Emine Şenyaşar Ankara'da: Adaletin peşindeyiz ama adalet yok

  • 09:04 19 Eylül 2020
  • Güncel
Habibe Eren
 
ANKARA  - Suruç’ta iki oğlunu ve eşini AKP’li İbrahim Halil Yıldız’ın yakınlarının katletmesi sonucu yitiren Emine Şenyaşar,  adalet talebi için Ankara’ya geldi. “Bu zulüm artık anlatılmaz, kaldıramıyoruz. Adaletin peşindeyiz ama adalet yok” diyen Emine 2 Ekim'de görülecek duruşma öncesi herkesi kendilerine destek olmaya çağırdı.
 
Urfa’nın Suruç ilçesinde 24 Haziran 2018 Genel Seçim sürecinde Emine Şenyaşar, AKP’li İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının saldırıları sonucu eşini ve 2 oğlunu yitirmişti.  Emine ve oğulları, aile avukatı Bülent Duran ile birlikte 2 Ekim’de görülecek duruşma öncesi “adalet talebi” için Ankara’da demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerle görüştü.
 
Beş gündür Ankara’da bulunan Emine ve oğulları bugüne kadar Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) İnsan Hakları Derneği (İHD),  Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ile bir araya geldi.  Ankara’da iki gün daha temasları sürecek olan aile, herkesten dayanışma bekliyor.
 
‘Adaletin peşindeyiz ama adalet yok’
 
Olayın üzerinden 2 yıl geçerken, adalet talepleri de yerine getirilmediği için Ankara’ya gelen Emine, şunları dile getirdi:  “3 yıl oldu, oğlum tek başına hücrede tutuluyor. Bizden 3 kişi de öldü ama onlar dışarıda dolaşıyor, tutuklanmadılar. Davaya bakan ilk savcı iyiydi. ‘Hepsini tutuklatacağız’ dedi. O savcıları değiştirdiler. Kendileri gibi yeni bir savcı getirdiler. Ben bu savcının yanına da gittim, günahımızı alma, doğruyu söyle dedim. İki gün adliyenin önünde oturdum oğlumu bırakın dedim. Adaletin peşindeyiz ama adalet yok. Oğlumu yaralı halde hapse koydular. Onu da hapiste öldüreceklerdi. Zulümden başka bir şey yok, hala peşimizdeler.”
 
‘İki oğlum da iyileşebilirdi hastanede öldürdüler’
 
Emine, eşinin ve iki oğlunun yaşamını yitirdiği olayı şu sözlerle hatırlattı: “Arife günüydü ben dükkana doğru gittim büyük bir kalabalık vardı. Sabah dükkana gidiyorlardı akşam eve geliyorlardı. Ama onları dükkanın içinde vurdular. Ben kalabalığı görüp gidince bir kadın geldi  ‘senin çocuklarını dükkanın içinde taradılar, hepsinin öldürdüler’ dedi. Ben ve eşim koşup dükkana gittik bazıları gelip bizim gitmemize izin vermediler, bizi de vururlar diye korkuttular. Sonra ben bir şekilde gittim ve gördüm ki kendi yaralılarını alıp götürmüşler benim iki oğlum yerde yatıyor. Ambulans gelmiş ambulansın bile almasına izin vermemişler. İki oğlumun da yaraları iyileşebilirdi ama hastanede öldürdüler. Celali’mi bir beze sarıp hastaneye götürdüler. Ben ve eşim de arkalarından gittik benim yanımda eşimi de vurdular.”
 
‘Bu zulüm anlatılmaz, artık kaldıramıyoruz’
 
Oğlunun hapisten çıkmasını isteyen Emine, “Oğlumu bıraksınlar, adalet yok; eğer olsaydı karşı taraf dışarıda dolaşmazdı, silahları bellerinde gözümüzün önünde dolaşmazlardı” dedi. Adalet talebi ile Ankara’ya geldiklerine dikkat çeken Emine, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkesin yanına gideceğiz. Fadıl’ımı bıraksınlar. Bize uyku, yemek yok. Sabahtan akşama kadar ağlıyorum. Celalimin çocukları ortada kaldı, Fadıl’ımın çocukları her gün onu soruyor. Bu zulüm anlatılamaz, artık bu zulmü kaldıramıyoruz. Yardım etsinler, mecburen buraya geldik. Çocuklarımı hastanede öldürdüler, kanları duvarda kaldı. Gece duvarları boyadılar. Büyük bir zulüm yaşıyoruz.”
 
