
Belediyelerin pandemi haritası: Katılımdan uzak yönetiliyor
- 09:04 30 Ekim 2020
- Güncel
Habibe Eren
ANKARA - 30 belediyeyi 12 eşitlikçi politika üzerinden inceleyen Kadın Koalisyonu, “Belediyelerin Pandemi Haritası”nı çıkardı. Çalışmayı yürüten koalisyon üyeleri Sinem Mısırlıoğlu ve Nurcihan Temur, Türkiye’de kadına yönelik politikaların işler olduğu yalnızca 16 il belediyesi olduğunu belirtirken, belediyelerin bu süreçte toplumsal cinsiyet perspektifinden uzak hareket ettiğini kaydetti.
Kadın Koalisyonu 30 belediyeyi 12 eşitlikçi politika üzerinden inceledi ve sonuçlarını haritalandırdı. Çalışma ile belediyelerin çalışmalarından daha fazla kadının haberdar olmasını, belediyelerin kadınların farklı sorunlarını, ihtiyaçlarını görmesini isteyen koalisyon, “Hayatlarımız da ihtiyaç ve sorunlarımız da birbirinden farklıyken pandeminin etkileri aynı olabilir mi? Eşitlikçi yaklaşım bu çeşitliliği, farklılıkları gören politika ve uygulamalar gerektirir. Bu kriz, bizim adımıza alınan kararlarla değil, bizim de olduğumuz demokratik yollarla aşılabilir” diyor.
Kadın Koalisyonu’nun pandemi haritasında katılım başlığında belediyelere şu sorular yöneltildi: “Pandemi kurulları/komisyonları var mı?, Bu kurullarda kadın örgütleri ve LGBTİ+ örgütleri var mı?, Pandemi kurullarında kadın oranı gözetiliyor mu?, Pandemi kurullarında yaşlı kadınlara yer verildi mi?, Paylaşım kanalları nelerdir? Kadınlar ve pandemi gündeminiz var mı?, LGBTİ+’lar ve pandemi gündeminiz var mı?, Belediye her aşamada gelişmeleri ve planları bizimle paylaşıyor mu? Ve Kadın ve LGBTİ+ örgütlerini çözüm önerilerini geliştirilen politikalara dahil ediyor musunuz? Süreçle ilgili geri dönüş sağlıyor musunuz?”
Haritanın devamında bilgilendirme, gıda-eşya-hijyen desteği, ekonomik destek, barınma gibi başlıklarda da çok sayıda soru yöneltilmiş. Haritada bir kentin rengi mora doğru gidiyorsa, 12 eşitlik politikasına yaklaştığı, renk beyaza yaklaştıkça uzaklaştığı anlamına geliyor.Her kentte kadınların şiddetle ilgili arayabilecekleri telefon numaralarının da yer aldığı “Pandemi Haritası” ile belediyelerin kadınların farklı sorunlarını, ihtiyaçlarını görmesini, mevcut çalışma ve hizmetlerden daha fazla kadının haberdar olup yararlanması amaçlanıyor.
Kadın Koalisyonu’ndan Sinem Mısırlıoğlu ve Nurcihan Temur çalışmalarına ilişkin ajansımıza konuştu.
Belediyeler farklılıkları görüyor mu?
Kadın Koalisyonu’nun, 2000’lerin başından bu yana ülkenin her yerinden Kadın ve LGBTİ+ örgütünün katılımı ile çalışmalar yürüttüğünü ve politika süreçlerine etki etmeyi hedeflediğini belirten Nurcihan, bu doğrultuda yerel siyaset, kadınların ve kadın örgütlerinin yerel politika, karar ve uygulama süreçlerine katılımı, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten eşitlikçi yerel politika ve bütçe süreçlerinin hayata geçirilmesinin öncelikle çalışma yaptıkları alanların başında geldiğini kaydetti. “Bu nedenle belediyelerin izlenmesi bizim hâlihazırda yaptığımız ve yapmaya devam edeceğimiz bir çalışma” diyen Nurcihan, “Pandemi Haritasının ortaya çıkışı da bunun bir parçası. Kadın Koalisyonunun kuruluşundan beri sorduğu sorunun pandemi sürecine özel sorulmasından ibaret. Belediyeler farklılıkları görüyor mu? Toplumsal cinsiyeti gören hizmet üretiyorlar mı? Yoksa yine sıklıkla karşılaştığımız ‘vatandaşa eşit hizmet’ götürme yanılgısıyla kadınları dışarıda mı bırakıyorlar?” diye ekledi.
