
Hak savunucuları ve gazetecilerden tepki: Özgür basın susturulamaz
- 13:02 7 Ekim 2020
- Güncel
İZMİR - Gazetecilerin gözaltına alınarak, toplumun haber alma hakkının engellendiğini dile getiren siyasetçi, hak savunucusu ve gazeteci kadınlar, Özgür basının susturulamayacağını söyledi.
Van’da dün aralarında muhabirimiz Şehriban Abi’nin de olduğu Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur, gazeteci Nazan Sala, eski gazete dağıtımcısı Şükran Erdem ve Yeni Yaşam gazetesi dağıtımcısı Fehim Çetiner, bugün ise ETHA muhabiri Pınar Gayip gözaltına alındı. Gazetecilerin gözaltına alınmasına yönelik ise tepkiler devam ediyor.
Gazeteci, siyasetçi ve hak savunucusu kadınlar, gazetecilerin hedef alınmasına yönelik tepkilerini ajansımız ile paylaştı.
‘Muhabirler gerçekleri kanıtladı’
Etkin haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni İsminaz Temel, gözaltındaki gazetecilerin özgür basın geleneğinden geldiğini hatırlatarak, gazetecilerin hedef alınmasının ne ilk ne de son olmayacağını dile getirdi. Van’ın Çatak ilçe kırsalında operasyona çıkan askerlerin gözaltına aldığı Servet Turgut ve Osman Şiban’ın helikopterden atıldıklarını belgeleriyle ortaya çıkarıldığını, Servet’in ise günlerce yoğun bakım ünitesinde kaldıktan sonra yaşamını yitirdiğini anımsattı. İsminaz, “Bunlar raporlarla Meclis’in karanlık koridorlarına kadar gitti. Berfo Kırbayır, cumhurbaşkanı ile görüştü ve cumhurbaşkanı, oğlunun kemiklerinin bulunacağına dair söz verdi. Öncelikle yapılması gereken bu işkence iddiasının doğru olup olmadığını ortaya çıkarmak olması gerekirdi. Doktor raporları üzerinden yapılan haberlerdir. Yapılması gereken gazetecileri gözaltına almak değil böyle bir iddia varsa sorumluların tutuklanması, ama gözaltıların bir şeyin üzerini örtmeye yönelik olduğu belli oluyor” sözlerini kullandı.
‘Toplumun sesi yükselmeli’
Özgür basın geleneğine sahip çıkan gazetecilerin hiçbir zaman gerçeğin peşinde olmayı bırakmadığı için hedef haline getirildiğini ifade eden İsminaz, “Halka gerçeğin ulaştırılması engellendiğinde halkın kendisi zaten var olan televizyon, gazete internet yayınlarından gösterilen doğru olmayan haberlerle bir şekilde kendilerine verilmek istenenle yaşamlarını sürdürecekler. Yaşadığımız örnek de bunun kanıtıdır. Gözaltına alındığımızda gazetecilerin kendileri de meslektaşlarına sahip çıkıyor ama toplumun kendisinin de gazetecilere sahip çıktığını düşünüyorum. Bunun dünden daha güçlü olması gerekiyor. Gözaltı ve baskılar dünden daha kapsamlı yaşanıyor. Toplumun sesinin bugün daha fazla yükseltilmesi gerekiyor” diye belirtti.
‘Gurbetelli Ersözlerden bugüne mücadele sürüyor’
Kadınların hiçbir koşulda inandıkları ve kazandıkları haklardan vazgeçmediğini kaydeden İsminaz, “Kadın gazeteciler olarak hiçbir koşulda geriye düşmedik. Gurbetelli Ersözlerin mücadelesinden bugüne kadar biz bir şekilde onlardan öğrenerek mücadelemizi sürdürüyoruz. Kadınların kadın gazetecilerin hedef alınmasının nedeni de budur” dedi.