 ‘Kalan oğullarımı da öldürmek istiyorlar’
 
Tehditlerin devam ettiğini, kalan çocuklarının da katledilmek istendiğini ifade eden Emine, mahkemede kendilerine gözdağı verildiğini anımsattı. Emine, “Hepsi faizci, milletin elinde köy, mal bırakmamışlar. Herkesten para alıyorlar zorla. Böyle insan nasıl vekil olabilir. Ailesini soruştursunlar bakalım kaç kişiyi öldürmüşler, ama hala çarşıda dolaşıyorlar. Çocuklarım bir şey yapmadı. Aramızda bir dava da yoktu. Bizim kimsemiz yok diye düşünüp yaptılar. Evimizi dağıttılar. Ahları yerde kalmasın” dedi.
 
‘Hem katliamı yaşattılar hem cezalandırıyorlar’
 
Saldırıdan yaralı kurtulan Mehmet Şenyaşar da annesi Emine ile birlikte Ankara’da. Urfa’da evde oturamadıklarını ve annesinin sabah akşam ağladığını söyleyen Mehmet, “Savcıların yanına gittiğimizde ‘siz eve gidin oturun,  adalet hak ve yerini bulur’ gibi cümleler sarf ettiler. Biz gittiğimizde ilk savcılar ‘her şey ortaya çıkacak’  dedi. Sonrasında gelen savcılar bizle dalga geçer gibi ‘evinizde oturun’ dedi. Hem bize katliamı yaşattılar hem de bizi cezalandırıyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘Katliamı yapanlar dükkanımızın önünden geçiyorlar’
 
Abisinin hasta ve birçok raporu olmasına rağmen cezaevinde tutulduğunu belirten Mehmet, bu hukuksuzluğa karşı Ankara’ya geldiklerini çünkü Urfa’da herkesin Halil Yıldız ve ailesinden korktuğuna işaret etti. Mehmet, “İbrahim Halil Yıldız’ın ailesi tefeci olduğu ve zorbalık yaptığı için herkes korkuyor, savcılar bile onların tarafında. Katliamı yapanlar bizim dükkanlarımızın önünden geçip sokaklarda geziyorlar. Biz savcının yanına gittiğimizde şikayette bulunduğumuza ‘biz arıyoruz bulamıyoruz’ diyorlar. Gözümüzün önünde geziyorlar” sözlerine yer verdi.
 
‘CHP bize destek vereceğini söyledi’
 
CHP ve demokratik kitle örgütleri ile yaptıkları görüşmelerde kendilerine destek vereceklerini söylediklerini aktaran Mehmet, “Burada herkesin kapısını çalacağız. Halkın yanımızda olmasını istiyoruz, adalet bir an önce yerini bulsun. Bu olaylara herkes sahip çıkmazsa daha çok analar ağlayacak. Bu olayı yaşatanlar aynı olayları yaşatmaya devam ediyorlar. Bize saldırdıklarında komşularımız korkudan bizi kaldırmadı. Kimse araya girmedi. Onlar’ biz bunları öldürdük kamu önünde hiçbirimizde yakalanmadık’ diyor. Devlet güçlerini arkaya alarak hareket ediyorlar” diye konuştu.
 
‘Herkesi 2 Ekim’de mahkememize bekliyoruz’
 
Cumhurbaşkanı ile görüşmek için Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER)  sayısız kez başvuruda bulunduklarını dile getiren Mehmet,  Adalet Bakanlığı ve hükümet yetkilileri ile görüşme talep ettiklerini de ekledi. “Vicdanı olan kim varsa bu olaya sahip çıkması gerekiyor” diyen Mehmet,  2 Ekimde görülecek davanın ikinci duruşmasına şu sözlerle çağrıda bulundu: “Herkesin bu olaya destek çıkması lazım. Her partiden bir vekilin, İHD’den, kurumlardan arkadaşların yanımızda olmalarını istiyoruz. İnsanlık için bunu istiyoruz. Herkesi 2 Ekim’de mahkememize bekliyoruz.”