HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu: Örgütlenme ve inşayı hayata geçirmeyi esas alıyoruz

  • 09:01 26 Ocak 2020
  • Güncel
İSTANBUL - “Diren, örgütlen inşa et” sloganıyla kongreye giden HDK, yeni dönemde örgütlenmeyi büyüterek yaşam alanları oluşturmayı hedefliyor. Kongre sonrası seçilen HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, yeni döneme dair sorularımızı yanıtlarken, “Örgütlenme çok acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Bu slogan gerçekten de hem Türkiye halkları hem Ortadoğu halkları için kurtuluş iksirini içinde barındırıyor” dedi. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 6 Ocak tarihinde gerçekleştirdiği 10. Genel Kurulu’nda yeni dönem eş sözcüleri İdil Uğurlu ve Sedat Şenoğlu oldu. Emek alanında verdiği mücadele ile tanıdığımız İdil Uğurlu ile HDK’yi ve yeni dönem mücadele hattını konuştuk.
 
*Öncelikle sizi biraz tanıyalım. Mücadele geçmişinizi sizden dinleyebilir miyiz? 
 
Uzun yıllar emekçiler içerisinde sendikal mücadele verdim. İş yeri temsilciliği yürüttüm. Delegelik, kadın komisyonları, kadın sekreterliği görevlerinde yer aldım. Eğitim Sen’de şube başkanlığı gibi sorumluluklarım oldu. Pek çok arkadaşım gibi Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevden atıldım. 24 Haziran genel seçimlerinde İzmir’de Halkların Demokratik Partisi’den (HDP) milletvekili adayı oldum. Sonrasında HDP Parti Meclisi üyeliği görevini yürüttüm. Şimdi ise HDK Eş Sözcülüğü görevini yürüteceğim. Yani yıllardır emek ve demokrasi mücadelesinde olan biriyim. Alanlarda var olmaya çalışan bir emekçi olarak tanımlayabilirim kendimi.
 
* HDK’nin kuruluşundan bugüne bir mücadele süreci var. HDK’nin halklar için mücadele sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
HDK ilk kurulduğu süreçte hepimizde çok büyük bir heyecan yarattı. Emek meclisi ve diğer meclislerde bu heyecanı görmek mümkündü. Ama zamanla HDK biraz kendi fikriyatından uzaklaştı ve daraldı. Daralan bir HDK çıktı karşımıza. Tabi bu HDK’nin kendisinden veya bileşenlerden kaynaklanan bir durum değil. HDK içerisinden HDP gibi bir partinin çıkmış olmasının da etkisi var. Ama şuana kadar incelendiğinde Türkiye’de HDK gibi bir kongre yok. Ezilen kesimleri, sistem tarafından ötekileştirilenleri, halkları bir araya getiren ve onları kapsayan başka bir kongre yok. Fikriyatı çok büyük. Muazzam çalışma alanları olan bir kongre. Toplumun örgütlenmesini daha iyi yürütebilecek başka bir alternatif yok. Ama ne yazık ki gelinen noktada pratik bu değil.
 
Ancak HDK bir süredir toparlanma sürecine girdi. Toplumun örgütlenmesi için bu kadar çok aracın olduğu bir coğrafyada HDK’nin örgütlenmemesi için bir neden göremiyorum. Yeter ki planlı programlı hareket edilsin ve zayıflayan bağlar güçlendirilsin. Yatay ilişkilenme sağlansın. Bu şekilde HDK’nin hem Ortadoğu’daki halkların hem de Türkiye’deki halkların önünü açabileceğine inanıyorum. Bu anlamda çok muazzam bir kongre.
 
* HDK’nin kendi içinde daralmasının temel nedenleri arasında siyasi sürecin, siyasi atmosferin bir etkisi var mı? 
 
Siyasi atmosferin de etkisi var tabi ki. Sadece HDK üzerinde değil, diğer siyasi partiler üzerinde, kadın örgütleri üzerinde ciddi bir etkisi var. Tabi siyasi atmosfer tek başına HDK’nin daralmasını açıklayan bir durum değil. Dışarıdan gelen etkenler var elbette ki. Bir de kendi içinde açmazlar yaşarsın. Bunu aşmanın yolları da kendi içinde saklıdır. Olumsuz etkileri dışarıda aramanın çok doğru olmadığını düşünüyorum. 40’ın üzerinde bileşenimiz var. 40 bileşenle ilişkiler nasıl sağlanıyor? 40 bileşen de kendini HDK’ye ait hissediyor mu? Kendini HDK’de nasıl var ediyor? Çalışmaları nasıl ele alıyor? HDK fikriyatı çok iyi anlaşılabildi mi? Bunları sorgulamak gerekiyor. Sorgularken yanıtlarını bularak yol almak gerektiğini düşünüyorum.
 
