Cumartesi Anneleri: Ayşenur Şimşek için etkin bir soruşturma başlatılsın

  • 13:49 25 Ocak 2020
  • Güncel
İSTANBUL- Cumartesi Anneleri’inin eyleminin 774’üncü haftasında 1995 yılında gözaltında işkence ile katledilen eczacı Ayşenur Şimşek’in dosyasına dair soruşturma başlatılması istenirken, ablası Fatma Şimşek, “Ayşenur’un attığı aydınlık tohumlar tüm ışığıyla büyüyor, gelişiyor ve dimdik karşılarında durmaya devam ediyor” dedi. 
 
Kayıpların akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 774’üncü haftasında Galatasaray Meydanı’nda buluşmak isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha engellendi. Polis ablukasına alınan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştiren Cumartesi Anneleri, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfiller taşıdı. Eyleme çok sayıda kişi destek verdi.  Eylemde 1995 yılında gözaltına alınan ve işkence edilerek katledilen Eczacı Ayşenur Şimşek’in faillerinin açığa çıkarılması istendi.
 
‘Ayşenur’un ailesi karakola çağrılarak tehdit ediliyordu’
 
Eylemde bu hafta açıklamayı İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Besna Tosun, gözaltında katledilen ve Kırıkkale yol kenarına bırakılan Eczacı Ayşenur Şimşek’in  faillerinin açığa çıkarılmasını istedi. Ayşenur’un 90’lı yıllarda sağlık emekçilerinin örgütlenme çalışmalarında yer aldığını ve dönemin Sağlık Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı olduğunu belirten Besna, Ayşenur’un çalışmaları yürüttüğü sırada iki kez gözaltına alındığını ve  ağır işkenceye maruz kaldığını ifade etti. Ayşenur’un ailesinin o dönemlerde sık sık telefonlarla tehdit edildiğine dikkat çeken Besna, “Ayşenur’un ailesini defalarca telefonlarla arayan kişiler ‘Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur’ diyerek tehditlerde bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur’un babası iki defa karakola çağrılarak ‘kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak’ diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur’la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. Bunun üzerine emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı’na başvuran aliye, ‘Gözaltına alınmamıştır’ denildi. Tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile arama kampanyası başlattı” diye konuştu.
 
'Gözaltında kaybetme açık bir suçtur'
 
Arama kampanyası devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet gazetesinde Kırıkkale’de bulunan bir kadın cenazesine dair haberin yayınlandığını söyleyen Besna, bu haber üzerine Kırıkkale Savcılığı’na başvuran ailenin kızlarının bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştığını ifade etti. Besna şöyle devam etti: “Otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek’in bedeninde işkence izleri vardı. Kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurularak öldürülmüş ve 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu. Daha önce gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına rağmen Ayşenur’un cenazesi üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gizlice Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti. 25 yıldır Ayşenur Şimşek dosyasında, gerçeği açığa çıkarmayı ve ceza adaletini sağlamayı mümkün kılacak etkinlikte bir soruşturma yürütülmedi. Savcıları göreve çağırıyoruz. Gözaltında kaybetme süresiz biçimde soruşturmaya açık bir suçtur. Hemen şimdi Ayşenur Şimşek dosyasında etkin bir soruşturma başlatılsın.”
 
‘Kahrolsun faşizm karanlığı’
 
Ardından konuşan Ayşenur’un ablası Fatma Şimşek, Ayşenur’un faillerinin hala açığa çıkarılmayışına tepki göstererek, “Aslında yok etmeye çalıştıkları kendi kirli düzenlerinin sonunu getirecek olan devrimci iradeydi. Ama bugün görüyoruz ki, o irade burada Ayşenur ve yoldaşları onurumuz olarak en yüce değerlerle anılırken, onlar tarihin kirli bataklığında kendilerini gizlemek zorunda kalıyorlar. Kurdukları tiyatro mahkemelerinde hile ve yalanlarla kendilerini akladıklarını zannederken Ayşenur’un attığı aydınlık tohumlar tüm ışığıyla büyüyor, gelişiyor ve dimdik karşılarında durmaya devam ediyor. Onlar yok oluncaya kadar da devam edecek. Kahrolsun faşizm karanlığı. Yaşasın ezilenlerin kardeşliği” diye konuştu.
 
Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın abisi Hüseyin Ocak da, Ayşenur’un yaşam hikayesine dair kısa bir konuşma yaptı.
 
Son olarak konuşan Besna, Evrensel gazetesi ve özgür basın emekçilerinin sarı basın kartlarının iptal edilmesinin korku zihniyetinin sürdüğünün kanıtı olduğunu vurgulayarak, özgür basın çalışanı gazetecilerle dayanışma içinde olduklarını söyledi.