‘Devlet aklı değişmedi’
İnsan Hakları Derneği Merkez Yürütme Kurulu (İHD MYK) üyesi Necla Şengül ise muhabirlerin ses getiren ve hak ihlallerini ortaya koyan haberlere imza attıklarını, bunun da intikamının gözaltılarla alındığını dile getirdi. Necla, devlet aklının değişmediğini, geçmişte gazetecileri katlederek kendince çözüm üreten devletin bugün onları hapse attığını söyledi. Yüzlerce gazetecinin cezaevinde olduğunu söyleyen Necla, “Bu hapishanelerden ve gazetecilerden haber almakta da zorlanıyoruz” ifadesini kullandı.
‘Muhalefeti susturma derdinde’
Kadın gazetecilerin gözaltına alınmasını ise 23 yıl önce katledilen Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz’ün ölüm yıldönümüne denk gelmesine dikkat çeken Necla, şu sözleri kullandı: “Biz ne zaman Kürt hareketine, mücadelesine karşı gözaltı operasyonunda milletvekilleri, belediye başkanlarına, MYK üyelerine yapılan operasyonları ardından basına da operasyon yapacağını tahmin ediyorduk. Yine böyle bir durumla karşı karşıyayız. Aynı gün Barış Anneleri’ne dönük muhalif kesimi susturmak için nerelere baskın yapacağını bilen bir devlet karşımızda. Bu operasyonu yaparak muhalefeti susturma derdinde. Aynı gün insan hakları savunucularına dönük de bir operasyon yapılıyor. Ağrı’da şube başkanı ve yöneticileri gözaltına alındı. Devlet muhalif kesime dört bir koldan saldırı gerçekleştirmiştir.”
‘Gazeteciler operasyonlarla susturulamaz’
90’lı yıllar ile günümüz arasında bir fark olmadığını kaydeden Necla, gazetecilerin geçmişte olduğu gibi bugün de operasyonlarla susturulamayacağını ve gazeteciliğin suç olmadığını vurguladı.
‘Gözaltılar halkın haber alma hakkının ihlalidir’
Evrensel gazetesi İzmir muhabiri Dilek Omaklılar da, gerçeklerin ortaya çıkarılmasına tahammül edilmediğini, bu yüzden gazetecilere gözdağı verilmek istendiğini söyledi. İktidarın bu gözaltılarla halkın haber alma hakkına saldırdığını ifade eden Dilek, “Kendinden olmayan kalemi gerçekleri yazan gazetecilere yönelik bu baskılara karşı dayanışma önemlidir. Bizler gazeteciyiz ve gerçekleri yazmaya, halka ulaştırmaya devam edeceğiz. Halkın da haber alma özgürlüğüne sahip çıkması için gözaltına alınan ve hali hazırda tutuklu bulunan gazetecilerle dayanışması ve onlara sahip çıkması gerekir. Gazetecilik suç değildir ve engellenemez. Gözaltına alınan meslektaşlarımızı serbest bırakın” sözlerine yer verdi.
‘Elimizden geleni yapacağız’
Mücadele Birliği’nde Lütfiye Burcu Kara, gazetecilerin gözaltına alınmasına şu sözlerle tepki gösterdi: “Bu saldırıların son bulmayacağını biliyoruz. Bugün burada bu röportajı veriyoruz, ama yarın bizler de gözaltında veya cezaevlerinde olabiliriz. Bütün özgür basından olan gazetecilerin yaşayabileceği bir durum. Biz yanlarındayız. Basın emekçilerinin özgürleşmesi için elimizden geleni yapacağız” dedi.
‘Özgür basın geleneği devam edecek’
İktidarın kendisine muhalefet eden herkese saldırdığını, bunun bir biçiminin de kalemiyle direnen gazeteciler olduğunu ifade eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Didar Gül ise şöyle konuştu: “Tutuklayınca sorunu ortadan kaldıracağını düşünüyor. Ama nasıl ki direnenler bu topraklarda bitmediyse özgür basın geleneği de bu topraklarda bitmeyecek. Kapatılan gazeteler, sesi kısılan basın emekçileri tekrar tekrar iktidarın, burjuva medyanın karşısında bundan sonra da kalemleri ile geleneği sürdürmeye devam edecektir.”