* Yeni bir döneme “Diren, örgütlen, inşa et” şiarıyla giriş yaptınız. Yeni dönem için sloganınız önemi nedir?
 
"Toplumsal yaşamın güçlendirilmesini hedefliyoruz. Farklı bir yaşamın, farklı bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz."
 
Bizim için çok güzel bir slogan. Aslında tamda bu kaostan, açmazdan çıkmayı özetleyen bir slogan. Şuan çok yoğun bir baskı var. AKP-MHP bloğu tarafında ciddi bir baskı uygulanıyor. Bunun yanı sıra da direnen fakat çok güçlü bir direniş sergileyemeyen muhalif bir kesim var. Tabi kimileri daha güçlü bir direnme pratiği gösteriyor. Ama kimileri biraz daha geriye düşebiliyor. Ama şuanda toplumun en çok ihtiyacı olan direnmektir. Kadınlara, gençlere, sistem tarafından ötekileştirilmiş tüm kesimlere, yoksullara işçilere, emekçilere tüm gücüyle saldıran bir sistem var karşımızda. Fakat bunun karşısında elinde argümanları çok ancak çok iyi örgütlenemeyen bir muhalif kesim var. O yüzden de örgütlenme çok acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Bununla birlikte inşa ediyoruz. Toplumun inşa edilmesi. Toplumsal yaşamın güçlendirilmesini hedefliyoruz. Farklı bir yaşamın, farklı bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz.
 
Ortadoğu’da yüzde birlik kesim refah içerisinde yaşarken, yüzde 99’u yoksulluk, taciz, tecavüz, katliam gibi argümanlarla karşı karşıya. Önemli olan bu yüzde 99’a esin kaynağı olan bir inşanın olmasıdır. Toplumun örgütlenmesi, yaşamın örgütlenmesi bu noktada çok önemli. Bu slogan gerçekten de hem Türkiye halkları hem Ortadoğu halkları için kurtuluş iksirini içinde barındırıyor.
 
* Tam da bu noktada HDK yeni dönemde halklara, işçilere emekçilere neler vaat ediyor?
 
Vaatten ziyade örgütlenme modelini hayata geçirmeyi esas alıyoruz. Muhalefeti örgütlemeyi hedefliyoruz. Şuanda İstanbul’da çok sıcak olan bir gündem olarak Kanal projesi var. Örneğin bir bakan gidip oradan bir arsa alabiliyor. ‘Başkaları almasın diye ben aldım’ diyebiliyor. “Bu rant alanını ben kullanayım” diyor. Ama on binlerce insan da yaşam alanlarından koparılacak. Bu insanlar üretim alanlarının dışına itilecek. İnsanlar orada zar zor yaşamlarını sürdürüyor. Birden bu yaşam alanları da ellerinden alınacak. İşsiz kalacaklar. Asgari ücretin de belki altında yaşamlarını sürdürecekler. Deyim yerindeyse onlar için bir ölümdür. Yaşamsızlığa mahkum edilecek bir kesim var.
 
İşte tam da burası çok iyi bir örgütlenme alanıdır. Yoksulluğa, talana, göçe karşı bir örgütlenme alanı oluşturacağız. Metal İşçilerinin grevleri gündemde. Yine önümüzde 8 Mart var.  Dünya Kadın Grevi’nin  örgütlendiği ve konuşulduğu bir ortamdayız. Türkiye’de kadınların için güvencesizleştirme, çalışma yaşamından uzaklaştırılma söz konusu. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın uygulanmaması gündemde. Nafaka hakkının kadınların elinden alınması tartışmaları var. Bunların hepsi HDK’nin mücadele edeceği alanlar. Tabi ki HDK bunu tek başına yapmayacak. Daha fazla muhalefeti örgütleyerek, daha fazla bileşeni içine alarak, daha fazla bileşeni içine alarak mücadele edecek. Bütün bu sorunlardan rahatsız olan ve bir çözüm arayan kesimlerle birlikte mücadele ederek örgütlenmeyi hedefliyoruz.
 
