Kobanê halkını ayakta tutan tükenmeyen umutları

  • 09:11 31 Ekim 2020
  • Güncel
Dîcle Demhat
 
KOBANÊ - DAİŞ Kobanê saldırılarından sonra ardından bir harabe bırakırken, halk umutları ile ayakta durdu. Gazeteci Dicle Ehmed, “Savaşçılar büyük bir moral ve coşkuyla mevzilerde savaştı” , Kobanê halkı ise “Büyük bir direnişle zafere ulaştık” sözleriyle tanıklıklarını anlattı. 
 
DAİŞ çetelerinin 15 Eylül 2014’te Kobanê’ye ağır silahlarla saldırı düzenleyip halkın direnişi ile karşılaştığı sürecin üzerinden 4 yıl geçti. Kobanê halkı direnişini tüm dünyaya duyururken, dünyaca tanınan aydın, yazar, sanatçı ve siyasetçiler buna kayıtsız kalmayarak 1 Kasım’ı Dünya Kobanê Günü ilan etti. 134 gün yaşanan direnişe kamerasıyla şahitlik eden Hawar Haber Ajansı (ANHA) muhabiri Dicle Ehmed ve Kobanê halkı tanıklıklarını ajansımıza anlattı. 
 
‘Cephede amansız bir direniş vardı’
 
Kobanê’ye üç koldan saldırı olduğunu söyleyen Dicle, özgürleştirme hamlesinin Zerzorî köyünden başladığını dile getirdi. Direnişçilerin “Hepimiz bir mayın olacağız ve DAİŞ’e ait panzerlerin Kobanê’ye girmesine izin vermeyeceğiz” sözünü verdiklerini ifade eden Dicle, yaşananları an be an gazeteci olarak takip ettiklerini sözlerine ekliyor. Dicle, “Miştenur Tepesi’nde DAİŞ ağır silahlarla kente saldırırken, YPJ/YPG savaşçıları ferdi silahlarla karşılık vererek amansız bir direniş sergiledi. Savaşçılar büyük bir moral ve coşkuyla mevzilerde savaştı. Bu direniş sonucu 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ilan edildi” dedi. 
 
‘Savaş gazeteciliği deneyimimiz yoktu’
 
O süreçte halkın savaşçılara büyük bir destek ve moral verdiğine şahitlik ettiklerini belirten Dicle, şöyle konuştu: “O dönem halkın bir kısmı Kuzey Kürdistan kentlerine gitmek zorunda kaldı. Halkın direnişi sınır hattında da devam ediyordu. Bu da savaşçılara büyük moral veriyordu. Savaş Mürşid Pınar Sınır Kapısı’na varınca seferberlik ilan edildi. Dünya Kobanê için alanlara inerken bizler Türkiye’nin DAİŞ’e verdiği desteğe şahitlik yapıyorduk. Bu süreçte haberleri duyurmak için birçok zorlukla karşılaştık. Tek amacımız yaşanan direnişi bütün dünya kamuoyunun gündemine koymaktı. Savaş gazeteciliği konusunda deneyimli değildik. Ama her şeyi göze almıştık. Yaşananlar kamuoyuna yansıyınca uluslararası kamuoyu duyarsız kalmadı. Tekniki yetersizliğimize rağmen yaşananları duyurmak için çabaladık. Direnişi yerinden takip etmek isteyen gazeteciler sınırdan geçerken Türk askerlerinin saldırısına maruz kalıyordu. Yaşananları belgeleyerek görüntü ve fotoğraflarla kamuoyuna sunarken, birçok devlet kanalları yaşananların aksini veriyordu. Çoğu arkadaşımız gerçeği duyurmak için yaralandı. Kobanê savaşının en önemli aktörlerinden biri de yaşananları belgeleyen ve kamuoyuna duyuran gazetecilerdi.”
 
‘Evimin taşlarını öperek Kobanê’den çıkmak zorunda kaldım’
 
