadınları toplumdan soyutlamaya çalışıyor.
 
‘Kadınları eve kapatacak bir gelecek projesi’
 
Konuya ilişkin konuşan Kampüs Cadıları’ndan Selina Sahra, kadın üniversitelerinin ayrıştırma amacı taşıdığını belirterek, ‘erkek odaklı’ bir eğitim sistemi sağlandığını vurguladı. Kadın üniversitelerinde de kadına toplumsal cinsiyet rollerinin dayatılmak isteneceğini söyleyen Selina, Kadın üniversitelerinin kadını eve kapatacak erkekleri ise öne taşıyacak bir ‘gelecek projesi’ olduğunu kaydetti. Selina, İktidarın yönetim biçiminde kadınların engel olarak görüldüğünü bu nedenle de kadınları toplumdan soyutlamak çalışması olduğunu ve bu çalışmaları kabul etmediklerini dile getirdi.
 
‘Kadın değil erkek üniversitesi’
 
Selina, kadın üniversitelerinin iktidarın zihnindeki itaatkar kadın modelini yansıtacak eğitimler verileceğini belirterek, “ İtaatkar kadın, itaatkar anne profili çizmek istiyorlar kadınlarda. Bu tarz çalışmalarla asıl hedefledikleri şeye ulaşmak istiyorlar. Bu bir sınıfsal sorundur. Erkeği öne taşıyan kadını ise geri plana atan” dedi.  Kadın üniversitelerini ‘erkek üniversitesi’ olarak değerlendiren Selina, “ Erkeklerin yönetiminde olan bir üniversiteyi kadın üniversitesi diyerek adlandıramayız. Bir eril profil var ve seni o şekilde eğitecek. Biz sizi istediğimiz biçimde yönetebiliriz gibi bir profil yarattılar ve gerçekten yönetim biçimlerinde bunu görüyoruz. Tamamen erkek odaklı. Kadını ikincil plana atan” diye konuştu.
 
‘Kadınları bir alana kapatarak çözüme ulaşamazlar’
 
Ailelerin kadına yönelik tehditlerin çözümü olarak kadın üniversiteleri görebileceğini bu nedenle de çocuklarını kadın üniversitelerine gitmeye zorlayabileceklerini dile getiren Selina, “Oraya giden kadınlar güvende olduklarını sancaklar. Belki aileleri o yüzden oraya yollayacak ama zaten erkek iktidarıyla yönetilen bir okul olduğu için tekrar problem yaşayacaklar” diye konuştu. Selina, karma eğitimde sorun yaşayan kadınların ise tercihlerinden dolayı toplumsal önyargılara maruz kalacağını ve yaşadıkları sorunların da bundan ötürü meşrulaştırılacağını ifade etti. Birçok yerde şiddetle ve tacizle karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Selina, şu şekilde konuştu: “Bizi sadece kadınların olduğu bir alana kapatarak bir çözüme ulaşamazlar. Onların, bir noktada ana düşüncesi  ‘evet siz okullarda sorun yaşıyorsunuz biz sizi korumak için böyle bir adım atacağız. Hayır, siz bizi korumak istiyorsanız okullara kapatarak, bizi problem gibi görerek, bizi toplumdan soyutlayarak değil. Gerekli cezaları vererek, gerekli eğitimleri vererek sağlayın.”
 
‘İktidarın istediği itaatkar kadın profili’
 
İktidarın odak noktasını kadınlara çevirdiğini ve bunun hata olduğunu belirten Selina, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları hatırlatarak, iktidarın ‘İstanbul Sözleşmesini alıyoruz ama size daha güzel bir şey vereceğiz’ şeklinde bir algı yaratmaya çalıştığını ve kadın üniversitelerinin lütuf gibi sunulduğunu ifade etti. Selina, “İstanbul Sözleşmesi onların istediği aile yapısına uygun değil,  ama kadın üniversiteleri uygun. İtaatkar bir kadın profilini belki İstanbul Sözleşmesi’nde göremezsiniz. Onların istediği şey İstanbul Sözleşmesi’nde ki gibi güçlü bir kadın profili değil. Kadın üniversiteleriyle kadınları bir noktada bağımlı kılarak ‘güçlü erkek’ profili yaratmak” dedi.
 
‘Kadınlar sınıflara bölünmek isteniyor’
 
Kadın üniversiteleriyle kadınların ikiye bölünmek istendiğinin altını çizen Selina, kadın üniversitelerine giden kadınlara ‘iyi kadın’ profili biçilirken karma eğitim alan kadınlara ise ‘başkaldıran’ ve toplumun dışlayacağı bir kadın profili biçileceğini ifade etti. İktidarın kadın üniversitesi politikasıyla, bir sınıfı yaratmak istendiğine dikkat çeken Selina, “Biz bu sınıfları yıkmak isterken, iktidar bir yandan sınıf yaratmaya çalışıyor. Bu sınıfları yıkarak bir yere varabiliriz. Bu tarz politikalara inanmamamız gerekiyor” diye belirtti.
 
‘Objeleri renklendirmeyi değil eril zihniyeti düzeltmek gerekiyor’
 
Selina, pembe otobüs ve pembe taksi uygulamalarını hatırlatarak bu tarz uygulamaların kadını toplumsal eşitlikten soyutlama çalışması olduğunu şimdilerde ise bunu  ‘pembe üniversite’ ile yapmaya çalıştıklarını kaydetti. Selina konuşmasına şu şekilde devam etti:  “Aslında burada objeleri renklendirmeyi değil, kafalarının içindeki problemleri çözmek gerekir. Düzeltmemiz gereken şey zihniyetler. Kadınları ne kadar bir yere kapatırsak kapatalım o eril düşünce, eril politikalar düzelmedikçe yine bir kadın onların yarattığı ‘güvenli ortamdan’ çıktıktan sonra yine onların tacizine, tecavüzüne maruz kalacak asıl problem bu. Yapmamız gereken insanları bilinçlendirmek, kadın platformlarının önünü açmak, faillere gerekli cezaları vermek. Objeleri renklendirmek değil.”
 
Selina son olarak, “Nasıl ki pembe otobüsler çıktığında hayır demesini bildiysek pembe üniversiteler çıktığında da hayır demesini gayet iyi biliriz” dedi.