
Kürt kadınları tecride karşı: Toplum nefes alamaz duruma geldi
- 09:02 19 Eylül 2020
- Güncel
Safiye Alağaş - Medya Üren
DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin toplumsal sorunları beraberinde getirdiğini söyleyen kadınlar, "Toplum nefes alıp vermeyi de yitirmek üzere. Tecrit en çok biz kadınları etkiliyor. Bu nedenle en çok biz kadınlar tecride karşı durmalıyız" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan İmralı Kapalı Cezaevinde mutlak tecrit koşullarında tutuluyor. Tevgêra Jinen Azad (TJA) ve Barış Anneleri Meclis üyesi kadınlar Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen mutlak tecride tepki göstererek, İmralı'daki tecrit ile birlikte bütün kadınların tecrit altına alınmak istendiğini belirtti.
‘Kadınların statü sahibi olmalarını istemiyorlar’
Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Eşbaşkanı ve TJA aktivisti Yüksel Almas, tecridin başlı başına vahşice ve insanlık dışı bir yaklaşım olduğunu söyledi. İnsan haklarından yana olduğunu ileri süren bir devletin tecrit uygulamasının iki yüzlülük olduğunu dile getiren Yüksel, "Sayın Öcalan mücadele etmeye başlamadan önce kadınlar kendi haklarından bir haber yaşıyordu. Haklarını bilmiyordu. Sayın Öcalan sayesinde haklarını tanıdı öğrendi. Ve hakları için mücadele etti. İmralı'daki tecrit ile birlikte bütün kadınlar tecrit altına alınmak isteniyor. Bugün politikalarını kadınlar üzerinden yürütüyorlar. Kadınların çalışmalarını engelleyerek, güçlü olmalarını toplumda statü sahibi olmalarını istemiyorlar" dedi.
'Türkiye içinden çıkamayacağı bir noktaya gelir'
Devletin sadece Abdullah Öcalan üzerinde tecrit uygulamadığını dile getiren Yüksel şöyle devam etti: "Sayın Öcalan şahsında Kürt Halkına, kadınlara ve halklara tecrit uyguluyor. Tecrit kendisi ile birlikte birçok sorunu beraberinde getirdi. Kadın katliamları, işsizlik ve siyasi soy kırımı beraberinde getirdi. Cezaevleri dolup taşmış. Türkiye bir çok krizle boğuşuyor. Tecridin devam etmesi halinde yeni krizler ortaya çıkacaktır. Çözüm süreci tartışmalarında ekonomik kriz yoktu. Ölümler yaşanmıyordu. Bugün geldiğimiz nokta tam tersi. Böyle devam ederse Türkiye içinden çıkamayacağı bir noktaya gelecektir. Bir girdabın içine girmiş ve debeleniyor."
Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'de barışın sağlanamayacağını vurgulayan Yüksel, Kürt sorununun çözümü için de tecridin kaldırılması gerektiğinin altını çizdi. Yüksel tecridin kaldırılması için başta kadınların ve Kürtlerin mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi.
'Tecride en çok biz kadınlar karşı çıkmalıyız'
TJA aktivisti Keziban Karakeçili, her şeyden önce kadınların tecride karşı harekete geçmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Çünkü Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, kadınlar üzerindeki şiddeti beraberinde getiriyor. Sayın Öcalan her zaman 'jin jiyan azadî' diyerek kadınların özgünlüğüne önem verdi. Bu nedenle en çok biz kadınlar karşı çıkmalıyız. Başlı başına insanlık dışı bir uygulama ile karşı karşıya. Bir insan yıllarca tek başına, cezaevinde tecritte tutuluyor. Bizler tecridin kaldırılıp Sayın Öcalan'ın bir an önce özgünlüğüne kavuşmasını istiyoruz. Yürütülen kirli savaşın sona ermesini istiyoruz” diye ifade etti.
'Kürt kadınları olarak tecridi hiç bir zaman kabul etmedik'
Kürt kadınları olarak Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi hiç bir zaman kabul etmediklerini ifade eden TJA aktivisti Garip Yeşil, "İmralı'daki tecrit sadece Sayın Öcalan üzerinde uygulanan bir tecrit olarak görmemek lazım. Bu tecrit Kürt halkı üzerinde uygulanıyor. Binlerce insan suçsuz yere cezaevinde. Asimilasyon politikaları, taciz ve tecavüz politikaları ile karşı karşıya. Her gün kadın katliamları ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle Kürt halkı olarak her zaman karşı çıkacağız. Bu tecridi kırmadığımız sürece mücadele etmeye devam edeceğiz” sözlerine yer verdi.
TJA aktivisti Beritan Önen ise barışı getirecek olanın kadınlar olduğuna dikkat çekerek, tecridin kırılması yönündeki çabayı da kadınların yürüttüğünü söyledi. Tecrit kırılmadığı sürece hiç bir kadının özgür olmayacağını vurgulayan Beritan, bu nedenle bütün kadınların tecride karşı mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi.
'Güçlü olursak başarabiliriz'
Alanlarda güçlü bir ses olunarak tecridin kırılabileceğini belirten Urfa Barış Anneleri Meclisi üyesi Adalet Çay, "Birlik olmazsak başaramayız. Yerimizde oturursak tecrit nasıl kırılacak. Öncülük etmeliyiz ki tecridi kıralım. Sayın Öcalan üzerinde, kadın üzerinde ve toplumun her alanında tecrit yaşanıyor. Biz yok sayılıyor katlediliyoruz. Her türlü baskı ile karşı karşıyayız. Önce biz kendimize sahip çıkmalıyız. Kendimizi savunmalıyız. Güçlü olmalıyız. Güçlü olursak başarabiliriz. Tecridin kırılması için elimizden geleni yapacağız" diye konuştu.
'Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşmalı'
Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması gerektiğini söyleyen Urfa Barış Anneleri Meclisi Üyesi Hadle Uğur da, kadınlar olarak en doğal hakları için mücadele ettiklerini söyledi. Hadle, “Yıllardır bir savaş yaşanıyor, kan dökülüyor. Artık bunun sonu gelmeli. Bombardıman, silah, tank, top altında yaşamak istemiyoruz. Kadınların hakları verilmeli. Eğer kadınlar kendi haklarını alırsa bu savaş biter. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa zaten hiçbir sorun kalmaz. Bütün sorunlar doğal olarak çözülür” diye konuştu.
'Toplum nefes alıp vermeyi de yitirmek üzere'
"Artık yeter diyoruz. Ne zamana kadar böyle devam edecek" diyen Hadle, "Artık ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Daha yapacakları ne kaldı. Yarımız cezaevinde, yarımız dışarıda. Beş ay dışarıdayız, beş ay cezaevindeyiz. Her an ne yaşayacağımız belli değil. Mücadele ediyoruz. Onlarda ellerinden geleni yapsınlar. Tecrit toplum üzerinde ağır bir etkiye sahip. Fiziki, psikolojik, maddi ve manevi olarak toplumu çöktürdü. Çözüme dair şuanda bütün kapılar kapalı. Toplum şuanda sadece nefes alıp veriyor. Onu da yitirmek üzere. Ekonomi sıfıra inmiş. İnsanlar açlıktan ölüyor. Ama onlar her şey güllük gülistanlıkmış gibi yansıtıyor. Toplum ciddi bir psikolojik baskı altında. Bütün sorunların çözülmesi tecridin kalkmasına bağlı" diye belirtti.