Özgür Ülke 25 yıl önce bombalandı: Hakikatin izini cesaretle sürdüreceğiz

  • 14:08 3 Aralık 2019
  • Güncel
İSTANBUL - Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 25’inci yılında düzenlenen anmada konuşan gazeteciler, “Özgür basının mirasçıları olarak bu yolculukta yine hakikatin izlerini cesaretle sürdürmeye devam edeceğimizi vurguluyoruz” dedi.
 
Gazeteciler, Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 25’inci yılında anma gerçekleştirdi. İstanbul Kadırga’da bulunan eski gazete binasının önünde gerçekleştirilen anmada “Özgür Basın Susturulamaz” pankartı ve “Bu ateş sizi de yakar” dövizleri ile 3 Aralık 1994’te gerçekleştirilen bombalı saldırıda yaşamını yitiren Gazeteci Ersin Yıldız’ın fotoğrafları taşındı. Anmaya Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanları Elif Bulut Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Eşsözcüsü Hakkı Boltan Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu Sözcüsü Ayşe Güney, İnsan Hakların Derneği (İHD) Eşbaşkanı Eren Keskin ile çok sayıda gazeteci katıldı.
 
‘Onlar bombaladı biz devam ettik’
 
Anmada ilk olarak konuşan gazeteci Hüseyin Aykol o gün yaşananları ve tanıklıklarını anlattı. Bombalamanın olduğu gün gazeteye gelirken itfaiye seslerini duyduğunu söyleyen Hüseyin, o günü şöyle anlattı: “Kapkara bir bina karşımdaydı. Polisler gelmişti ve binaya girişleri engelliyorlardı. Parkın içinde 5-10 kişi olayı seyrediyordu. Ben yapabileceğim bir şey olmadığını düşünerek çalıştığım dergiye gittim ve orada gazetede yaşananları dergide manşete aldım. Daha sonra derginin telefonu çaldı. Telefon Gültan Kışanak’tandı. Onun çağırmasıyla o gün biz kimi dergilerin binalarında onların aletlerini kullanarak gazetemizi yaptık ve ertesi gün dört sayfa da olsa gazetemizi çıkardık. Gazetemiz bayilerde yer almaya devam etti. Gazetemize büyük bir dayanışma oldu. O gün yaşananlardan sonra ‘Bir daha gazete çıkaramayız’ diye düşünmüştüm. Bunu özeleştirim olarak söylüyorum. Ancak o günden sonra 46 gazete daha çıkardık. Biz özgür basın geleneği olarak 52 tane gazete çıkardık. 52 gazeteyi onlar kapattı bizler çıkardık. Onlar bombaladı biz yeniden devam ettik ve bu günlere geldik. Biz hala devam ediyoruz. Bizi bombalayanlar ise şu an hiç de iyi hatırlanmıyorlar. Çünkü dönemin başbakanı Tansu Çiller’in emriyle bombalandığını bizler ortaya çıkarmıştık.”
 
‘Gazeteye sahip çıkmaya devam ediyoruz’
 
Ardından konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, Özgür Ülke’nin, “Kürdistan’da yaşanan ağır hak ihlallerini yazdığı için” bombalandığına işaret etti. “9 yaşındaki dağıtımcısından 74 yaşındaki yazarı Musa Anter’e kadar bir çok çalışanı katledildi. Hiçbirinin katilleri ortaya çıkarılmadı” diyen Eren, “İnsan hakları savunucuları olarak gazetenin her zaman yanında yer almaya çalıştık. Ben gazetenin ilk çıktığı günden bu yana o dönem sevgili arkadaşım Ferda Çetin ile birlikte gazetenin avukatlığını yapmaya başladık. O günden bu yana bu gazetenin benim için hayatımda çok büyük bir önemi var. Çünkü ben bu gazeteyi düşündüğümde insan hakları mücadelesine devam etmenin bir zorunluluk olduğunu hatırlıyorum. Çünkü bizim ölülerimize karşı borcumuz var. Bizim Musa Amca’ya karşı borcumuz var. Ferhat Tepe’ye borcumuz var. Hafız Akdemir’e karşı borcumuz var. Bu nedenle bu gazeteye sahip çıkmaya devam ediyoruz” ifadelerinde bulundu.
 
