‘Depremin şiddeti kaç olursa olsun devletin sorumluluğundadır’

  • 09:07 3 Kasım 2020
  • Güncel
Melike Aydın
 
İZMİR - Yerel yönetim ile merkezi yönetim arasındaki koordinasyonun yetersiz olduğunu söyleyen İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, devletin depremin şiddeti ne olursa olsun yurttaşlara karşı sorumlu olduğunun altını çizdi.
 
İzmir’in Seferihisar açıklarında AFAD’a göre 6.6 yurtdışı verilerine göre ise 7 büyüklüğünde deprem yaşandı. Devletin 7 büyüklüğündeki bir depremde olağan üstü hal ilan ederek depremde zarar gören herkese yardım etmekle mükellef olduğunu hatırlatan İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, merkezi yönetim ile yerel yönetimin arasındaki koordinasyonun da yeterli olmadığını ifade etti.
 
Merkezi hükmet ile yerel yönetimler arasındaki koordinasyon artırılmalı
 
İzmir Kent Konseyinin ihtiyaçların doğru tespit edilmesi, dayanışmanın doğru yönlendirilmesi için İzmir Büyükşehir ve Bayraklı İlçe belediyeleri ile yaptığı görüşmeler ve Kriz Yönetimi Üst Kurulu toplantıları ile ortak müdahale ve ortak organizasyonda ilerleme kaydettiklerini belirten Nazik, Hem yerel yönetimlerin kendi içinde hem de AFAD ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında bu günkünden daha iyi bir koordinasyona ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Nazik, “Orta hasarlı binalarda artçılar nedeniyle girişin tehlikeli olduğu bir süreçteyiz. Bunlara ilişkin de duyuru yapan bilgi aktaran olmaya devam ediyoruz. Kriz masasında neler önerdiğimizi, belediyelerden kent konseylerinden neler beklediğimizi günlük olarak duyuruyoruz” diye belirtti.
 
‘Depremin şiddeti devletin sorumluluğunu değiştirmez’
 
Depremin şiddetinin 7 büyüklüğünde olması halinde olağanüstü hal ilan edilmesi gerektiğini hatırlatan Nazik, yurtdışı kaynakların 7 demesine rağmen AFAD’ın depremin şiddetini 6,6, Kandilli Rasathanesinin 6.9 olarak açıkladığını hatırlattı. Bu şekilde bölgedeki esnaf ve vatandaşın kaybettiklerinin tazmin edilmesi gibi devlet üzerindeki sorumlulukların ortaya çıkmamış olduğunu söyleyen Nazik, “Çeşitli bilgi kirliliğinin bu alanda da yapıldığını görüyoruz. Devletin sorumluluğunun 7’den itibaren yapıldığı durumu değiştirmez. Bu bölgedeki sorumluluğunu merkezi hükümet açıklamalıdır. Şu anda alanda 3-4 enkaz ortadan kalkmamış. O nedenle öncelik 2 boyutta. İlk 24 saat çok önemli enkaz altında canların kurtarılması. 100’ün üzerinde insan canlı kurtarıldı. 50’nin üzerinde insanın enkazda olduğu düşünülüyor. Resmi bir veri olmadığı için bilemiyoruz” diye konuştu.
 
Sokakta yaşam için destek olundu
 
Çadırların kurulması, su, tuvalet banyo gibi ihtiyaçların sağlanması yönünde çabaladıklarını da belirten Nazik, “Engelli çocuklar ciddi şekilde travma oldular. Sahipsiz hayvanlar alışkın oldukları beslenme noktalarını kaybettiler” şeklinde konuştu.
 
Yönetmeliğe göre güçlendirilmemiş binalar…
 
Yıkılan binaların yoğunlukla Meles Deltasının olduğu bölgede olmasının nedeninin zemindeki sıvılaşma olasılığının yüksek ve alüvyon olmasından kaynaklandığı açıklamalarının yapıldığını ifade eden Nazik, şöyle devam etti: “2012 yönetmeliğinde yapılmış ruhsatlandırılmış binaların doğru şekilde güçlendirilmemiş olması ile ilgili bir sorun. Bir an önce orta hasarlı 5 ten büyük depremde yıkılması muhtemel, içine girilmesi tehlikeli binaların tespiti boşaltılması, bu binalara giriş çıkışın yasaklanması gerekiyor. Aynı bölgede 50-60 bina var. Bu durumda evini kaybedenler gibi bu orta hasarlı olup evine giremeyenler de sokakta. O nedenle sadece yıkılan 20 civarındaki binadan söz etmiyoruz. Bütün bu insanların deprem toplama alanlarında çadırda kalabilmeleri, daha uzun süreli kalabilecekleri kalıcı alanlara yerleştirilmeleri ile ilgili daha orta uzun vadeli çözülmesi gereken meseleler var.”
 
Kentsel dönüşüm değil yerinde dönüşüm yapılmalı
 
Kent Konseyleri ve İzmir Belediyeleri olarak yerinde dönüşümü desteklediklerini dile getiren Nazik, “2012’de deprem yönetmeliğine aykırı özellikler taşıyan eskimiş güçlendirilerek de baş edilmesi mümkün olmayan binaların yeniden yıkılıp inşa edilmesi. Yani bina yenilemeye de kentsel dönüşüm diyor. Bu da desteklenmelidir. Maalesef bina yenileme olayının eğer doğruysa sadece %10 İzmir için. Bu da risk oluşturuyor. Merkezi idarenin de desteklerini artırması gereken bir alan oluşturuyor” şeklinde devam etti.
 
Bakanlık tek başına imar planı yapabiliyor
 
Belediyelerin altyapı çalışmaları yol su yeşil alan açmakla ilgili göründüğünü, imarla ilgili yetkilerde karışıklık bulunduğunu belirten Nazik, “İlçe belediyesi imar planını yapıyor ama Şehircilik Bakanlığındaki onaylar düzgün işlemiyor. Bakanlık tek başına da imar planı yapma yetkisine sahip. Belediyeyi hiç dikkate alamadan yapabiliyor. Buralarda da sıkıntılar gecikmeler var. Karabağlar İzmir’in körfezi seyreden manzarası en güzel olan yerleri de dönüşüm alanı içinde. Çok büyük rantlar söz konusu” diye belirtti.
 
‘Yardımlar mahalle bakkalları üzerinden halka ulaştırılabilir’
 
Kriz Masasından sonra ihtiyaçlar açısından oluşan geniş liste için belediyelerin ihtiyaç marketleri kurmaya çalıştığını belirten Nazik, Aşık Veysel Mahallesindeki gibi ihtiyaç sahibinin gelip ulaşabileceği marketlerin çoğaltma çabası içinde olduklarını dile getirdi. Ayrıca ücretsiz wi-fi hatları oluşturularak yurttaşların daha geniş internetle haberleşmesini sağlamayı önerdiklerini belirten Nazik, bireysel destek vermek isteyenlere şu çağrıda bulundu, “Bir paket gıda da olsa yardım etmek isteyenlerin trafiği meşgul etmemek için bakkal üzerinden bölgeye yardım ulaştırması önemli .Her muhtar kendi mahallesinden toplayabilir ilçe belediyesinden yardımları iletebilir” dedi.