
‘İrade dediğimiz içtedir, baskıyla sindiremezler’
- 09:01 23 Ekim 2020
- Güncel
Dilan Babat
VAN - Kayyım protestolarında gözaltına alınan ve haklarında iddianame hazırlanan, 27 Ekim’de ise duruşmaları görülecek kadınlardan biri olan TJA aktivisti Dilan Yıldız, “Hiçbir yere varamayacaklar, hiç kimseyi bastıramayacaklar, yok edemeyecekler. İrade dediğimiz içtedir, dışarıdan bir baskıyla sindirebilecekleri bir şey değildir” dedi.
İçişleri Bakanlığı tarafından 19 Ağustos 2019 tarihinde Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasına karşı Van’da 20 Ağustos 2019 tarihinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde binlerce kişi, düzenlenen yürüyüşte bir araya gelmişti. Yürüyüşe yönelik polis saldırısında 31 kişi gözaltına alınmıştı. Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “örgüt adına suç işleme” ve “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlarından hazırlanan iddianame, 25 Haziran’da Van 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Kayyım protestolarında gözaltına alınanlardan biri olan Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Dilan Yıldız, kayyım atamalarına ve 27 Ekim’de görülecek duruşmaya ilişkin konuştu.
‘Emeğimize bir gece yarısı kayyım atandı’
HDP’li belediyelere yönelik kayyım atamalarını darbe olarak gördüklerini söyleyen Dilan, kayyım atamalarının halkta büyük bir öfkeye neden olduğunu söyledi. Dilan bu öfkeyi şu sözlerle dile getirdi: “Kayyımlar irademize ve kullandığımız oylarımıza bir darbeydi. Belediyelerimize atanan kayyımların halen öfkesi var içimizde. Biz o gün en doğal hakkımız olan bir basın açıklaması yapmak istedik. Orada, hepimiz abluka içine alınıp gözaltına alındık. Gözaltına alındığımız sırada darp edildik, sokak ortasında sürüklenerek aracın içerisine atıldık. Halbuki şunu söylemeye gitmiştik; biz de insanız biz de bir iradeyiz, bizim de birer oyumuz var. Burada aylarca verdiğimiz bir emek var. Bu seçimleri kazanmak için binlerce insanın kullanmış olduğu oy var ve sen bunu bir gece yarısı bir darbeyle gelip elimizden alıyorsun. Öfkemi hala diri tutuyorum ve geçmeyecek bir öfke. En son Kars Belediye’mize de atandı. Aslında iktidar bize şunu söylüyor; Kürt’sen, HDP’li isen yoksun, senin ne oyun ne iraden yok.”
‘Kadının uyanmasını kabul edemiyorlar’
“Hem Kürdüm hem kadınım” diyen Dilan, hükümetin kadın kurumlarını, çalışmalarını ve mücadelesini hedef aldığını vurguladı. 2014 ve 2019 süreçlerinde kayyımların ilk icraatlarının kadın kurumlarını kapatmak olduğuna dikkat çeken Dilan, “Hemen kapattırma, hemen yok ettirme, bu zihniyetin yansımasıdır, çünkü bir ‘erk’ zihniyetle gelenler her zaman böyle hareket ediyor. Çünkü kadının uyanmasını kadının çalışmasına kadının irade olmasını hiçbir zaman kabul etmediler” diye ifade etti.