‘İktidar yaşananların failidir’
 
Daha sonra konuşan ÖGİ Eşsözcüsü Hakkı Boltan, anma programına geldikleri sırada ETHA Muhabiri Serdal Işık’ın polislerce gözaltına alındığını ve şu an gözaltında tutulan gazetecileri anımsatarak şöyle konuştu: “O gün gazeteler bombalanıyordu, bugün bombalama farklı şekillerde devam ediyor. Bizler her ay açıkladığımız raporlarda gözaltındaki gazetecileri aktarıyoruz. Türkiye artık gazetecilere ceza veren bir ülke konumunda. Türkiye gazetecilere cezaevi olmuş bir ülke olarak anılıyor. İktidarlar ise yaşananların failleridir. ÖGİ’nin bu ayki raporuna göre 139 gazeteci şu an cezaevinde. Dünyada gözaltında olan gazetecilerin sayısı dahi bu denli fazla değildir. Böylesi bir ülkede yaşamak büyük sorumluluk dayatıyor. Bu sorumlulukların en önemlisi ise, basın özgürlüğü için ne gerekiyorsa yapmaktır. Basın özgürlüğü için tüm çabanızı katın. Basını özgürleştirdiğimiz taktirde iktidarları da ehlileştirmiş olacağız.”
 
‘Hakikatin izini cesaretle sürdürmeye devam edeceğiz’
 
MKGP Sözcüsü Ayşe Güney de, 25 yıllık basın yolculuğunun yeni katılımcılarla devam ettiğini vurgularken, 25 yıllık serüvenin büyük miras bıraktığını kaydetti. Ayşe şunları söyledi: “Bize geçmişten miras kalan en önemli şey cesaretti. Biz yeni gazeteciler için en temel aldığımız yol cesaret yoluydu. Bu 25 yıllık süreç içerisinde bombalamalar oldu, faili meçhul cinayetler işlendi, tutuklamalar ve gözaltılar yaşandı. Bugün katledilmiyoruz ama onlarca arkadaşımız cezaevinde tutuklu. Onlarca arkadaşımız dışarıda olmasına rağmen mesleğini yerine getiremiyor. Çünkü adli kontrol şartıyla şehirler açık cezaevleri haline getirilmiş durumda. Gazetecinin seyahat ve ulaşım gibi bir hakkının olması gerekirken, bizler bugün bu haklarımızı da kullanamıyoruz. Temel haklarımızı bugün burada talep etmemiz gerekirken, can güvenliğimizle ilgili tedirginliklerimizi dile getiren ifadelerde bulunuyoruz. Bu ülkede gazeteciler katlediliyor. Başka ülkedeki gazeteciler bu ülkede katlediliyor. Çünkü bir gazetecinin katledilmesine en elverişli yer Türkiye. Basın özgürlüğünden bahsetmenin mümkün olmadığı, özgürlük kavramının dahi kullanılamaz hale geldiği bir ülke haline geldik. Biz gazeteciler olarak özellikle özgür basının mirasçıları olarak bu yolculukta bundan sonrasında da yine hakikatin izlerini cesaretle sürdürmeye devam edeceğimizi vurguluyoruz. 90’lı yıllarda gösterilen dayanışmanın bugün de aynı cesaretle gösterilmesinin değerli olduğunu düşünüyoruz. Gazetecilik mesleği ilkelerle yapılan bir meslektir diyerek herkesi dayanışmaya çağırıyoruz.”
 
Anma gazetecilerin bombalanan binanın önüne karanfiller bırakması ile son buldu.