Kobanê’nin özgürleşmesiyle kente geri dönenlerden Fatma Şêxî (56), Şêran ilçesinden. Fatma, DAİŞ’in ilk saldırılarını ve Kobanê merkezinden çıkışını şöyle anlattı: “DAİŞ çeteleri bütün gücü ve ağır silahlarıyla saldırmaya başladı. Halkın bu saldırılar karşısında duracak gücü olmadığından kaynaklı Kuzey Kürdistan’a göç ettiler. Kobanê sokaklarında gezerken savaşçılar dışında kimse yoktu. Ne yapacağımızı bilemediğimiz için eşimin erkek kardeşini aradım ve DAİŞ’in Kobanê kent merkezine ulaştığını söyledim. Bize nasıl çıkacağımızı söyledi. Evimin taşlarını öperek, büyük oğlum ve dört kızımı alarak gece saat 00.30’da Kuzey Kürdistan’a gittik. Küçük oğlum da bizimle sınıra kadar gelip, Kobanê kentine geri döndü. ‘Bir damla kanım kalana dek Kobanê’den çıkmam ve YPG savaşçılarının yanında kalıp, topraklarımı savunacağım’ dedi. Kuzey Kürdistan’ın Suruç bölgesine yerleştik ve Kobanê için yapılan bütün eylemlere katıldım. Büyük direnişin yaşandığı Kobanê kentinin hemen yanında olan sınırın üstünde Kuzey halkı ve Kobanêli aileler nöbet eylemi yaptılar. Kobanê’den bahsedilince bütün kadınlar gözyaşlarını tutamazlardı ve ‘Kürt halkının gücü hiçbir zaman kırılmaz, zafer bizim olacak. Topraklarınıza geri döneceksiniz’ diyorlardı.” 
 
‘Savaşçılarla paylaşmak ve yaşamak en güzel günlerdi’
 
Kobanê’nin özgürleşmesiyle kente geri döndüklerini söyleyerek, eve döndüklerinde harabe ile karşılaştığını belirtti. “Evimin önünde hüzünlü bir şekilde oturup ağladım” diyen Fatma, “Oğlum ‘anne bir ev için bu kadar gözyaşı döküyorsun ayıptır. Şahadete ulaşmış şehitlerimizi görmüyor musun?’  dediğinde yerimden kalktım. Kalacak evim olmadığı için 6 ay boyunca YPJ/YPG karargahında kaldım. Onlarla kaldığım süreç içerisinde beraber kenti korumak için nöbet tutardık ve Kobanê’ye dönen ailelere yardımcı olurduk. O dönemde de savaşçılar köyleri DAİŞ’ten kurtarmak için hamlelere büyük bir moral ve şarkılar eşliğinde zılgıt çekerek gidiyorlardı. Bir anne olarak onlarla gurur duyardım ve belki onlarla savaş sürecinde kalmadım ama böyle bir dönemi savaşçılarla paylaşmak ve yaşamak en güzel günlerdi. Büyük bir direnişle zafere ulaştık ve bütün dünyanın kalbi Kobanê için attı. Yaşamımızı yeniden inşa ettik. Kobanê ruhuyla Türkiye’nin işgal ettiği alanlarımızı da özgürleştireceğiz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Zaferi beklediğim gibi büyük bir umutla da oğlumu bekliyorum’
 
Kobanê’nin doğusuna düşen İt Weran köyünden olan Şemse Hacim (60) de DAİŞ çetelerinin köylere olan saldırılarını ve köyde yaşadıklarını anlatarak, “Ortalık sakin görünüyordu. Sorduğumuzda köyde birşeyin olmadığını söyledikleri için köye hayvanlarımıza bakmaya gittik. Çocuklarımızda o an köye döndüler ve daha biz köydeyken kurşun ve patlama sesi geldi. 21 Eylül 2014’te çıkacağımız an DAİŞ çeteleri yolumuzu keserek kadın ve erkekleri ayırdılar. Biz köydeki kadınları Sırrin ilçesine götürürken erkeleri de cezaevine götürdüler. O zaman eşim Mahmud Kerho (60), oğlum Cihad Kerho ve diğer 13 yaşındaki Mirxaz Kerho oğlum götürüldü. Bizim köyden yaklaşık 10 kişi DAİŞ’in eline düştü. Çocuklarımın bir kısmı Kuzey Kürdistan’da eşim ve oğullarım DAİŞ’in elinde, ben de Sırrin ilçesine DAİŞ tarafından götürüldüm. DAİŞ küçük oğlum ve eşimi 3 ay sonra bıraktı. 27 yaşındaki oğlum Cihad, DAİŞ’in elinde kaldı. YPJ/YPG savaşçılarının direnişinden sonra köy özgürleşti. Köyümüze geldiğimizde evlerimiz yıkılmıştı. Köyümüzü yeniden inşa ettik. Köyün özgürleşmesinin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen hala oğlum Cihad’tan haber yok. Bir gün olsun umutlarımı yitirmedim. Her gün yeni bir umutla uyandım. Artık gözlerim görmüyor ama DAİŞ’in alıkoyduğu oğlumu tekrar görme umuduyla yaşama karşı mücadele ediyorum. Bütün dünya Kobanê için tek ses oldu. Çocuklarımızın direnişiyle zaferi elde ettik” dedi.