Diyabet sayısı 20 yılda 2 kat artacak!

  • 09:10 14 Kasım 2018
  • Sağlık/Spor
HABER MERKEZİ  - 21'inci yüzyılın getirdiği yeni yaşam biçimleri nedeniyle tüm dünyada artış gösteren diyabette, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam büyük rol oynuyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkçü, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla önemli bilgiler paylaştı. 
 
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan tahminlere göre, dünya çapında 350 milyondan fazla diyabet hastası var. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde ise bu sayının 2 katına çıkacağı tahmin ediliyor.Türkiye Diyabet Vakfı'nın verdiği bilgilere göre, diyabet tüm Avrupa ülkeleri gibi Türkiye'de de hızla artış gösteriyor. Türkiye, diyabet oranında Avrupa genelinde Rusya ve Almanya'nın ardından üçüncü sırada yer alırken, bugün yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15'i diyabet hastası olarak yaşamını sürdürüyor.
 
'Hastalarının üçte biri hastalığın farkında değil'
 
Her yıl 14 Kasım Dünya Diyabet Günü olarak kutlanırken, Beslenme ve Diyet Uzmanı Özden Örkçü, diyabet hastalığıyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. "Türkiye Diyabet Vakfı'nın yürüttüğü farkındalık çalışmasına göre ailesinde diyabet hastası bulunmayan kişilerin diyabet hastalığı hakkında bilgi sahibi oranı yüzde 20-25 düzeyinde" diyen Özden, Türkiye'de her 4-5 kişiden birinin diyabet hastalığının ne olduğunu bildiğini, diğerlerinin ise bu hastalığın ne demek olduğunu dahi bilmediğini kaydetti. 
 
'Fast food ve hareketsizlik zemin hazırlıyor'
 
Diyabeti tetikleyen unsurları aktaran Özden, "Gelişen teknolojiyle birlikte gelen hareketsiz yaşam, yoğun ve stresli bir hayat tarzı ve bununla doğru orantılı olarak hızlı ve çabuk beslenme zorunluluğu yani 'fast food' kültürü maalesef ki diyabet hastalığının artışında büyük rol oynuyor" dedi. Sporun çok önemli olduğunu altını çizen Özden, "Biz toplum olarak spor yapmayı sevmiyoruz ve düzenli spor yapma alışkanlığımız yok. En önemli şey ise 'fast food'. Burada sadece Amerikan tipi fast food'dan bahsetmiyoruz. Dünyadaki bütün ülkelerde iki tip hazır yemek tüketimi var. Bir Amerikan tipi yani hamburger, cips, sosis vb. Diğeri ise o ülkenin kendi yerel fast food'u yani Türkiye'de bunun karşılığı döner, lahmacun, dürüm gibi çabuk tüketilen yiyecekler" diye konuştu. 
 
'Çocukların dostu gibi görünen besinlerin çoğu diyabeti tetikliyor'
 
Gıda endüstrisinin dünya çapında Tip II diyabetin artmasına büyük katkı sağladığını aktaran Özden, "Çocukların dostu gibi görünen besinlerin, çocuklara çizgi film kahramanları ve oyuncaklarla cezbedici hale getirilen yiyeceklerin yüzde 90'ı çok yağlı, tuzlu ve kalorili olan yiyecekler ve içecekleri kapsıyor. Çocuklar evde üç öğün düzenli sağlıklı beslenirken, okula başladıkları andan itibaren kantinle tanışıyor. Türkiye'de bütün kantinler 'fast food' seçenekleri sunuyor. Her yıl milyonlarca çocuğa istemeden de olsa 'fast food' kültürünü aşılamış oluyoruz. Sağlık Bakanlığı gazlı içecekleri kantinlerde yasaklamasına rağmen, ekmek, sosis, cips gibi diyabetojenik bütün yiyecekler hala kantinde satılmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.  
 
Diyabet hastaları nasıl beslenmeli?
 
Özden, diyabet hastalarının beslenmeleri hakkında ise şu önerilerde bulundu: 
 
Yavaş yemek yeme: Sindirim ve emilim daha yavaş olacağından glisemik indeks düşebilir. 
 
Yiyeceğin yapısı ve yiyeceklere uygulanan işlemler: Pişirme sonucu glisemik indeks değişir. Meyve yerine meyve suyu verildiğinde kan glikozu daha fazla yükselir. Tahıllar un şeklinde tüketildiğinde glikoz yanıtı yüksektir.
 
Posa: Glikoz emilimini yavaşlatır, postprandial glikozun ani yükselmesini önler, mide boşalma süresini uzatır, guar gam ve pektin gibi posa kaynakları GİS hormonlarını etkileyerek kan şekerini düşürür.
 
Suda eriyen posa (elma, greyfurt, portakal, limon, birçok sebze, yulaf kepeği, kuru baklagiller): Mide boşalmasını geciktirir, karbonhidratların sindirimini yavaşlatarak şekerinizin ani yükselmesini önler, bağırsak çalışmasını düzenler, kabızlığı önler, yüksek kan kolesterol ve trigliserid düzeylerinin düşmesine yardımcı olur.
 
Yağlar: Glikoz absorbsiyonunu geciktirirler. Haftada 2 porsiyon veya daha fazla balık tüketilmesi, n-3 çoklu doymamış yağ asitleri için gereklidir.
 
Tatlandırıcı kullanımı: Diyabet tedavisinde kabul edilebilir. Ancak her birinin avantaj ve dezavantajı bilinmeli ve bunlar dikkate alınarak kullanılmalıdır.