Tülay Hatimoğulları: Tecrit kalkmadı sadece süreç uzatılıyor

  • 15:21 21 Kasım 2024
  • Siyaset
 
 
ANKARA- Yeniden Refah Partisi ziyareti sonrası konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Tecride dair yasak kalkmadı sadece süresi uzatılıyor. Bu uygulama da o sürenin uzatılmasının bir parçası. Bununla ilgili bütün hukuki süreci işletiyoruz” dedi.   
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'ın muhalefet partileri ve STK'larla başlattığı görüşme turu, Yeniden Refah Partisi ile devam etti. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ve beraberindeki heyet ile yapılan görüşme sonrasında ortak açıklama yapıldı. 
 
‘Kayyımın verdiği zararları değerlendirdik’
 
Kayyımın gündemde olduğunu belirten Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi:
 “Bizler özellikle son süreçte Türkiye’deki ve bölgedeki gelişmeleri, kayyım atamalarıyla ilgili süreci detaylı bir şekilde kendileriyle istişare ettik, görüş alışverişinde bulunduk. Kayyım meselesinde, elbette, Türkiye’deki birçok siyasi parti gibi bugünkü görüşmemizde de oldukça pozitif mesajlar ortaya çıktı. Daha önce Sayın Başkan’ın verdiği demeçlerde olduğu gibi bugün de kayyımın Türkiye demokrasisine verdiği büyük zararları değerlendirdik. Kayyım bir rejim olmaya doğru hızla ilerliyor. Belediyelere atanan kayyımların sadece belediyelerle sınırlı kalmadığını, Türkiye’de mevcut iktidara biat etmeyen tüm kesimlere ve yapılara yayıldığını görüyoruz. Bu durum; üniversitelerden bilim kurumlarına, ticaret şirketlerinden farklı sosyal yapılarla her kesime uzanan bir süreci kapsıyor. Türkiye’de özellikle son dönemde, bizler kayyım atanmayacağına dair büyük umutlar besledik. Çünkü sahada, kayyıma dair gerek bölgede gerek Türkiye’nin diğer yerlerinde, hatta AKP’ye oy veren seçmenlerden bile büyük tepkiler geldiğine bizzat şahit olduk.”
 
Parlamentodaki tüm vekillere kayyım çağrısı
 
Kayyım atanmasına rağmen, 31 Mart seçimlerinde hem kendi belediyelerini kazandıklarını hem de muhalefetin çok sayıda belediye aldığını hatırlatan Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı:
“Umut ediyorduk ki kayyım atanmaz. Ama ne yazık ki Hakkari’de başlayan, Esenyurt ile devam eden ve daha sonra Mardin, Halfeti ve Batman’a atanan kayyımlar, kayyım rejiminin devam ettiğini bize gösterdi. Biz bir kez daha buradan tüm Türkiye kamuoyuna duyuruyoruz: Kayyım antidemokratiktir. Kayyım, yurttaşın seçme ve seçilme hakkını elinden almak demektir; kayyım, seçimde yenemediğinizi, seçilmişin yerine atanmışı getirerek demokrasiyi katletmektir. 
Kayyım, seçimleri fiilen ortadan kaldırmak demektir. Kayyım bir siyasi darbedir. Darbe yalnızca postalla, tankla, topla yapılmaz. Aynı şekilde, bizler kayyım atamasını yargı ve polis eliyle gerçekleştirilen bir siyasi darbe olarak nitelendiriyoruz ve bunu asla kabul etmiyoruz.
 
Bu konuyla ilgili olarak, parlamentoda iktidar ve ortağı dışındaki tüm siyasi partilerin anlaşmış olduğu bir kayyıma karşı kanun teklifi söz konusu. Biz buradan parlamentodaki 600 milletvekiline sesleniyoruz: Bu kanun teklifine, hangi partinin mensubu olursanız olun, demokrasiyi yaşatmak için destek verilmesini talep ediyoruz.”
 
