Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılan cenazelerin ailelerine teslim edilmesi istendi
- 16:02 8 Eylül 2019
- Güncel
İSTANBUL - İnsan hakları örgütleri, Garzan Mezarlığı’ndan üç yıl önce çıkarılarak İstanbul ATK'ye götürülen cenazelere ilişkin basın toplantısı düzenleyerek cenazelerin ailelere teslim edilmesi istendi.
Bitlis’in Yukarı Ölek (Oleka Jor) kırsalında bulunan Garzan Mezarlığı'nda 19 Aralık 2017 tarihinde çıkarılarak İstanbul Adli Tıp Kurumuna getirilen ve ailelerine teslim edilmeyen 267 cenazeye ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Anadolu Yakınları Kaybolan Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER) ve Barış Vakfı Derneği, Beyoğlu’nda bulunan bir otelde basın toplantısı düzenledi.
Eren Keskin: Ailelere zulüm yapılıyor
“Mezara ve yasa saygı istiyoruz” pankartının açıldığı toplantıda konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Garzan Mezarlığı'ndan cenazelerin çıkartılmasının devletin ölü bedenlere dahi saygısının olmadığının göstergesi olduğunu söyledi. 2017 yılından beri ailelerin cenazelerini teslim almak için İHD’ye başvurduğunu belirten Eren, ailelere zulüm yapıldığını vurgulayarak, “Türkiye ve Kürdistan’da barışa ihtiyacımız var” dedi.
Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler hatırlatıldı
Ardından kurumların hazırladığı ortak basın metinini ise İHD İstanbul Başkanı Gülseren Yoleri okudu. 2 Ocak 2018 tarihinde Bitlis Valiliği tarafından yapılan açıklamada mera kapsamında olan bir bölgede mezarlık yapılamayacağına dayanarak, Bitlis Sulh Ceza Hakimliği'nin 4 Aralık 2017 tarihli kararı ile mezar açma işleminin yapıldığını belirten Gülseren, 279 mezarın açıldığını, 11 mezarın boş olduğunun tespit edildiğini ve cenazelerin DNA testleri yapılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edildiğini ifade etti. Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere imza attığını ve bu sözleşmeleri anayasasının 90'ıncı maddesi ile kendi iç hukukunun üzerinde kabul ettiğini belirten Gülseren, insancıl hukukun, en önemli dayanakları arasında kabul edilen Cenevre Sözleşmesi'nin 1953 yılında Türkiye tarafından kabul edildiğini anımsattı.
Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin 13 Aralık 1989 tarihinde, hukuk dışı, keyfi ve yargısız infazların, etkili şekilde önlenmesi ve soruşturulmasına dair ilkeleri ortaya koyduğunu ve bu ilkelerin uygulanmasına dair yöntemleri içeren Minnesota Protokolünü hazırladığını sözlerine ekleyen Gülseren, protokolün 170 ülke tarafından kabul edildiğini ve Türkiye tarafından da çekince ile onaylandığını söyleyerek, “2016 yılında güncellenen Minnesota Protokolü'nün AİHM'in Türkiye kararlarında defalarca atıf yapılarak uygulanması, zorunlu bir kılavuz niteliği kazanmıştır” diye konuştu.
‘Cenazeler ailelerine teslim edilsin’
Son olarak yetkililere seslenen Gülseren, Garzan Mezarlığı'nın açılarak çıkartılan ve Bitlis savcılığı kararı ile İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilen cenazelerin, artık vakit geçirmeksizin, DNA işlemlerinin tamamlanarak ailelerine teslim edilmesini istedi.
‘Dosyada gizlilik kararı var’
267 cenazenin hukuki olmayan bir yolla mezarlarından çıkarıldığını ifade eden Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer, ülkede insanlara saygı olmadığı gibi cenazelere de saygı olmadığını söyledi. Yapılan gömülme işlemlerinde gömülme ruhsatı alındığına vurgu yapan Ümit, “Savcılığın yürüttüğü dosyada gizlilik kararı bulunmaktadır. Dosya şuan sürüncemede. Süreç uzadıkça ailelerin psikolojisi giderek bozulmaya başladı” diye konuştu.
Fatma Bostan Ünsal: Utanç meselesi
AKP eski milletvekillerinden Fatma Bostan Ünsal, Said-i Nursi'nin de cenazesinin nerede olduğunun bilinmediğini hatırlatarak, verilmeyen cenazeler ile ilgili “Türkiye için bir utanç meselesidir. Türkiye’nin zorla uyması gerektiği hususlar değildir Kendisi bu protokolleri isteyerek imzalamıştır. AİHM’in açıkça bu konularda maddeleri açıktır. Bu ailelerin ıstıraplarını devam edecek hareketlerden vazgeçilmesini istiyorum” diye konuştu.
‘Dua okuyacak mezarlarımızın olmasını istiyoruz’
Ailelerden Rawşan Döner de 2 yıldır büyük bir acıyla yaşadıklarını anlattı. İki yıldır ailelere işkence yapıldığını belirten Rawşan, ilgili mercilere çağrıda bulunarak, “Bayramlarda dua okuyacak bir mezarımızın olmasını istiyoruz. Biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bu topraklarda eşit bir şekilde yaşamak istiyoruz. Bir an önce zaman kaybedilmeden cenazelerimizi bize teslim edilsin. Yüzyıl da geçse bu mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” ifadesinde bulundu.
‘Kürt evladının cenazesi olunca devlet vahşileşiyor’
Elinde tahrip edilmiş Garzan Mezarlığı fotoğrafını gösteren Cumartesi insanlarından Hasan Karakoç da insanlık dışı bir yöntemle mezarların tahrip edildiğini söyledi. Mezarları tahrip etmenin hukukla hiçbir izahı olmadığını söyleyen Hasan, “Devletin ölüye saygısı yoktur. Söz konusu Kürt evladının cenazesi olunca devlet vahşileşiyor. Bunun hesabı elbet sorulacak” diye konuştu.
Son olarak söz alan HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu ise vahşice bir uygulamayla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, bunun insanlığa karşı bir uygulama olduğunu ifade etti. Sedat, “Bu yapılanlar hiçbir şeye sığmıyor. Ne hukuka, ne dine, ne de vicdana. Bu ahlaksızlıktır” şeklinde konuştu.