‘Sorularımıza yanıt bulmak ve veriye ulaşmak oldukça zordu’
Çalışmayı yürütürken kimi güçlüklerle karşılaştıklarını aktaran Nurcihan, şöyle devam etti: “ Konu toplumsal cinsiyet olunca sık karşılaştığımız güçlüklerdi. İzlediğimiz belediyelerde katılımcı bir planlama, kadın örgütlerinin içinde yer aldığı mekanizmalar olmadığından bilgiye erişmek oldukça zor oldu. Her ilden kadınlar, dört bir yandan bilgiye erişmeye çalıştı. Kimi belediyelerle yazışarak, kimi sosyal medya üzerinden, kimisi telefonlarla, kimi ilişki ağlarını devreye sokarak çoğu zaman tüm bu yöntemleri kullanarak bilgiye erişmeye çalıştık. Aramızdaki bazı aktivistler belediyelerde görev yapıyordu, onların da el vermesiyle harita ortaya çıktı. Bu anlamda en temel zorluğun derli toplu bilgiye erişmek olduğu söylenebilir. Diğer yandan hizmetler toplumsal cinsiyete duyarlı planlanmadığı için sorularımızın yanıtlarını bulmak, cinsiyete göre ayrıştırılmış veriye ulaşmak oldukça zordu. Aslında pek ulaştığımız da söylenemez.”
‘Sürecin katılımcı yürütülmemesi cinsiyete göre ayrıştırılmış’
Çalışmada en net ortaya çıkan “yerelde katılımcı ve toplumsal cinsiyeti eşitliğini gören politikaların son derece yetersiz olması” diyen Nurcihan,“ Yerel yönetimler, yükümlülükleri gereği baktığımız 12 başlıkta, tabi ki birbirinden farklı olmakla birlikte çözüm üretmeye çalışmış, sorunla baş etmek için yöntemler geliştirmiş. Ancak sürecin katılımcı yürütülmemesi cinsiyete göre ayrıştırılmış verinin yeterli düzeyde olmayışı, bu eksikliğin bir parçası olarak ihtiyaçların farklılıklara göre belirlenmiyor oluşu, belediyeler tarafından götürülen ‘aynı’ hizmetin farklı ihtiyaçları görmemesi ve bu ihtiyaç sahiplerinin dışarıda kalması sonucunu ortaya çıkartıyor. Oysa ‘vatandaşa eşit muamele’ diye yapılan, eşitsizler arasından eşitlik eşitsizlik yaratır” ifadelerini kullandı.
‘Belediyeler genel olarak katılımdan uzak yönetiliyor’
Çalışmanın sonuçlarını değerlendiren Sinem Mısırlıoğlu ise katılım başlığı dışında kalan, hijyen, gıda, ekonomik destek, sağlığa erişim, kültür sanat gibi desteklerin belediyelerce hızlıca oluşturulduğunu ve yöntemler geliştirilmeye çalışıldığını kaydetti. Sinem, “ Ancak çıkan sonucun bize söylediği şey, belediyeler genel olarak katılımdan uzak yönetiliyor ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik etkili ve sürdürülebilir politikadan yoksunlar. Bazı belediyelerde ise çeşitliliği, toplumsal cinsiyeti dikkate alan eşitlikçi uygulamaları ve o belediyelerde etkin olan kadınları gördük. Salgının yarattığı kriz durumu devam ediyor, biz de izlemeye devam ediyoruz.
‘Kadına yönelik politikaların işler olduğu 16 il belediyesi var’
Türkiye’de pandemi sürecinde kadına karşı şiddeti önlemeye yönelik mekanizmaların işler olduğu yalnız 16 il belediyesi olduğunu aktaran Sinem, çoğunun da danışma merkezi düzeyinde olduğunu kaydetti. Diğer yandan aktif danışma merkezi olmayan, şiddet hattı olmayan, sığınma evi olmayan, barınma desteği sağlamayan ve sadece pandemi süreci için değil, genel olarak bu hizmeti vermeyen belediyelerin sayısının oldukça fazla olduğuna dikkati çeken Sinem, “Bu nedenle Türkiye kadınlar etkin kadına karşı şiddetle mücadele mekanizmalarından yoksun demek daha doğru olacaktır” ifadelerinde bulundu.