‘Kürt sorunundaki çözüme dair tarihin iyi sayfalarını anımsadık’
 
Hatimoğulları konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
 “Bugün istişare ettiğimiz bir diğer konu da Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ile ilgiliydi. Atılabilecek adımları görüştük. Evet, bugün Türkiye’de, özellikle 1 Ekim’den bu yana, bu konu çeşitli vesilelerle ülke gündemine oturdu. Bizler, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin, Türkiye ve Ortadoğu barışına sağlayacağı katkıları her daim ifade ettik. Bugün bu yeni tartışmaların, ümit ediyoruz ki, toplumsal barışa doğru evrilebilmesini birlikte başarabiliriz. Türkler ve Kürtler kardeştir. Türk ve Kürtlerin kadim kardeşliği her fırsatta kendini ortaya koymuş ve göstermiştir.
 
Bugün, eşbaşkanlarımız ve partimizin eşbaşkanıyla yürüttüğümüz çalışmalar sırasında, hocamız Erbakan’ın Kürt sorununa dair çözümlerini ve tarihin bu meseledeki iyi sayfalarını da anımsadık. Buradan bir kez daha Türkiye kamuoyuna, tarihin bu sayfalarını hatırlatmak istiyoruz. Kürt sorununu pekâlâ çözebiliriz; demokratik zeminde, Türkiye’deki öznelerle, siyasi partilerle, STK’larla birlikte çözebiliriz. Bu konuda adımlar atabiliriz. Bugün bu çerçevede, Türkiye’deki diğer sorunlara ilişkin de görüş alışverişinde bulunduk. Ben bir kez daha heyetimiz adına kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.”
 
Cumhurbaşkanı hepimizi bilgilendirmelidir
 
Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan arasındaki fikir ayrılığıyla ilgili sorulan soruya Tülay Hatimoğulları şu şekilde yanıt verdi:
 
 “Siz de ifade ettiniz, bu konuda bir yol haritası açıklanmış değil. Sayın Bahçeli’nin uzun süredir sürdürdüğü bir süreç var. Grup toplantıları başta olmak üzere yapılan çeşitli açıklamalar mevcut. Cumhur İttifakı’nın bu konuda hemfikir olduklarını ifade ediyorlar. Ama biz, hangi konuda hemfikir olduklarını, nasıl bir yol haritası oluşturduklarını, neler planladıklarını bilmiyoruz. Kamuoyu bu konuda yeterince aydınlatılmadı ve bizler de DEM Parti olarak bilgi sahibi değiliz. Hatta, grup toplantılarımızda ve diğer açıklamalarımızda şu çağrıda bulunduk: Sayın Cumhurbaşkanı, bu sürece dair Türkiye kamuoyunu ve bizleri bilgilendirmelidir. Yürütme organından bu konuda hâlâ bir açıklama gelmiş değil. Yürütmeden bu konuda bir açıklama bekliyoruz.”
 
'Barış yanlısı herkesin oynayacağı rol var'
 
Tülay Hatimoğulları, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
 “Bizler, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesine dair her fırsatta mesajlarımızı verdik. Bu konuda, kiminle nasıl görüşme yaptıklarına ve ne planladıklarına dair bilgi sahibi değiliz. Sürecin tüm Türkiye kamuoyunun bilgisine açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz. Bu açıklamaların arkasını getirecekler mi? Elbette Türkiye’de aydınların, yazarların, akademisyenlerin, barış yanlısı herkesin bu süreçte oynayacağı bir rol var. Bu çorbada herkesin tuzu olmalı.
 
Ben buradan, bu sorunuz vesilesiyle, Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerine, STK’lara, akademi dünyasına, aydınlara, yazarlara, sanatçılara seslenmek istiyorum: Bu sürece katkı sunabilirsiniz ve sunmalısınız. Çağrımızı buradan yinelemek isterim.
 
Tecride dair yasak kalkmadı; yalnızca süresi uzatılıyor. Bu uygulama da, o sürenin uzatılmasının bir parçasıdır. Bununla ilgili tüm hukuki süreçlerimizi işletiyoruz. Hukuki mücadelemiz kesintiye uğramadı. Son verilen 6 aylık görüşme cezasına dair hukuki ve siyasi çözümlerin aranması ve zorlanması için adımlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.”