‘İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkacağız’

  • 09:11 7 Temmuz 2020
  • Güncel
ADANA - İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar tarafından tartışmaya açılıp, Türkiye’nin sözleşmeden geri çekileceği sözlerine tepki gösteren Mor Dayanışma üyesi kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi kazanılmış bir haktır ve devlet de uygulamak zorundadır. Bedeli ne olursa olsun kazanımlarımıza sahip çıkacağız” dedi. 
 
Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları artarken, kadınları koruyan 6284 sayılı yasa, İstanbul Sözleşmesi, nafaka ve boşanma hakkı iktidar ve medya tarafından tartışma konusu haline getiriliyor. Son olarak AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un İstanbul Sözleşmesi’ne atılan imzanın geri çekilebileceğine dair sözleri, tepkilerin daha fazla yükselmesine neden oldu.  
 
Adana Mor Dayanışma üyesi kadınlar da tepkilerini dile getirdi. 
 
‘Kabul etmiyoruz’ 
 
Aysun Demir, şiddete maruz bırakılan kadınların “Aile içerisinde olur” denilerek eve gönderildiğini hatırlatarak, “İstanbul Sözleşmesi’nin şartlarından bir tanesi de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ama maalesef hükümetimiz eşitliği sağlayamadığı gibi şiddet uygulayan erkeğin sırtını sıvazlamakta, ‘kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışıyla çözmeye çalışmaktadır. Biz kadınlar böyle bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Sözleşme maddeleri yerine getirilmediği gibi kılıfına uydurularak geri çekilmeye çalışılıyor. Biz buna sessiz kalmayacağız. Kadınların daha fazla görünmez olmasını istemiyoruz. Dolayısıyla bu sözleşmenin tamamen uygulanmasını istiyoruz” dedi. 
 
‘Kadınlar örgütlenince birçok şeyi değiştirir’ 
 
“İstanbul Sözleşmesi kazanılmış bir haktır” diyen Aysun, devletin de hükümlerini uygulamakla yükümlüğü olduğunu vurguladı. Aysun, “Onların söylediği gibi örf ve adetlere ters düşecek bir konumda değil. Bunu sakın kılıf olarak kullanmasınlar çok komik bir duruma düşerler. 6 yıldır aktif şekilde feminist mücadelesindeyim ve kadınların örgütlendiği zaman birçok şeyi değiştirdiğinin farkına vardım. Hükümeti bu sözleşmeyi iptal ettirmeye iten sebeplerden biri de budur. Kadınların gücüdür, örgütlü mücadelenin gücüdür.  Mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadına aile dışında bir alan verilmek istenmiyor’ 
 
Kadınların yaşamın her alanından çekilerek, aile içine hapsedilmek istendiğini vurgulayan Senem Leba ise “Kadının özgürleşmesinden korkuyorlar.  Onlar için kadının kariyeri anneliktir. Ben de bunu yaşayan bir kadınım. Dışarı çıkacağım zamanlarda dahi eşim müdahale ediyor. Çalışamıyorum, herhangi bir işim yok. Kadını yaşamdan koparmaya çalışıyorlar” diye konuştu. İstanbul Sözleşmesi’nin şiddete karşı kadının güvencesi olduğunu belirten Senem, “Bunu iptal etmek isteyenler bilsinler ki daha fazla kadın katliamı yaşanacak. Bir sürü adam çıkıyor kadınlar hakkında konuşuyor. Kadınlar hakkında bir karara varılacaksa, bir şeyler yapılacaksa kadınlar konuşmalı. Bedeli ne olursa olsun kazanımlarımıza dokunmalarına izin vermeyeceğiz, bizim buna gücümüz var” dedi. 
 
‘Yaşamın her alanında sömürülüyoruz’
 
Nihal Boyacı da kadınların emeğinin sömürüldüğüne dikkat çekerek, hiçbir güvencesinin olmadığını vurguladı. 30 yıllık tekstil işçisi olan Nihal, şöyle konuştu: “30 yıldır çalıştığım halde 3 yıllık sigortam yatırıldı. Yaşım 40 ama sadece 3 yıllık sigortam var.  Çalışma saatlerimiz sabah 08.00 ile 18.30 arasında. Onun dışında ekstra mesailer var. 3 çocuk annesiyim, gecem gündüzüm belli değil. Maaşını bile zorla alıyorsun ama katlanıyorsun. Eve gidince de aynı şekilde emeğimiz sömürülüyor. Daha kötü şartlarda çalışanlar da var. Her türlü sömürüye maruz kalan biz kadınlarız. Bu yüzden kazanılmış haklarımıza sahip çıkmalıyız. Kazanımlarımızı dokunmalarına izin vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi de kazanamamış bir haktır ve sahip çıkacağız.”