‘İçimdeki inanç noktası o gün kırıldı’
Kayyım protestoları sırasında gözaltına alındığı süreçte “kendini boğabilirsin” denilerek, başörtüsünün başından alındığını hatırlatan Dilan, yaşadıklarını şu şekilde özetledi: “Sokak ortasında sürüklenerek başörtümüzden üstümüzün başımızın açılmış bir şekilde bütün medyada bu fotoğraflar yer alıyordu. TEM’e ilk girişimizde başörtülerimize ilk el uzatılandı. Halbuki bu iktidarın başörtülü kadınlar üzerinden binlerce oy almış bir iktidar ve bunu bir sene önce resmen gördük. Kendimizi öldürecek bir silah olarak görüldüğü için başımızdan alındı. Ben orada kendime bir söz vermiştim. ‘tekrar gözaltına alınırsam aynı muameleyi görürsem asla ama asla bu sembolik şeyi takmayacağımız söyledim. Çünkü içimdeki o inanç noktasını çok ince bir yerden kırmıştı. İkinci defa evimde gözaltına alındığımda ailemin ve polislerin yanında ‘ben bu başörtüyü takacağım ama siz çıkaracak mısınız?’ diye sorduğumda polislerin bana cevabı ‘hayır tabii ki de çıkarmayacağız. Bizim başörtüye karşı hiçbir şeyimiz yok’ denildi. TEM’e ilk girdiğimde elini attığı benim başörtüm oldu. Bu bir kadın tarafından yapılıyordu. Bu daha zor, daha öfkelendiren bir nokta. Ben orada da tepkimi verdim. Sen zorla açmayacaksın ben açıp senin önüne koyacağım ve bir daha da bunu asla senden almayacağım. O günden bugüne kadar inandığım noktayı kırdılar ve ben bu başörtüyü açtım. Bu iktidar sistemine karşı yaptığım bir eylemdi.”
‘İrademiz dışarıdan bir baskıyla sindirilecek bir şey değil’
Gözaltına alındıktan sonra PKK’nin “halkın belediyeleri sahiplenme” çağrısının yer aldığı bir yazının emniyet tarafından önlerine konulduğunu söyleyen Dilan sözlerine şu şekilde devam etti: “Ben bir gün öncesine kadar gözaltındaydım. Yayınlanan yazı bize bir gün sonra gösterildi. Bu yazıdan kaynaklı talimatla çıktığımızı iddia ettiler. Orada da ifade etmiştim, ben kendi iradem için aylarca çalıştığım partim için oraya gittim. Yine olsa yine giderim, yine aynı öfkeyle hareket ederim. Yine o basın açıklaması için diretirim dedim. İddianameme bomboş ‘örgüt adına suç işleme’, ‘onlar adına basın açıklaması yapmak’ çok farklı bir şekilde lanse ettirilmiş. İlk alındığımızda ‘gittim, yine olsa yine giderim, yine aynı öfkeyle hareket ederim, yine aynı öfkeyle hareket ederim, yine o basın açıklaması için diretirim’ dedim. İddianame bomboş. ‘Örgüt adına suç işleme’ ve ‘onlar adına basın açıklaması yapmak’ gibi çok farklı bir şekilde lanse ettirilmiş. İlk alındığımızda ‘örgüt üyeliği’nden alındık. Dosya öyle açıldı, sonradan böyle bir şekle büründü. 7 gün gözaltında kaldık. Açıkçası baktığımız zaman dosyada seni yargılayacağı ceza, vereceği bir nokta yok. Bizi bunlarla bastırıp bir dahakine hiç ses çıkarmamamız için yapılan baskılardır. Bununla hiçbir yere varamayacaklar, hiç kimseyi bastırmayacaklar, yok edemeyecekler. Çünkü irade dediğimiz içtedir. Dışarıdan bir baskıyla sindirebilecekleri bir şey değildir.”
‘Yan yana durduğumuzda baskıları kırabileceğimiz gördük’
Tüm bu baskılara karşı kadınların desteğini hissettiklerini, gün geçtikçe çoğaldıklarını belirten Dilan, “Yan yana durarak bütün baskıları kırabileceğimizi çok iyi gördük. Biz ne kadar üçsek beş olduğumuz dakika nasıl geri çekilebildiklerini her zaman gördük ve yine göreceğiz. Onun için bütün kadınların birlikte darbeye, kayyıma bütün gasplara karşı el ele, kol kola durması için çağrı yapıyorum” diye konuştu.
Ne olmuştu?
İçişleri Bakanlığı tarafından 19 Ağustos 2019 tarihinde Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmıştı. 31 Mart Yerel yönetim seçimlerinden 5 ay sonra kayyımların atanması ise birçok kentte tepkilere neden olmuştu. Bu tepkilerden biri de Van’da 20 Ağustos 2019 tarihinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde yapılan yürüyüştü. Yürüyüşe engel olmak isteyen polis kitleye saldırırken, 31 kişi gözaltına alınmıştı.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “örgüt adına suç işleme”, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamalarıyla iddianame hazırlanmıştı. 25 Haziran’da hazırlanan iddianame Van 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.
Davanın ilk duruşması 27 Ekim’de görülecek.