‘Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ile oluşturulmalı’
Bir belediyenin kadına dair politikasının var olabilmesinin ve sürdürülebilirliğinin koşulunun belediyelerin plan program ve politikalarının üretim sürecinde kadınların olması ve tüm politikaların toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle oluşturulması ile gerçekleşebileceğine dikkati çeken Sinem, “Yani sunulan her hizmette kanalizasyondan imar işlerine, sosyal yardım işlerinden kadına karşı şiddetle mücadeleye, kadınların ve erkeklerin bu alanlardan farklı etkilendiklerini görerek, hizmetin sunumunu bu farklılıklara göre geliştirmesidir. Bunun için çeşitlendirilmiş, cinsiyete göre ayrıştırılmış veri de geliyor.”
‘Kadına yönelik politikaların hayata geçirildiği iyi örnekler de var’
Kadın politikalarının hayata geçirildiği iyi örneklerde olduğunu söyleyen Sinem, şöyle devam etti: “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kadın örgütlüleriyle toplanması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kendine ait bir binayı kadın sığınma evi olarak kullanıma açması, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Meclis’ten geçirdiği yönetmelikteki ‘Sosyal yardım öncelikle haneyi temsilen kadına yapılır’ kararı, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, evlere temizliğe giden kadın işçilere özle ekonomik destek sunması, Çankaya Belediyesi’nin LGBTİ+ örgütler aracılığıyla ihtiyaç duyanlara yardım kolisi hizmeti, İzmir Ödemiş Belediyesi’nin, kadın pedi, çocuk bezi içeren desteği, Adana Seyhan Belediyesi, Halk kart ödemesinin yüzde 98’ini kadınlara yapıyor olması vs, örnekler çoğaltılabilir.”
‘Yardımların içerikleri nasıl belirlendi bilmiyoruz’
Sorunu bu örneklerin spesifik olarak kalması olduğuna işaret eden Sinem, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam anlamıyla sağlanabilmesi için bir kaç başlıkta örnek vermekten ziyade tüm hizmetlerin planlanmış ve uygulanmış olması gerektiğini vurguladı. Sinem, “ Belediyeler destek ve gıda kolileri dağıtımında aktifler ancak kimlere gitti, kaçı tek ebeveyn, kaçı kadın, içerikleri nasıl belirlendi bilmiyoruz. Bunu bilecek mekanizmalarda kapalı. Toplumsal cinsiyete duyarlı hizmet planlamadan,katılımcı mekanizmalar işletmeden farklılıkları gören ihtiyacı belirlemek ve ihtiyaç temelli hizmet götürmek mümkün olamaz” diye konuştu.
‘Kadınların çabası ile eşitliğe giden adımları görüyoruz’
Sorulara pek çok belediyenin “Biz ayrım yapmıyoruz, tüm vatandaşlarımıza eşit hizmet veriyoruz” yanıtını verdiğini kaydeden Sinem, “ Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, bu eşitsizliğin bir insan hakkı sorunu, bir demokrasi sorunu olduğu görmeyen, görmek istemeyen belediyeler var. Var olan bu eşitsizliği sadece kadınların sorunu olarak gören, tüm toplum üstünde yıkıcı etkisini görmezden gelen belediyeler var. Neyse ki kadınların yıllardır verdiği mücadele boşa gitmiyor, belediyelerdeki kadınların da çabasıyla eşitliğe giden adımları görüyoruz” dedi.
Kadın Koalisyonu hakkında
Kadın Koalisyonu, kadınların toplumsal ve siyasal katılımını artırmak, güce ve şiddete dayalı, ayrımcılıktan beslenen mevcut siyasete karşı eşitlikçi, adaleti hedefleyen bir siyaset pratiğini mümkün kılmak amacıyla bir araya gelen yerel ve ulusal düzeyde örgütlenmiş bağımsız kadın örgütlerinin oluşturduğu bir platform ve örgütlenme.
Kadın Koalisyonunun amacı kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamın her alanına eşit katılımlarının sağlanması ve dolayısıyla kaynakların dağıtımıyla ilgili karar alma süreçlerinde belirleyiciliklerinin güvence altına alınması.