
Narin Gezgör: Kazanan biz kadınlar olacağız
- 09:08 7 Temmuz 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - Tutuklu bulunan Rosa Kadın Derneği kurucularından Narin Gezgör ajansımıza mektup gönderdi: “Ortak kadın mücadelemiz ve dayanışmamız ile bu süreci de atlatacağız ve sonunda inancımızla, direncimizle, kararlılığımızla kazanan biz kadınlar olacağız...”
Rosa Kadın Derneği’ne yönelik Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 22 Mayıs’ta yapılan gözaltı sonrası 24 Mayıs’ta biri ev hapsi olmak üzere 13 kişi tutuklandı, tutuklananlardan Gönül Aslan ve Özlem Gündüz ise ara mahkemede tahliye edildi. Derneğin üye ve yöneticileri “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılanırken, tutuklanan erkek siyasetçiler ise “derneğin gizli üyesi oldukları” iddiasıyla tutuklu bulunuyor. Tutuklananlar arasında bulunan Rosa Kadın Derneği kurucularından Narin Gezgör, bulunduğu Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nden ajansımıza bir mektup gönderdi.
Mektubunda, Rosa’nın ihtiyaç doğrultusunda kurulduğunu belirten Narin, 2016 yılında ilan edilen OHAL ile birlikte bölgede ve Diyarbakır’da kadına dönük şiddet ile mücadele eden neredeyse tüm kadın kurumlarının Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatıldığını hatırlattı. Narin, Diyarbakır’da şiddete maruz kalan kadınların başvurabileceği şiddet ile mücadele derneklerinin kalmadığını ve bu durumun artan kadına yönelik şiddeti de beraberinde getirdiğini dile getirdi.
‘Rosa kadınların umudu oldu’
Narin, toplumda farklı statü ve mesleklere sahip 7 kadının şiddetle mücadele amacıyla Rosa’yı kurmaya karar verdiğinin altını çizerek, kısa sürede tüzüklerini yazdıklarını ve gerekli resmi başvuruların onaylanması ile birlikte 29 Aralık 2018’de Rosa Kadın Derneği’ni resmen açtıklarını kaydetti. Narin, “Rosa kısa zamanda gerek Diyarbakır’da gerekse bölgede şiddete maruz kalan kadınların ilk başvurdukları yer, yani umutları oldu. Diyarbakır ve ilçelerinden gelen başvurular öncelik ve taleplerine göre kurumlara yönlendirildi (Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, ŞÖNİM, karakol vb.) Yani Rosa’ya gelen tüm kadınlar umudunu büyüterek Rosa’dan ayrıldı. Farklı illerden gelen başvurular ise taleplerine göre oradaki kurumlara yönlendirildi. Rosa yürüttüğü çalışmalar ile doğal olarak Türkiye Kadın Hareketi’nin de bir parçası haline geldi. ‘Kadınlar Birlikte Güçlü’, ‘Sığınaklar Kurultayı’, ‘Nafaka Grubu’, TCK 103 maddesinin bir bileşeni olarak ortak çalışmalar yürüttü” sözlerine yer verdi.
‘Rosa kısa sürede ciddi bir karşılık buldu’
Narin’in gönderdiği mektubun devamında şunlar kaydedildi:
“Rosa Diyarbakır’da katledilen tüm kadınların (siyasi görüş, mesleki ırk ayrımı yapmadan) dava süreçlerinin takipçisi olmak için müdahillik talebinde bulundu. Şiddet, ayrım yapmadan kadın kimliğine yönelik gerçekleşiyor. Yine tüm şüpheli kadın ölümleri, taciz, tecavüz, istismar olaylarının takipçisi oldu. Birçok kadın kurumunun bileşeni olduğu ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı’nın Diyarbakır’da oluşturulmasının öncülüğünü yaptı. Özcesi Rosa ‘Kadın kadının yurdudur’ düşüncesi ile çıktığı yolda kısa sürede ciddi bir karşılık buldu. Gün geçtikçe Rosa ailesi büyüdü ve genişledi.