* Kadın mücadelesine de değindiniz. Kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Farklı argümanlarla karşımıza çıkıyor. Kadına yönelik şiddet sizce toplumu nereye götürüyor?
 
"Kadın mücadelesi giderek yükseliyor. Sistemle yaşadığı çatışmaya, örgütlenerek cevap veriyor. Örgütsüzlüğü hayal etmek bile korkunç bir şey."
 
Yıllardır uygulanan sistematik bir şiddet var karşımızda. Kadınlara uygulanan şiddete baktığımızda hem tecavüz hem taciz hem katletme giderek artıyor. Yani sistem kadın bedeni üzerinden toplumu şekillendirmeyi, biat ettirmeyi ve susturmayı hedef alıyor. Kadın iradesinin esir alınması ve susturulması hedefleniyor. Türkiye’de her güne en az bir tane kadın cinayeti sığdırılıyor. Belki de daha fazladır. Bunun yanı sıra çeşitli baskılara maruz kalan, şiddet gören kadınlar da var. Şiddetin çoğu kadın örgütlerine ulaşmıyor. Medyada yansımıyor. Bizim söylediğimiz sadece yansıyanlardır. Bir de görmediklerimiz, bilmediklerimiz var. Çocukların yaşadığı istismar had safhada. Tecavüzcüsüyle evlendirilmesi yasası gündemde. Dünyanın yarısını oluşturan, yaşamı oluşturanların, kadınların yaşamdan çıkarılmasıdır bu. Kadınlar evlere hapsediliyor. Kadınsız bir yaşam, kadınsız bir toplum olmaz. Bu sistem ve kadın arasındaki çatışmayı daha çok derinleştirecektir. Ve bu çatışmalar derinleştikçe belki bir kadın kırımından söz edilebilir. Ama kadınlar buna çok güçlü bir örgütlenme ve direnme ile karşılık veriyor. Kadın mücadelesi giderek yükseliyor. Sistemle yaşadığı çatışmaya, örgütlenerek cevap veriyor. Örgütsüzlüğü hayal etmek bile korkunç bir şey.
 
* HDK Türkiye'nin batısında kadın mücadelesinde nasıl bir rol ve misyon üstlendi bundan sonra bu misyonu nasıl yürütecek?
 
HDK Kadın Meclisleri mücadeleyi tek başına yürütmeyecek. Tek başına mücadele etmek de yetmez. Feminist kadın hareketleri ve tüm kadınlarla, bu sistemden muzdarip olan, bu sistemin canını yaktığı  kadınlarla mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. Tek bir kadının dahi kayıp edilmemesi, katledilmemesi için direnişini büyütmek gerekiyor. Biz bu mücadele hattının örgütlerinden sadece bir tanesiyiz. Bu mücadelenin bir parçası olacağız.
 
* Özelde kadınlar olmak üzere halklara "ortak paydada buluşma" anlamında mesajınız olacak mı?
 
"Mücadele etmek için o kadar çok nedenimiz var ki. Bir taraftan kadın cinayetleri, çocuk istismarı, gittikçe yoksullaşan bir kesim var." 
 
Eşit koşullarda kadınların yatay bir örgütlenme şeklinde ortak akılla, ortak kararla bir mücadele hattında birleşmeyi amaçlıyoruz. Eşit koşullarda bir mücadele ve bir yaşam kurmalıyız. Ama böyle bir yaşamı kurabilmek için ne yazık ki amansız bir mücadele vermek gerekiyor. Kazanımların olduğu bir yıl diliyorum. Yaşadığımız coğrafyada gerçekten mücadele etmek zor. Ama bu zorluklar arasında çok güçlü araçları da barındırıyor. Mücadele etmek için o kadar çok nedenimiz var ki. Bir taraftan kadın cinayetleri, çocuk istismarı, gittikçe yoksullaşan bir kesim var. Eğitim sistemi, sağlık sistemi çökmüş durumda. Bunların hepsini aslında birer örgütlenme aracına çevirerek mücadele etmeyi hedefliyoruz.