Zihniyete geri adım attırılmıştır
Bilindiği üzere ülkede erkek egemen zihniyetin ürettiği kadın düşmanı politikalara karşı en güçlü muhalefet, Türkiye Kadın Hareketi tarafından yürütülmekte ve birçok kez ortak kadın mücadelesi ve dayanışması ile bu zihniyete geri adım attırılmıştır. Rosa da Türkiye Kadın Hareketinin bir parçası olarak bölgede her türlü şiddete karşı çalışmaları ile tanınan, üreten, eleştiren sayılı kurumlardan biri. Yürüttüğü tüm çalışmalarında da Türkiye’deki diğer kurumlar ile ortak çalışan ve diyalog halinde olan bir dernek. Pandemi sürecinde de erkek şiddeti, kadına yönelmiş ev içi şiddet, istatistiklere göre yüzde 30 artmış, her gün neredeyse bir kadın katledilmiştir. Rosa sürecin gerektirdiği üzere bu süreçte yüz yüze destek veremese de online olarak başvurucusu olarak ‘Evde Kal’ denilen kadınların yanına salıverilmiş bu durum, sadece Diyarbakır’da bile kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerinde artışa neden olmuştur. Bu durum Türkiye geneli için değerlendirildiğinde vahameti açıkça gözler önündedir. Yine geçirilmesi öngörülen yasa ile birlikte ‘çocuk istismarı’ evlilik yolu ile meşrulaştırılmak istenmektedir.
Temel nokta Kürt kimliğimiz
Tüm Türkiye Kadın Hareketi ve bir parçası olan Rosa bu süreçlerde; kadına yönelik şiddet ile mücadele ederken ‘İstismarı meşrulaştıramazsınız; İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı kanun, CEDAW ile taahhüt edilen sözler yerine getirilsin’ diye itirazını yükseltirken, sadece tüzüğünün gereği olan çalışmaları yürüten Rosa neden hedef alındı? Bunu biraz açmak gerekiyor. Rosa Kadın Derneği başkanı, kurucuları ve üyeleri olan biz kadınları Türkiye’deki diğer kurumlardan ayıran temel nokta kadın kimliğine ek olarak Kürt kimliğine sahip olmamızdı. İki kimliğimiz bir araya getirilince kriminalize edilebilecek bir dernek olarak görüldü ve esasında Rosa’dan başlayarak Türkiye Kadın Hareketi ve güçlü muhalefet sindirilmek istendi. Bizler şüphesiz bu yönelimin Rosa şahsında geçirilen ve geçirilmek istenen yasalarda uygulanan erk zihniyetinin yansıması olan politikalara, kadına yaşam alanı tanımayan ve kendi biçtiği kalıplara sıkıştırmaya çalışan anlayışa karşı güçlü isyanı, ,itirazı ve muhalefeti ile tüm Türkiye kadınlarına yönelik bir sindirme çabası olduğunun farkındayız. Yargılanan ortak kadın mücadelemizdir.
Kadınlar birlikte güçlü!
Kaldı ki tutuklama gerekçemiz Rosa, Valilik ve Bakanlık onaylı, tüzüğünün gereği olan çalışmaları ile birlikte bizlerin temel anayasal haklarımız olan bireysel fiillerimizdi. Bizlerin tutuklanması ile amaç tüm Türkiye kadınlarına geri adım attırmaktı. En temel yanılgı da burada yaşandı. Bizler Rosa Kadın Derneği Başkanı, Kurucuları ve üyeleri olarak tutuklanmış olabiliriz. Ancak bizler içeride, Türkiye’nin dört bir yanında binlerce kadın dışarıda ‘İstanbul Sözleşmesi Uygulansın’, ‘6284 sayılı kanun ve CEDAW uygulansın’, ‘İstismarı meşrulaştıramazsınız’, ‘Kadına yönelik her türlü şiddete hayır’ demeye ve bunlar için mücadele etmeye devam edeceğiz. ‘Haklarımızdan ve kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz’ demeye de devam edeceğiz. Biliyoruz ki ortak kadın mücadelemiz ve dayanışmamız ile bu süreci de atlatacağız ve sonunda inancımızla, direncimizle, kararlılığımızla kazanan biz kadınlar olacağız. ‘Kadınlar Birlikte Güçlü. Dayanışma ile sevgiyle...”